Planlama olmadığında: Türkiye'nin doğalgaz ile imtihanı

Türkiye'nin kendi kaynaklarını hesaba katmayan, hiçbir planlamaya dayanmayan, maliyetleri düşünülmeyen bir enerji politikası sürdürmesinin olası acı sonuçları da böylece duvara toslandığında akıllara gelmiş oldu.

Planlama olmadığında: Türkiye'nin doğalgaz ile imtihanı

Türkiye’nin Suriye’de Rusya’ya ait Su-24 tipi savaş uçağını düşürmesinden bu yana gündemi en çok meşgul eden sorun Rusya’nın doğalgaz satışını durdurup durdurmayacağı oldu. Türkiye’nin kendi kaynaklarını hesaba katmayan, hiçbir planlamaya dayanmayan, maliyetleri düşünülmeyen bir enerji politikası sürdürmesinin olası acı sonuçları da böylece duvara toslandığında akıllara gelmiş oldu.

1970’lerden günümüze Türkiye’nin kısa doğalgaz hikayesi

Türkiye’nin gerek elektrik üretimi gerekse ısınma ihtiyaçları için bağımlı hale getirildiği doğalgazla 1970 yılında tanıştı. Kırklareli Kurumlar bölgesinde tespit edilen kaynak 1976 yılında Pınarhisar Çimento Fabrikası’nda kullanılmaya başlanırken daha sonra 1975 yılında Mardin Çamurlu sahasında bulunan doğal gaz, 1982 yılında Mardin Çimento Fabrikası’na kullanıldı. Türkiye’nin rezervlerinin sınırlı olması uzun süre bu küçük ölçekli kullanımlar dışında doğalgazı gündeme getirmedi.

1984 yılına gelindiğinde doğalgazın sanayi ve şehir şebekelerinde kullanımı çalışmalarına başlanarak aynı yıl SSCB ile imzalanan doğalgaz sevkiyatı anlaşması yapıldı. Doğalgaz şehiriçi evsel ve ticari tüketim için ilk kez 1988’de Ankara’da kullanılırken 1992 yılında Istanbul, Bursa, Eskişehir ve İzmit de doğalgaz kullanmaya başladı.

Türkiye, 1980’lerin sonundan bugüne doğalgaz tüketimini sürekli olarak arttırdı. 1990’ların sonunda, o dönemde çok tartışmalara neden olan, Rusya ve İran ile doğalgaz anlaşmalarına imza atılmasından sonra satın alma garantilerinin yerine getirilmesi ve tüketilmeyen doğalgaza para vermenin önüne geçmek için doğalgaz bu kez elektrik üretiminin temel kaynaklarından biri haline getirildi.

Türkiye’nin doğalgaz ihtiyaçları

Türkiye’nin 2014 yılında doğalgaz tüketimi 45 milyar metrekübü buluyor. Tüketimin 2015’te 50 milyar metrekübü ve 2030’da 70 milyar metrekübü aşması bekleniyor. Türkiye’nin tüketiminin en fazla dörtte biri konutlarda ısınma amaçlı olarak, en az dörtte biri sanayide ve kalan kısmı ise elektrik üretiminde kullanılıyor.

Türkiye, doğalgaz anlaşmalarında kabul ettiği “al ya da öde” şartları nedeniyle tüketebileceğinden çok daha yüksek miktarlarda doğalgaz alımı taahhüdünde bulunmasının bedelini, kurulum maliyetleri ve süresi düşük olan ama üretim maliyeti fazlasıyla yüksek olan doğalgaz çevrim santrallerine yönelerek ödemiş oldu. Hiçbir planlanamaya dayanmayan ve yıllarca yeterli yatırımı yapmadığı bir elektrik üretimi alanında sıkışan Türkiye, böylece kendi kendisine yapay bir doğalgaz ihtiyacı da yaratmış oldu.

Türkiye'nin elektrik üretim kaynakları arasında doğalgazın yeri

Türkiye’nin elektrik üretim kaynakları arasında doğalgazın yeri

Türkiye’nin bugüne kadar bulunan toplam üretilebilir doğalgaz rezervi, 19,5 milyar metreküp düzeyinde. Uzun yıllardır yapılan üretim sonucunda 2014 yılında kalan üretilebilir doğalgaz rezervi miktarı ise 5,5 milyar metrekübe gerilemiş. Türkiye, 2014 yılında yaklaşık 500 milyon metreküp doğalgaz üretirken üretimin tüketimi karşılama oranı yüzde 1,7’lere ancak ulaşabiliyor. Türkiye önümüzdeki 10-15 yılda şu ana kadar bulduğu tüm doğalgaz rezervlerini tüketmiş olacak. Avrupa’da en yoğun petrol ve doğalgaz aramalarını yapan Türkiye’nin şu ana kadar anlamlı bir rezerv bulamamış olduğunu da not edelim. Yani Türkiye doğalgazda mutlak olarak dışa bağımlı durumda.

BOTAŞ'ın işletmekte olduğu doğalgaz boru hatları

BOTAŞ’ın işletmekte olduğu doğalgaz boru hatları kırmızı ile gösteriliyor.

Türkiye’nin doğal gaz ithalatı

Bu bağlamda, doğalgaz ihtiyacını karşılamak için Türkiye’nin elinde 5 temel doğal gaz ithalat hattı var. Yukarıdaki harita kırmızı ve mavi oklar Türkiye’nin ithalat kanallarını gösteriyor. Rusya’dan ithal edilen doğalgaz Trakya ve Samsun’dan, Azerbaycan’dan ithal edilen doğalgaz Ardahan’dan, İran’dan ithal edilen doğalgaz Ağrı’dan ve Nijerya, Cezayir ile diğer ülkelerden ithal edilen sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ise Marmara Ereğlisi’nden Türkiye’ye getiriliyor.

Haritada Ardahan’dan geldiği gösterilen Türkmenistan doğalgazının ise henüz aktif olmadığını, 2009 yılında Ankara’da imzalanan Nabucco doğalgaz boru hattı projesinin yerine geçtiğimiz günlerde gündeme gelen TANAP projesinin geçtiğini ancak henüz yolun başında olunduğunu da yeri gelmişken ekleyelim.

Türkiye'nin ülkeler bazında ithal ettiği doğalgaz miktarları

Türkiye’nin ülkeler bazında ithal ettiği doğalgaz miktarları

Bu hatlardan 2’si Rusya ile. Trakya’dan gelen “Batı Hattı”ndan yaklaşık yıllık 14 milyar metreküp ve Samsun’dan gelen “Mavi Akım” doğalgaz boru hattından ise yaklaşık yıllık 16 milyar metreküp doğalgaz alınıyor. İran’dan yaklaşık 9-10 milyar ve Azerbaycan’dan şu anda yaklaşık 4-5 milyar metreküp doğalgaz boru hatları üzerinden alınıyor. Bunun dışında Türkiye kalan enerji ihtiyacını LNG olarak Cezayir, Nijerya ve diğer ülkelerden temin ediyor.

Türkiye’nin alternatifi var mı?

Haritada gösterilen Mısır doğalgazının Ürdün ve Suriye üzerinden Türkiye’ye getirilmesi  projesi bölgedeki çatışmalar nedeniyle uzun süre mümkün olmayacak ve muhtemelen hiç gerçekleşmeyecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde ziyaret ettiği Katar ile şimdilik sadece bir niyet beyanı yapıldığı ve somut bir anlaşma olmadığını belirtmek lazım.

En ileri aşamada duran TANAP projesi ise esas olarak Azerbaycan doğalgazını Avrupa’ya pazarlamaya yarayacak ve belki Türkiye’nin artan ihtiyaçlarına bir süre için cevap verebilecek nitelikte olacak. Öte yandan bu projenin inşaatının dahi en erken 2018’de bitirileceğini de not edelim. Dolayısıyla Türkiye’nin kısa vadede alternatifi olmadığını söylemek mümkün görünüyor.

Bunlarla birlikte, Türkiye’nin elinde yine proje aşamasında olan Rusya ile 3. bir hattın kurulması da değerlendiriliyor. Bu durumda Rusya ile Türkiye arasındaki “Batı Hattı”ndan doğalgaz alınmasının kesilmesi de gündemde. Dolayısıyla bu da aslında Türkiye’nin artan ihtiyaçlarından ziyade mevcut ihtiyaçlarına yönelik bir proje. Üstelik bu proje zaten sorun yaşanılan Rusya ile.

Dünya piyasasına bakıldığında Orta Asya ülkelerindeki zengin doğalgaz kaynaklarının ise temelde Asya’nın Çin gibi büyük ekonomilerinin ihtiyaçlarını karşıladığı görülüyor. Afrika ve Ortadoğu’da üretilen doğalgazın ise Batı Yarımküre ve Asya ülkelerine satıldığı görülüyor. Bu ana ticaret yollarının dışında Türkiye’nin kendisine özel yollar açmasının ise elbette sınırı var.

Rusya'nın doğalgaz şirketi Gazprom'un yurtdışına yaptığı satışlarda ülkelerin payı

Rusya’nın doğalgaz şirketi Gazprom’un yurtdışına yaptığı satışlarda ülkelerin payı

Rusya ne yapabilir?

Türkiye’nin neler yapabileceğinden önce Rusya’nın neler yapabileceğine bakmak biraz daha ön açıcı olabilir. Yukarıdaki tablodan görüleceği üzere Türkiye, Rusya’nın ihraç ettiği doğalgazın dörtte birinden biraz fazlası satın alıyor. Bu Türkiye’yi Almanya’dan sonra 2. büyük müşteri yapıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin tablodan çıkartılması Rusya için de bir maliyet demek. Özellikle enerji fiyatlarının çok düştüğü günümüzde Rusya’nın üzerindeki büyük maliyetler karşısında bu ek maliyeti kaldırması kolay olmaz.

Ancak Rusya’nın Almanya ve Almanya üzerinden tüm Avrupa pazarı ile ilişkilerini geliştirme ve genişletme için çok önemli adımlar attığını bilmek gerekiyor. “NORD-II” projesi ile Rusya’nın eski Doğu Bloğu ülkelerini tamamen pas geçip Baltık Denizi üzerinden doğrudan Almanya’ya ulaşacağı büyük bir proje. Bu projenin hayata geçmesiyle Rusya’nın Avrupa pazarı açısından önünün açılacağı ve yanında Almanya gibi önemli bir desteğin de olacağı görülüyor.

Rusya açısından Türkiye’nin önemli bir müşteri olduğu açık. Ancak Rusya’nın doğalgazı geçmişte Ukrayna’ya yaptığı gibi bir terbiye aracı olarak kullanmak konusunda da hiçbir çekincesi olmadığı biliniyor. Tüm bunlar bir arada düşünüldüğünde Rusya’nın doğalgazı bir tür “demokles’in kılıcı” olarak kullanacağı tahmin edilebilir.

Türkiye ne yapabilir?

Türkiye açısından doğalgaz herşeyden önce elektrik üretimi demek. Türkiye, dışarıdan aldığı doğalgazın yarısıyla, ürettiği toplam elektriğin yarısını üretiyor. Bu model, Türkiye’nin bugün hareket ihtimallerini neredeyse sıfıra indirmiş durumda. AKP’lilerin ayıla bayıla peşlerinden gittikleri “tezek yakarız” propaganda zırvalığı, işin esasını gözlerden kaçırıyor. Zira doğalgaz olmadan ısınmak mümkün olsa da elektrik üretmek mümkün değil.

Ayrıca sanayide kullanılan doğalgazın kesilmesi halinde, karşılaşılacak sorunun “tezek yakarız” basitliğinde çözülmesi mümkün değil. Türkiye’nin organize sanayi bölgeleri, kimya endüstrisi, demir-çelik üretimi, cam, seramik ve çimento sanayisi gibi pek çok sektörde ve alanda doğalgaza ihtiyacı var. Doğalgaz kesintisinin bu sektörlerde alternatifinin yaratılması hiç de kolay değil.

Bu bağlamda, Rusya’nın doğalgazı kesip kesmeyeceği meselesi Türkiye’nin büyük bir derdi olmaya devam edecek. Sonuçta doğalgazın kesilip kesilmediğinden bağımsız olarak, tüm bunların gösterdiği esas sorun ise Türkiye’nin neo-liberalizm gemisine bindiğinden beri planlamayı unutmuş olmasında yatıyor. Dışa bağımlı ve az sayıda satıcısı olan bir kaynakla elektrik ve sanayi üretimine hammadde sağlayan bir ülkenin hareket alanının darlığı tartışmasız. Sırtını emperyalist NATO’ya dayamak ise dertlere derman olmuyor.

Türkiye’nin kapitalizmden kurtulması için en temel neden, ülkenin üretiminin, güvenliğinin velhasıl bir bütün olarak yaşamlarımızın emperyalistlerin veya başkaca ülkelerin ellerine bırakılması. Osmanlı’dan girip Selçuklu’dan çıkarak, “bir millet iki devlet” diyerek yapılan hamaset siyasetin gerçekleri karşısında çabuk eriyor.

Türkiye’ye gerekenin kendi kaynaklarını verimli kullanan ve diğer ülkelerle dostça ve eşit ilişkiler kuran stratejik bir planlama yapmak olduğu anlaşılıyor. Alternatifi olan bugünkü düzen ise bizlere mum ışığında tezek kokulu geceler vaadediyor.