Oyalanma örgütlen!

1 Kasım seçimlerine günler kaldı. Ülkemiz seçim sath-ı mailine girince, gerçekler, umutlar, vaatler ve yanılsamalar bu eğik düzlemde yukarıdan aşağıya kaymaya başladı. Seçimler, en genel anlamıyla, burjuva yönetimlerinde meşruiyet arayışının bir aracı olarak değerlendirilmeli. Ancak buradan kategorik bir sonuç çıkarmak büyük bir apolitizm olacaktır. Seçimleri, ne olursa olsun, hangi koşullar bulunursa bulunsun “mutlaka” karşıya almak... View Article

1 Kasım seçimlerine günler kaldı. Ülkemiz seçim sath-ı mailine girince, gerçekler, umutlar, vaatler ve yanılsamalar bu eğik düzlemde yukarıdan aşağıya kaymaya başladı.

Seçimler, en genel anlamıyla, burjuva yönetimlerinde meşruiyet arayışının bir aracı olarak değerlendirilmeli. Ancak buradan kategorik bir sonuç çıkarmak büyük bir apolitizm olacaktır. Seçimleri, ne olursa olsun, hangi koşullar bulunursa bulunsun “mutlaka” karşıya almak ve baştan reddetmek siyasi mücadelenin mantığında olamaz.

Seçimler, burjuva devrimlerinin bir sonucu ve bugün burjuva diktatörlüklerinin bir yönetim aracı olarak ortaya çıkmasına rağmen, emekçi sınıfların siyasal yönelimleri ve mücadelesi açısından da önemlidir. Seçimlere göz kapamak ve sırt dönmek siyasetin doğasında yok.

Seçimlerde alınacak tutum ya da başka bir deyişle seçim politikası ise hiçbir zaman tek bir politika olamaz. Seçimlere katılabilir, seçimlerde bağımsız aday gösterebilir ya da seçimleri boykot edebilirsiniz. Hepsinin bir mantığı vardır ve devrimci ve doğru politika cetvelinizi, ne yaptığınıza değil niye yaptığınıza koyarak ölçersiniz.

Ama seçimler, devrimci bir siyaset ve mücadele hattı açısından, asla umut olarak görülemez. Dünya sınıflar mücadelesi ve devrim tarihi, emekçilerin kurtuluşunun sandığa sığmadığı onlarca örnekle doludur. O yüzden, seçimler, sınıflar mücadelesinin ihtiyaçları bağlamında değer kazanır ve anlamla yüklüdür.

Bunlar, sosyalist harekette bilinen gerçekler; yazdıklarımız bu açıdan hiç ama hiç yeni değil.

1 Kasım seçimlerine günler kala, emekçilerin ve işçi sınıfının kurtuluş umudu olarak bu seçimin görülmesi, kendinden menkul başka anlamlar yüklenmesi büyük bir yanılsamadır. Sonucu az çok belli bir seçim sonucunun ülkemiz açısından nasıl bir tablo yaratacağı ise çok da belirsiz değil.

Oyalanma ve vakit kaybetme lüksümüz olduğunu sanmıyorum. 1 Kasım seçimleri, AKP’nin tek başına iktidar olup olmayacağını ölçmek için yapılan bir tekrardan ibaret. Bu seçimin İkinci Cumhuriyet rejiminin nasıl bir yönelime gireceğini göstermesi açısından bir anlamı olacak. AKP iktidardan inse de tek başına iktidar olsa da, koalisyonlu bir iktidar da gelse bugün emekçi sınıfların umudunu tek başına buraya bağlamak çok dolayımlı bir akıl yürütmeden başka bir şey olmayacaktır.

Son kertede emekçi sınıfların kurtuluş umudu, seçimlerden sonra da büyük bir boşluk olarak devam edecektir. Bu boşluk mutlaka yeni bir düzen ve cumhuriyet fikriyle doldurulmalıdır.

Yoksa seçim sonrası, sermaye sınıfı boş durmayacaktır. Katliamlarla kurdukları düzen, seçim sonrası yeni angajmanlarla devam edecektir. Her seçimde yaratılan siyasallaşma ise yeniden düzene bağlanacak ve bu durum hep devam edecektir.

Sosyalistler, oyalanmayı bırakmalı, düzenin krizini, kendine yontmalıdır. Şimdi oyalanacak zaman değil, yapıyı yükseltme zamanı!