Mehmet Barlas’ın “Üç Tarz-ı Siyaset”i

Yusuf Akçura,  II. Meşrutiyet’in ilanından dört yıl önce 1904 yılında Kahire’de “Türk”  adlı gazetede yayımlanan “Üç Tarz-ı Siyaset” başlıklı makalesinde üç temel konu üzerinde durur:  1 – Bir Osmanlı ulusu meydana getirmek, 2 – İslamcılığa dayanan bir devlet yapısı kurmak; 3 – Irka dayalı bir Türk siyasal ulusçuluğu meydana getirmek. Yusuf Akçura, makalesinin hemen girişinde... View Article

Yusuf Akçura,  II. Meşrutiyet’in ilanından dört yıl önce 1904 yılında Kahire’de “Türk”  adlı gazetede yayımlanan “Üç Tarz-ı Siyaset” başlıklı makalesinde üç temel konu üzerinde durur:  1 – Bir Osmanlı ulusu meydana getirmek, 2 – İslamcılığa dayanan bir devlet yapısı kurmak; 3 – Irka dayalı bir Türk siyasal ulusçuluğu meydana getirmek.

Yusuf Akçura, makalesinin hemen girişinde bu üç saptamayı şöyle açar:  “Osmanlı ülkelerinde, garptan feyz alarak, kuvvet kazanmak ve terakki arzuları uyanalı, belli başlı üç siyasî yol tasavvur ve takip (ebaucher) edildi sanıyorum: Birincisi, Osmanlı Hükümetine tâbi muhtelif milletleri temsil ederek ve birleştirerek bir Osmanlı milleti vücuda getirmek. İkincisi, hilâfet hakkının Osmanlı Devleti hükümdarlarında olmasından faydalanarak, bütün İslâmları söz konusu hükümetin idaresinde siyaseten birleştirmek (Frenklerin “Panislâmisme” dedikleri). Üçüncüsü, ırka dayanan siyasî bir Türk milleti teşkil etmek.” der.

Mehmet Barlas “Batıcılık halkı küçük görmek anlamına mı gelir?” başlıklı bugünkü köşe yazısında seçim sonuçlarına öfkelenenleri halkını küçük gören, gerizekalı, kafaları karışık insanlar olarak tanımlıyor.  İktidar yalakası Mehmet Barlas’ın sarkastik salınımları bilinirdi de yekten aşağılayıcı, küfürlü bir yazı yazmasına çok şaşırmamak lazım mı bilemiyoruz.

“Bazılarında Erdoğan takıntısı bir hastalık haline dönüşmüş” diyor ama kendisi de tüm pratiği ile bunun tersini yapıyor, özelde Reisine genelde AKP’ye Obsesif Kompülsif Bozukluk derecesinde bağlı âdeta tapıyor.

“Bunlar için “Batılılık” hiç derinliği olmayan sadece bir görüntü değil mi? Aynı Batı’nın “Faşizmi”, Irkçılığı nasıl ürettiğini hiç düşünmüyorlar… 20’nci yüzyılda Leonardo’nun İtalya’sına Mussolini’nin, Beethoven’in Almanya’sına Hitler’in nasıl hükmettiklerini hiç irdelememişler. “

Barlas, Bat’yı, ya da Batı’cılığı Faşizmle özdeşleştirecek kadar kendini aşıyor. Faşizmin kapitalist üretim biçiminde sermaye sınıfının toplumsal baskı, zorbalık, hükmetme gibi tahakkümünün, kendini yeniden üretmesini sağlayan genellikle ağır krizler sonucunda baskıcı karakterini güçlendirmesi ve açığa çıkarmasıyla ortaya çıkan rejim olduğunu bilip de söylemeyecek, yazamayacak kadar kötü ve uyanık.

Batılılaşmaya sadece çoğulculuk, demokrasi ve liberalizmden ibaret sanan Mehmet Barlas, laikliğin Kemalist yorumunu olumsuzlamalarına ve bu laiklik anlayışının Batı değerleri ile uyuşmadığı yönünde de imalarda bulunuyor.

Ve yine pek doğal olarak Kemalizm’e laiklere veriyor veriştiriyor faşizmin ve komünizmin iflas etmesi, bunların beyinlerinde bir “İdeolojik boşluk” doğurdu” diyor. “Hem bilgisiz hem bilinçsizler” diyor.

Mehmet Barlas fena halde yanılıyor liberalizm ile solu, laikliği gerekli kılan ve onun muhtevasını belirleyen koşullar bakımından da Doğu ile Batı’yı, Hıristiyanlık ile İslamiyet’i birbirine karıştırıyor.  Kemalistler, Batı laiklik modelini olduğu gibi ikame etmemişlerdir. Orijinal bir laiklik modeline kaynaklık etmişler ve dinin toplumdaki egemenliğini kırmak adına dinin devlet denetimi altına alınması politikasına yönelmişlerdir.

Bir canlı yayın programında Ankara’da yapılan katliamda 102 insanın yaşamının yitirmesine sebep olan bombalı saldırı ile ilgili yorum yapan Mehmet Barlas, Türkiye’nin bir Ortadoğu ülkesi olduğunu söyleyerek Ortadoğu’da sık sık bu olayların yaşandığını belirten Barlas’ın, Türkiye’nin en kanlı saldırısını vaka-i adiyeden göstermeye çalışması tepkiyle karşılanmıştı.

Mehmet Barlas’ın “Üç Tarz-ı Siyaset”i var ve bunlar da üç sacayağına oturuyor 1. Laisizme düşmanlık 2. Cumhuriyete düşmanlık 3. Sola düşmanlık.

 

 

 

 

 

.