Hedef Türkiye mi?

Ortadoğu gündemi ve Türkiye'nin itilmeye çalışıldığı emperyalist savaş planları

AKP yandaşlarının kibri, söz konusu dış politika olunca, bir kez daha ayakları yerden kesik analizlere sebep oluyor. Aslında AKP dış politikasının geldiği yer açısından hesap basit; evdeki hesap çarşıya uymadı.

Ancak AKP yandaşları olup biteni görmek yerine “büyük tarihsel çerçeveli” gözlüklerini takıp, yıllardır okuyup feyz aldıkları Osmanlı padişahları ile benzerlik kurarak yazıyorlar kendilerini ya da AKP’nin yaptıklarını. Ortadoğu’da yaşananları ve Türkiye’ye biçilen rolü, bağımsız ve güçlü yeni bir Türkiye’nin ayak sesleri olarak okuyorlar. Aslında bu böbürlenmenin ya da kibrin arkasında basit bir olgu var; o da emperyalizm.

Emperyalizm bölgeye müdahale ettikçe, bu müdahalenin bir parçası, ortağı, enstürmanı ve işbirlikçisi AKP iktidarının yaptıkları da kabak gibi ortaya çıkıyor. Bunu, bölgenin yeni ve büyük bir devletin yani AKP iktidarındaki “yeni Türkiye”nin başarıları olarak ortaya sürmenin ise “böbürlenmenin” dışında başka nedenleri var.

Şu teze sarılıyorlar: Hedef “yeni Türkiye”dir. Batılı ve doğulu büyük güçler ortaklık kurdu, Türkiye’ye dönük bir kuşatma operasyonu sürüyor, aslında hedef Suriye değil Türkiye idi. Türkiye önce içeriden işgal edilmeye çalışıldı olmadı şimdi “yeni Türkiye”nin önlenmesi için dış politikada Türkiye karşıtı “kutsal ittifak” iş başında. Tabloyu böyle okuyorlar.

Tabloyu böyle okumalarının nedeni aslında dış politikada AKP’nin yaşadığı sıkışmayla ilgili. Bir yandan varolan başarısızlığı örtmenin yolunu yaparken diğer yandan da AKP dış politikasının bugün karşı karşı bulunduğu savaş olasılığına kılıf bulmaya çalışıyorlar. Her ikisine zemin oluşturmak için “yedi düvele karşı tek başına mücadele eden bir milli duruş, yeni Türkiye” edebiyatı yapılıyor.

O yüzden Gazze’den, Musul’dan ve Halep’ten kuracağız diyorlar cepheyi…

Türkiye’de milliyetçi bir siyasal atmosfer yaratıp bunun üzerinden dış politikadaki işbirlikçiliklerini örtme ya da emperyalizmin dümen suyunda gide gele ülke çıkarlarına aykırı dış politikalarının sorgulanmasını önleme…

Yeni bir Türkiye ortaya çıktı, bunu yıkmaya çalışıyorlar, biz de “acımasız direniş” sergileyeceğiz diyorlar. Ne demek “acımasız direniş”?

AKP yandaşlarının kalemi böyle yazıyor. Ancak bu yazılanların altındaki niyet ya da psikolojinin ülkemizi bir savaşa sokmak olduğu çok iyi bilinmelidir.

Bugün Ortadoğu’da şekillenen yeni siyasal dengede AKP dış politikasının köşeye sıkıştığı açık. Bu sıkışmadan çıkış yolu olarak savaş tamtamları çalıyorsa eğer bugün bunu ciddiye almamız gerekmektedir.

Emperyalizmin bölgeye müdahalesi ve şekillendirmesi ile bugün ortaya çıkan tablo ABD açısından da kağıda yazıldığı gibi işlemedi. Esad’ın direnmesi, İran’ın geri çekilmemesi, Rusya’nın müdahil olması bu tabloyu daha da karmaşık hale getirmiştir. Emperyalist planların bir parçası olarak Türkiye’ye biçilen rol ise bugün Türkiye’nin başına bela olmuştur.

Özellikle hem ülke içinde hem de Irak ve Suriye’de Kürt sorunu bağlamında yaşadığı sıkışma AKP iktidarı  açısından büyük bir kriz haline gelmiştir. Bu krizi aşacak yollardan birisi ise Türkiye’nin Irak ve Suriye’ye girmesidir.

O yüzden AKP yandaşları, “aslında hedef  Türkiye” diye yazmaya başladılar. Türkiye’nin her yerinden kuşatıldığı bir saldırıyla karşı karşıya kaldığı yalanına başvuracaklar şimdi!

Bugün “hedef Türkiye” diyerek savaş politikalarına zemin oluşturmaktadırlar.

AKP dış politikası, ABD emperyalizminin ipleri tuttuğu bir kukla gösterisinde kendisine biçilen rolü oynamaya çalıştı. Sonuçları ortada.

Ne kendinizi galeyana getirin, ne de kimseyi kandırın…