Kürt halkını "derin"e alıştırmak...

Kelimeler, bazen nerede ve nasıl kullanıldığından bağımsız olarak tek başına çok şeyi anlatmaya muktedirdir. Derin kelimesi de siyasi alanda arkasına gelen ekten bağımsız olarak, her koşulda aynı şeyi ifade eder. Derin devlet, derin süreç, derin adamlık, derin planlar vs vs… Tercümeye gerek bırakmaz… Şimdilik açıklanamayacak olandır. Ülkemizde bu derinlerin her ne kadar karşısına bir garip... View Article

Kelimeler, bazen nerede ve nasıl kullanıldığından bağımsız olarak tek başına çok şeyi anlatmaya muktedirdir.

Derin kelimesi de siyasi alanda arkasına gelen ekten bağımsız olarak, her koşulda aynı şeyi ifade eder.

Derin devlet, derin süreç, derin adamlık, derin planlar vs vs…

Tercümeye gerek bırakmaz…

Şimdilik açıklanamayacak olandır.

Ülkemizde bu derinlerin her ne kadar karşısına bir garip şeffaflık savunması getirilmiş ise de olan şey hep ama hep aynıdır. Derin bir şeffaflık…

Yapan değil, yaptıran güç olarak geleceğe bırakılan, gelecek de bir gün gelecek olduğunda, “Geçmişte, o kötü şeyler hep o derinlerin işiydi aslında. Türkiye’nin kat etmesi gereken yol…” olarak lafa girilen zamanlar pek unutmaya gelmez…

Peki artık devletleşmiş olduğunu sıkça vurguladığımız AKP iktidarının bu derin işlerle bir işi kaldı mı? Hadi soruyu başka türlü soralım. O muktedir, o her şeyi ben zaten biliyor ve yapıyorum diyen, 2023 diyen, başkanlık diyen, açık açık tüm halk düşmanı planlarını bir bir sıralayan AKP, şimdilik açıklanamayacak olana ihtiyaç duydu mu duyacak mı?

Tersini düşünmek zorlama olur. AKP aslına bakılırsa geçmiş hükümetlerden bu noktada farklılık arz ediyor. Farklılık, bu derin işler, önceki dönemlerde bir mağduriyet ve bir devlet savunması olarak şekillenirken AKP ile bir saldırı ve bir güç gösterisi olarak kullanılmasında.

Devlet içinde derin yapılanma mı var? İnlerine girilir.

Halkı galeyana getiren lobiler mi var? Milletin gerçek iradesi gösterilir.

Darbe planları mı var? Boşa düşürülür.

Kürt meselesi mi var? Çözülür…

Burada duralım.

Kürt başlığında AKP zamanına göre her şey olabilendir. Şu aralarda derin edebiyatını Kürt siyasetçilere yaptırmaktadır.

Hatip Dicle’nin çözüm taslağını ele alırken, “Şeffaflıktan yanayız ama, AKP’yi de anlıyoruz” manasına gelecek açıklamalarına ve KCK’nin “artık derin görüşmelerin başlamasını selamlamasına” bakılırsa çözüm sürecinin yeni bir çocuğu daha doğmuştur demek mümkün.

Ulus devleti olmayan bir halkın artık derin bir devleti olmuştur.

Derin bir şeffaflığın tam zamanıdır anlayacağınız.

O devlet gün aşırı bir Kürd’ü öldürür. Güvelik yasasını çıkarır. Tüm Türkiye halklarını yoksulluğa boğar. Gericiliği ve faşizmi açıktan inşa eder. Çözüm taslağı üzerinde anlaştıklarını, Kürt siyasetçilerine söyletir. Ama durumlar hassas olduğu için anlayış bekler.

“200 yıldır beklemişiz, birkaç ay daha bekleriz “ ile öğretilmiş bir çaresizlik teorize edilir.

Umutlar AKP’nin “derin” yüzündedir.

Alışmak dünyanın en kolay işidir. Şaşırmamayı içinde barındırır. Kürt halkının başındaki yeni bela budur.

Bazı Kürt siyasetçileri bunu tatlı belaya dönüştürmek için ise belli ki çok emek harcayacak.

Zor olanı başarmak ise hep daha büyük bir emeği gerektiriyor.

Bak işte ona varız…