Kadınlar mı dediniz?

Hande Durna, geçtiğimiz günlerde tamamlanan W20 Kadın Zirvesi'nde alınan kararlara karşın, Türkiye'deki gerçek kadın gündemine ışık tutuyor.

G-20’nin yan kuruluşu W-20’nin yani Kadın Zirvesi’nin sonuç bildirgesi geçtiğimiz günlerde açıklandı. Kadın Girişimciler Derneği Başkanı Gülden Türktan’ın başkanlık yaptığı zirvenin sonuç bildirgesi çok şaşırtmadı. Sosyal politikalar soslu kadın emeğinin sömürüsüne bildik kılıflar… Dün Manifesto’da da yayınlanan 10 maddelik sonuç bildirgesine baktığınızda işgüzarlık yaptığımı, insafsızca karşıya aldığımı, maddelerin aslında kadınlar için son derece yerinde olduğunu söyleyen sesler çıkabilir. “Dostlar alışverişte görsün”, işin özü bizde saklı kalsın bakışının kadın alanındaki tipik yaklaşımıdır aslında sıralanan maddeler. Kadın istihdamı? E tabi ne demek! Eğitimi? Kesinlikle şart! Çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakım? Tabi canıım olmaz olur mu! İş yaşamında ayrımcılığın engellenmesi? Elbette! Kadınlar için sosyal koruma? Lafı ağzımdan aldın! Peki nasıl olacak bunlar? ……..!

Belki de kadının gücüyle? Değil mi ya kadınlar her işi yapmaya muktedirler, kadınların üzerinde daha bir yoğun çökmüş sis perdesini kaldırmaya bile teşebbüs etmeden her istenileni yapabilirler. Hani o reklam sloganındaki gibi, çocuk da yaparım, kariyer de… Devam edelim yaşlılara da bakarım, yemek de yaparım, işimde titiz ve çalışkanım, kendi can güvenliğimi kendim sağlarım… Böyle bakınca W20’ye başkanlık eden Gülden Türktan’ın patronlara bir vesile ile ulaştırdığı şu mesaj daha bir anlamlı oluyor: “Şirketin menfaati için kadın lazım, kadınlara iş olsun diye değil.” Biz devam edelim. Patronların daha fazla kar etmesi için ucuz kadın işgücü lazım, yoksa mevzu kadınlara iş hakkı değil. Kadınları eşit yurttaş olarak görüyormuş gibi yapmamız lazım, yoksa mevzu kadın hakları değil. Kadına yönelik şiddete karşı çıkıyormuş gibi yapıp tüm uluslar arası sözleşmelere imza atmamız lazım, ama aslında gerçek hayatta ne olduğu umurumuzda değil. G20, W20,… ilk 20’deymiş gibi gözükmemiz lazım, cinsiyet eşitsizliği konusunda dünyada sondan 20 içinde olmamız umurumuzda değil.

Bu harika yalanlar kumpanyası artık kabak tadı veriyor. Çünkü bu becereksiz aktörlerin oyunu artık güldürmüyor.

Çünkü kadın zirvesinde bu ülkenin başbakanının kadınlar konusundaki tek sözününün “Gururluyum başörtülü bakanım var” olması sabır sınırlarını zorluyor.

Çünkü Samsun’da aynı hastanede çalıştığı bir kadını eski kocasından korumak isterken bıçaklanıp ölen doktor Aynur Dağdemir’in yükü oldukça ağır.

Çünkü imzalanan hiçbir sözleşme bu ülkede kadın katillerine “tutku derecesinde aşırı sevgi” indirimi uygulanmasını engellemiyor.

Çünkü hiçbir sonuç bildirgesi, Nusaybin’de evinin önünde karnında bebeği ile katledilen Selamet Yeşilmen için duyduğumuz acıyı hafifletmiyor.

Çünkü bulup çıkartılıp cilalanmaya çalışılan bütün olumlu istatistikler, bu ülkede en yakınları tarafından öldürülen veya iş cinayetiyle katledilen kadınların sayısının ağırlı altında eziliyor.

İşte tam da bu yüzden belki, kadın zirvesinden falan değil, İlerici Kadınlar’ın örgütlü gücünü müjdeleyecek olan İlerici Kadınlar Derneği’nden daha bir umut ve inançla, daha yüksek sesle bahsetmek gerekiyor..