İlk üretici köy toplumları (Neolitik devrim)

İnsanlık tarihinin ilk devrimsel nitelikli olan değişim süreci Neolitik Dönem; doğada hayatta kalmaya çalışan insanın, biriktirdiği tecrübe ve kültürle yeni bir yaşam tarzına, yerleşik hayata geçişi ile başlar.

İlk üretici köy toplumları (Neolitik devrim)

Bahar İzdal

İnsanlık tarihinin ilk devrimsel nitelikli olan değişim süreci Neolitik Dönem; doğada hayatta kalmaya çalışan insanın, biriktirdiği tecrübe ve kültürle yeni bir yaşam tarzına, yerleşik hayata geçişi ile başlar. Tarım, hayvancılık ve yerleşik hayatın birlikte mi, bunlardan birinin diğer ikisinden önce mi başladığı hala tartışmalı bir konu olsa da, birbirini izleyen dönemlerde gerçekleşmiş olması, sonrasında oluşan toplumsal süreçler ve günümüze kadar gelen etkisi, esas konumuzu oluşturur. Dünyanın farklı yerlerinde, farklı zamanlarda gerçekleşen bu değişim, bulunduğu bölgedeki insan gruplarının ve yaşadıkları coğrafyanın durumuna göre farklı biçimlerde kendini göstermiştir.

Çevresel koşulların tarıma uygunluğu, sürecin en önemli kriterlerinden biridir ve bundandır ki Doğu Akdeniz kıyıları ve Kuzey Mezopotamya (Bereketli Hilal), tarıma dair ilk verilerin ortaya çıktığı, aynı zamanda hayvanların evcilleştirildiği, alet teknolojisindeki değişim ve yerleşik hayata geçişe dair ilk izlerin görüldüğü coğrafyadır. Yaklaşık olarak M.Ö. 11.000-8.000 tarihlerinde görülen bu yeni yaşam biçimi, benzer tarihlerde Orta Anadolu’da birkaç yerleşmeyle de temsil edilmektedir.

Neolitik dönem ile birlikte karşımıza çıkan bir önemli olgu da hızlı değişim sürecidir. Oysa bundan önceki dönemlerde, milyon yılı geçen insan yaşamında değişim süreci çok yavaş gerçekleşmiştir. Bu dönemi deneme yanılma yöntemiyle, yeni arayışların olduğu, kültürü oluşturan öğelerin tümünün sürekli olarak biçim değiştirdiği çok dinamik bir süreç olarak algılamalıyız. Ancak bu hızlı değişim, yalnızca İlk Üretim Toplumları, Neolitik’in gerçekleştiği “çekirdek bölge” için geçerlidir. Bu çekirdek bölgenin dışında çok daha durağan bir yaşamın varlığını bilmekteyiz. Bu dönemde birbirinden farklı iki çekirdek bölge tanımlayabiliriz: Yakındoğu Neolitik’i olarak adlandırılan Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’nun güney kısımlarının dahil olduğu birinci bölge ve İç Anadolu’da özellikle Konya, Niğde çevresindeki ikinci bölge (Özdoğan, 2011).

Yerleşikliğe geçiş evresi Güneydoğu Anadolu’da Hallan Çemi, Çayönü, Körtik Tepe ve Göbeklitepe gibi bir dizi yerleşme ile bilinir. Orta Anadolu’da ise Aşıklı, Boncuklu ve Çatalhöyük gibi yerleşmelerle temsil edilmektedir. Dönemin başlangıcında birbirine yakın, yuvarlak, yarı çukur tabanlı taş döşeli, duvarları basit kerpiç bloklarla desteklenmiş, üstü hafif malzemeyle kapatılmış, tek odalı barınma amaçlı yapılar görülmeye başlıyor. Zamanla oval biçimli olan yapılar köşe sorununun çözülmesiyle de dikdörtgen bir forma bürünüyor. Önceleri birbirine yakın ancak rastgele serpiştirilmiş yuvarlak ve oval formlu kulübeler, bitişik düzende önceden planlanmış belirli bir düzen doğrultusunda (çeşitli sebeplerle örn: savunma amaçlı kendi içine dönük, kapalı, korunma amaçlı) inşa ediliyor. Tek odalı, yalnız barınma amacıyla kullanılan yapılar zaman içinde boyutları büyütülüp odalara bölünüp, günlük birtakım işlerin de yapıldığı (yiyecek hazırlama, alet yapımı gibi…) mekanlara dönüşüyor. Domestik yapıların dışında başka bir kategoride değerlendirilecek olan, yerleşmeden ayrı bir yerde konumlandırılmış, kamusal yapılar olarak adlandırılan, yapıların içinde, bazılarının üzerlerinde çeşitli hayvanların tasvir edildiği -yüksek ihtimalle çatı sistemini de destekleyen- büyük dikilitaşların bulunduğu, bazılarının (Aşıklı, Çayönü) taban ve duvarlarının boyandığı, özel amaçlı (inançla ilgili?) yapılar da inşa ediliyor (Hallan Çemi, Göbeklitepe).

Dönemin mimari değişim dışında önemli parametrelerinden biri de alet teknolojisindeki gelişim ve en önemli olanı da çanak çömlek yapımıdır. Üretime geçen topluluklar gelişen ihtiyaç doğrultusunda, yetiştirdiği bitkiyi hasat etme ve ürüne dönüştürme aşamasında çeşitli taş aletler ve çanak çömlek kullanmaya başlamıştır (örn: hasat için orak, buğday-arpayı öğütmek için öğütme taşı, ürünü mayalandırmak için çanak çömlek…).

Tarım, hayvancılık, mimari, çanak çömlek ve alet teknolojisi gibi organize iş gücü ve uzmanlaşmanın oluşması zamanla, toplulukların sosyal yapısında da bazı değişiklikleri beraberinde getirmiştir. Bunu ölü gömme geleneklerindeki değişimle de örneklendirebiliriz. Yerleşikliğe geçişin ilk evrelerinde ev tabanlarının altındaki gömülerde giderek hediyelerin çoğaldığını ve sosyal farkları belirtecek şekilde çeşitlendiğini görmekteyiz. Bazı ölüler, örneğin ahşap işinde kullanılacak aletlerle, bazıları ise çeşitli takılarla gömülür (Özdoğan, 2011).

Avcı toplayıcılıktan yerleşikliğe geçiş süreci, göçerlikten yerleşikliğe, kolektif yaşamdan bireyselliğe geçiş sürecidir (Özbaşaran, 2013). Mevcut ortak alanlarda, ortak iş gücü ile yapılan mimari örnekler (Çayönü “Kafataslı Yapı” Göbeklitepe gibi), tarladaki ürünün hasatı, hayvanların güdülmesi ve elde edilen ürünlerin ortak alanlarda işlenmesi (tahılı öğütme, hayvan kesimi, deri tabaklama gibi), topluluk içinde, çanak çömlek ve alet yapımı gibi işlerin yapımını örgütleyen uzmanların da bulunduğu, ancak her ev içerisinde de kendine ait bir geçimin olduğu görülmektedir.

Kaynakça

  • Özdoğan, M., Arkeoatlas, Özel Kolleksiyon, Sayı 2011/1, 2011.
  • Özbaşaran, M., Orta Anadolu’nun Neolitikleşme Sürecinde Aşıklı, Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü, Sayı XII, 2013.