Haramiler savaş oyunlarını masaya sürerken…

G-20’de konuşulacak her başlık, emperyalizmin müdahalelerinin önünü açıcı olacaktır. Tıkanıklıklar ise yine dünya emekçi halklarının başına patlayacaktır.

G-20, 15–16 Kasım’da Antalya’da toplanıyor. Belek’te lüks oteller, süitler, villalar dünya sermayesinin patronları için hazır edildi.

Antalya karadan ve havadan ablukaya alındı bile. Haramilerin “güvenliği” için ABD ve NATO da devrede.

ABD’nin füzesavar gemisi Antalya açıklarında, İncirlik’teki F-15 uçakları Türk F-16 ve AWACS’lar da hazır…

1999’da daha geniş bir bileşimle toplanmaya başlayan G-7 yine işin merkezinde kalmayı sürdürürken, dünya sermayesi, kararların uygulanabilmesi için daha fazla sayıda ülkeyle müzakere yürütmek amacıyla 2008’de G-20’yi oluşturdu. Son dalgası 2007’de başlayan kapitalizmin krizine çözüm arayışıyla ilk kez 2008’de toplanan G-20’nin bu yıl merkezinde Suriye’nin olduğu Ortadoğu’daki savaşla birlikte, iltica ve göç başlıkları ana gündem olacak gibi görünüyor.

1 Kasım seçim sonuçlarıyla birlikte elini güçlendiren AKP iktidarı ise gerek Suriye konusunda, gerekse Avrupa’ya mülteci ve göç akışı başlığında pazarlığı kızıştıracak.

ABD yönetimi için, Kasım 2016’daki başkanlık seçimleri öncesinde Suriye, Ortadoğu ve Ukrayna’da elini güçlendirmek önem taşıyor. Güney Çin Denizi’ndeki gerilimde Japonya’nın müttefiki olan ABD, buradaki petrol, doğalgaz ve ticaret yolu hacmi düşünüldüğünde hegemonya mücadelesini bırakmak istemiyor.

Suriye konusunda ise, Rusya’nın meseleye müdahil olmasıyla birlikte ABD’nin hamleleri ve 1 Kasım seçim sonuçlarıyla birlikte AKP iktidarı ve Tayyip Erdoğan’ın “Bu saatten sonra yaşanacakları tribünden izlemeyeceğiz, gerektiği yerde ve zamanda müdahale edeceğiz.” sözleri pazarlığın kızışacağını gösteriyor.

AB’de ise ana gündem göç ve iltica… Almanya’da Merkel ekonomik durgunluğu aşmak üzere sınırlarını “nitelikli işgücüne” açmak üzere hamle yapmış, ancak milyonlara kapıları kapatmak için AB’nin müzakerecisi rolüne soyunmuştu.

AB için kriz başlığı olan göç ve iltica G-20’deki ana gündem. AB’nin mültecilerin Avrupa’ya geçişinin önlenmesi konusunda Türkiye’yle pazarlığında AKP, bir yandan Suriye ve Kürt meselesinde imtiyaz sahibi olmayı hedeflerken diğer yandan 3 milyar Euro’yla başlayan “yardım” miktarını 5’e çıkarmaya çalışıyor. Mülteci krizini AB’ye karşı koz olarak kullanan Tayyip Erdoğan ayrıca, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin hızlandırılmasını da masaya sürmüştü.

Öte yandan, 2007’den bu yana sürmekte olan krize ilişkin sermayenin önünü açmak ve kapitalizmi içinde bulunduğu tıkanıklıktan kurtarmak zaten G-20’nin alamet-i farikası.

Yani, sermaye sınıfının dünya ölçeğinde ihtiyaçları ve çıkarları ana çerçeve.

Bu seferki zirvede özellikle siyasi kriz başlıklarının öne çıkması, emperyalizmle mücadelenin neden en başa yazılması gerektiğini de bir kez daha açıkça göstermiş oluyor.

G-20’de konuşulacak her başlık, emperyalizmin müdahalelerinin önünü açıcı olacaktır. Tıkanıklıklar ise yine dünya emekçi halklarının başına patlayacaktır. Önüne geçmenin tek yolu var: Anti-emperyalist mücadele. Haramiler, savaş oyunlarını masaya sürerken, barışı savunmanın tek yolu budur.