Filistin’de Üçüncü İntifada yolda mı?

Filistinli aktivist, yazar ve uluslararası çapta yürütülen "Ahmet Saadat'a Özgürlük" kampanyasının koordinatörü olan Khaled Barakat, Kopenhag'da yapılan bir toplantıda "Üçüncü İntifada yolda mı?" sorusunu yanıtladı.​

Filistin’de Üçüncü İntifada yolda mı?

Filistinli aktivist, yazar ve uluslararası çapta yürütülen “Ahmet Saadat’a Özgürlük” kampanyasının koordinatörü olan Khaled Barakat, Kopenhag’da yapılan bir toplantıda “Üçüncü İntifada yolda mı?” sorusunu yanıtladı.​

​”Üçüncü İntifada’nın yolda olup olmadığını söylemek zor. Batı Şeria ve Kudüs’te çoğunlukla genç Filistinliler işgalci İsrail ordusuna karşı direniyor. İsrail mevcut direnişi sadece din etrafına çekmeye çalışıyor fakat öyle değil. Gençler İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamlara ve uyguladığı vahşete karşı direniyor. Direniş, genellikle Mahmut Abbas yönetimindeki bölgelerin dışında gerçekleşiyor.​ 1987 yılında gerçekleşen Birinci İntifada’ya işçiler, yaşlılar ve gençler, kadınlar ve Filistin halkının geniş bir kesimi katılmıştı. Bir liderliğe ve organizasyona sahipti, İsrail’e karşı bir tehlike oluşturmaktaydı ve bu sebeple Oslo antlaşması süreci başlatıldı.​ Mevcut direniş ise Filistin halkının geniş kesimlerini kapsamıyor, liderliğe sahip değil ve hedefi belirsiz.” Diyen Barakat Oslo Antlaşmasına ilişkin de konuştu.

 Oslo Antlaşması: Filistin halkı için bir facia​

​1993 yılında Oslo Antlaşması’nın imzalanmasıyla sonuçlanan 20 yıllık “barış” sürecinin Filistin halkına hiçbir şey kazandırmadığını söyleyen Barakat, aksine Filistin halkının her şeyini kaybetmesine yol açtığını belirtti.​ Barakat: “Oslo Antlaşması Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ), halkın tek meşru temsilcisi olma durumuna darbe vurdu ve müttefik kaybetmesine yol açtı. Filistin davası ve Filistin halkı bölündü. Oslo Antlaşması’ndan beri İsrail, Filistin halkına karşı saldırılarını arttırdı. Artık daha çok gaz bombası ve ağır silahlarla saldırıyorlar. Oslo Antlaşması’ndan önce bunları yapamazlardı.” dedi.

Barakat, mevcut direnişi yürüten gençlerin Oslo Antlaşması’ndan sonra doğduklarını, antlaşmanın sonuçlarını gördüklerini ve kendi kaderlerini belirlemek için mücadele ettiklerini belirtti.​

Filistin halkı anti-emperyalist mücadelenin bir parçasıdır

Filistin halkının, dünyada verilen anti-emperyalist mücadelenin bir parçası olduğunu söyleyen Barakat “Sadece Filistin’in özgürlüğü için değil, Güney Afrika ile beraber ayrımcılığa karşı beraber savaştık, İrlanda halkının özgürlük mücadelesinde onları destekledik, Amerika Birleşik Devletleri’nde Siyahi Özgürlük Hareketi’yle omuz omuzaydık.” dedi.

 Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) üzerine

​ FHKC’nin ve Filistin solunun daha görünür olması gerektiğini de ifade eden Khaled Barakat “Fakat FHKC, Filistin yönetimi (Mahmud Abbas yönetimi) ile sürekli karşı karşıya geldiği için, yönetim tarafından kaynakları kısıtlanıyor. Yönetim kontrolündeki medya, FHKC ve Filistin’in Kurtuluşu için mücadele yürüten sol görüşü yaymak istemiyor. Meseleyi daha ziyade “İsrail ile Hamas karşıtlığı” şeklinde lanse ediyor.​ Ancak eğer güçlü bir direniş sergileyebilirsek bizi görmezden gelemezler.” sözleriyle Filistin Yönetimi’ni eleştirdi.

Devrimci güçleri de Yemen için harekete geçmeye çağırmıştı

Khaled Barakat daha önce devrimci güçleri de Yemen için harekete geçmeye çağırmıştı. Yemen’in ekonomik olarak en yoksul Arap ülkesi olduğunu fakat aynı zamanda sömürgecilik, emperyalizm ve Suudi egemenliğine karşı gurur dolu bir geçmişi bulunduğunu belirten Barakat, dünyanın bütün ilerici ve devrimci güçlerini, Yemen’de ABD destekli Suudi güçlerinin her gün işlediği sivil katliamlara ve savaş suçlarına karşı harekete geçmeye, Yemen halkının kendi kaderini tayin hakkını korumaya çağırmıştı.​