Erdoğan'ın oyunu

Erdoğan ve diğerleri arasındaki oyun, Türkiye'nin nereye kadar ittirildiğine ve Erdoğan'ın kendi çıkarları için neler yapabileceğine ilişkin ipuçları veriyor.

Erdoğan'ın oyunu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, düşürülen Rus uçağıyla ilgili yaptığı açıklamalarda hem kendisiyle hem de gerek AKP’liler gerekse bürokratlarla sürekli çelişen açıklamalarına devam ediyor. Erdoğan ve diğerleri arasındaki bu oyun, Türkiye’nin nereye kadar ittirildiğine ve Erdoğan’ın kendi çıkarları için neler yapabileceğine ilişkin ipuçları veriyor.

Türkiye’nin Rus uçağını düşürdüğü gün, ilk açıklamayı yapma telaşıyla Rus uçağının düşürüldüğünü duyuran Erdoğan, daha sonra bu açıklamayı Rusya’ya ait olduğunu tahmin ettikleri şeklinde düzeltmişti. Türkiye’nin olaya dair tezi, uçağın kimliğini açıklamadığı, milliyetinin belirlenemediği ve uyarılara rağmen hava sahasını ihlal ettikleri üzerine kurulup Rusya ile ilişkilerin normalleştirilmesi için gerek Hükümet gerekse Türk Silahlı Kuvvetleri kanadından işbirliği ve görüşme çabaları yoğunlaşırken Erdoğan aynı gün içerisinde üç farklı tutum alarak bambaşka bir tabloya işaret ediyor.

Erdoğan sabahı: France 24’te “Rus uçağı olduğunu bilseydik başka türlü davranırdık”

Dün sabah saatlerinde France 24’e konuşan Erdoğan, “Bu bir Rus uçağı olduğu belli olmuş olsaydı belki uyarıların türü farklı olabilirdi. Bu uyarılar çok daha farklı bir zeminde ulaştırılarak farklı yerler devreye sokulmak suretiyle bu hava sahası ihlalinin önü kesilebilirdi. Ama bu konuda hassasiyetin devam etmesinde fayda var. Yani bu tür ihlallerin olmaması gerekiyor” diyordu..

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye sınırında Rus uçağının Türk jetleri tarafından düşürülmesinden sonra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i telefonla aradığını ancak Rus liderin telefonunu açmadığını ve ne düşündüğünü bilmek istediğini de sözlerine ekleyecekti.

Bu konuşmanın, Paris saldırıları sonrasında IŞİD konusunda daha sert bir konum alan ve bölgedeki varlığını arttırmaya karar veren Fransa’ya yönelik olduğunu da not etmek gerek. Ancak, yine dün gece, François Hollande ile Vladimir Putin’in Moskova’daki görüşmelerinden sonra yaptıkları basın toplantısında Hollande’ın araya girerek IŞİD’in petrol tankerleri vurulacak diye özellikle bir vurgu yapması ve konuşmasında IŞİD’in yanı sıra diğer cihatçı çetelerle de mücadele edilmesi gerektiğini söylemesi de not edilmeli.

Erdoğan öğleni: Muhtarlara “Aynı ihlal bugün yapılsa Türkiye yine bu karşılığı vermek durumundadır”

Dün öğlen 15. kez düzenlenen, Erdoğan’ın “grup toplantısı” muhtarlarla buluşmasında ise Erdoğan bu kez, “Bölgede yeni gerilimler çıkarmak istemiyoruz. Rusya’yı hedef almak için herhangi bir nedenimiz yok. Rusya ile Suriye konusunda anlaşamamız başka bir şeydir, angajman kurallarını işletmek başka bir şeydir. Aynı ihlal bugün yapılsa Türkiye yine bu karşılığı vermek durumundadır” diyerek Putin’in “Türkiye IŞİD’den petrol alıyor” açıklamalarına yönelik, “Çok ayıp, yazıklar olsun, bu iddiayı ortaya atanlar iddialarını ispatla mükelleftirler” sözleriyle çıkış yaptı.

Erdoğan’ın Türkiye’ye karşı ise “dik duran adam” imajını zedelemekten kaçındığı söylenebilir. Gün içerisindeki değişimin, Türkiye ve dünyaya dönük açıklamalarda belirli bir açının bir noktaya kadar anlaşılabilmesi mümkün elbette.

Erdoğan akşamı: CNN’de “Biz özür dilemeyiz, onların özür dilemesi lazım”

Erdoğan, dün akşam CNN International’a yaptığı açıklamada ise Rus uçağının düşürülmesiyle ilgili olarak Türkiye’nin Rusya’dan özür dilemeyeceğini söyledi. Erdoğan, “Özür dilemesi gereken bir taraf varsa, bu biz değiliz. Hava sahamızı ihlal edenler özür dilemeli” dedi. Oysa, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu gün içerisinde, Rusya’nın özür talebine üzgün olduğumuzu söyledik diyerek daha ortalamacı bir karşılık veriyordu.

Böylece, kendisine tansiyonu düşür diyen ABD Başkanı Barack Obama’nın ülkesinde ise tansiyonu düşürecekse Putin’e karşı daha fazla ezilmesine izin verilmemesini isteyen bir Erdoğan ortaya çıkıyordu.

Bu üç farklı açıklama, Erdoğan’ın petrol sevkiyatı tartışmaları konusunda hassas olduğunu kesin olarak ortaya koyuyor diyebiliriz. Erdoğan’ın, bu konuda, köşeye sıkıştırılacaksa bunu kabullenmeyeceği de anlaşılıyor. Ancak, Erdoğan arkasında istediği desteği bulamadığı veya durumu aleyhine gördüğünde bu kez kendi başına maceralara kalkışması ihtimalinin olduğu da iyi düşünülmeli.