Deli değil, alçak ve korkak...

Aysel Tekerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan figürü ile kendini ortaya koyan, kapitalizmin çirkin yüzünü yazısına taşıdı.

Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanması hiç ama hiç derin siyasi analizler yapmayı gerektirmiyor. Ancak şu açık ki bazı nitelendirmeleri yavaş yavaş değiştirme zamanının  geldiğini gösteriyor.

Örneğin Cumhurbaşkanı’nın bir deli olduğu yanılsaması artık bir kenara bırakılmalı. O öyle bir Cumhurbaşkanı, öyle bir Cumhurbaşkanı ki, bir akıl küpü. Zekasını sürekli çalıştıran bir makine. Çok iyi bir hatip. Önderlik yeteneği tartışmasız.

O, Rus uçağını düşürürken, Rusya ile tüm diyalog kanallarını açık tutacak karara da  imzasını çakar. Örneğin, onun Başbakan’ı, basına özgürlük kırmızı çizgi falan derken, çok geçmez gazeteci tutuklamalarında “Nerede kalmıştık?” diye sormaya başlar ve tutuklar. Onun sermayedarı, binlerce işçinin kanını içerken, kapitalizmi eleştirir. Onun profları, doçentleri medeniyet bağını boynuna takar ve o hali ile birer dışkıya dönüşüverir. Bakanı, müsteşarı, HSYK’sı, eli silah tutan polisi, namluyu halka doğrultan komutanı ile karşımızdaki artık bir Cumhurbaşkanı değildir. Bir mekanizmadır, kapitalizmin çarkının birbirine bağlı en önemli dişlilerindendir.

Bu yeni değildir. Bu artık bir pervasızlık değildir. Bu, başta Cumhurbaşkanı, onun da başında siyasetin yasalarının, kapitalizmin kutsal vazgeçilmez ilkelerinin, ülkemiz söz konusu olunca da zayıf halkada güçlü olma halinin sonuçlarından biridir.

Bunu Cumhurbaşkanı’nı ya da siyasette Tayyip Erdoğan sembolünü önemsizleştirmek için  yazmış değilim. O yaşadıkça bu mümkün de olmayacak zaten. Ama onun gölgesi kapitalizmin gölgesinden daha büyük değil ve o hala oralarda serinliyor…

Kurucusu başta olmak üzere AKP, en iyi bildiğini yapıyor, daha doğrusu bildiği yoldan şaşmıyor.  Tüm yaşadıklarımız aslında bundan ibaret.  Zamanı geldiğinde terbiyeli olmak, zamanı geldiğinde en demokrat olmaya çalışmak, zamanı geldiğinde çöpe atılmamak için yalvarmak, zamanı geldiğinde çöpe adam atmak…

Zübükleşen zamanlardayız bu açıdan…

Tıpkı Zübük gibi akıllı ve çıkarcı, ancak onun gibi korkak ve alçaktır bu çarkın tüm dişlileri.  İşte onların en zayıf karınları da tam burasıdır.

Ona git akil adam ol, onun kahvaltı sofralarında bulun, ona yetmezli evetler söyle, onu eleştir ama ona karşı yıkıcı faaliyetlerde bulunma… Karşı gelme, gerçekleri bilsen de söyleme, yazma, eyleme…  

Korkaktırlar çünkü bir halkın ölüsü bile onu sömürenler için tehlikedir. Alçaktırlar, çünkü  kendi yasalarını bile tanımazlar.

Delilerle uğraşılır ama alçak ve korkaklarla mücadele edilir. Deliler yaşatılır, alçak ve korkaklar ise tarihin çöplüğüne atılır.

Sorulacak hesap kabarmışken, Gezi Direnişi’nden herkesler bir şeyler öğrenmişken, unutmayalım öğrendiklerimizi. İşe önce ilmek ilmek örgütlenerek başlayalım. Savaşa, emperyalizme ve gericiliğe karşı…