Cemevleri derken "geleneksel irfan merkezleri" türedi

Cemevlerine statü tartışmaları sürerken AKP'nin Alevileri ve cemevlerini kalkan olarak kullanarak tarikatlara "özgürlük" getirmeye çalışıyor.

Cemevleri derken

64. Hükümet Programı’nda yer alan ve bugün Başbakan Davutoğlu tarafından açıklanan hükümet planında bir dizi vaad var. Bu vaadlerin biri de, “geleneksel irfan merkezleri” ile cemevlerine hukuki statü tanınması. Cemevlerine statü tartışmaları sürerken AKP’nin Alevileri ve cemevlerini kalkan olarak kullanarak tarikatlara “özgürlük” getirmeye çalışıyor.

Yıllardır eşit yurttaşlık talebi etrafında mücadele yürüten Alevi kitle örgütlerinin en önemli taleplerinden birisi de cemevlerine yasal statü tanınması konusu idi. AKP iktidarının düzenlemiş olduğu çalıştaylarda bu konu gündeme gelmesine rağmen bugüne kadar hiçbir somut adım atılmadı.

AKP’nin gerici politikaları Alevileri dışladı

AKP’nin iktidara gelmesinden bu yana toplum yaşamında, eğitimde, devlet idaresinde gerici uygulamalar ve politikalar arttığı malum. Bu gerici politika ve uygulamalar en başta anayasal bir ilke olan laiklik ilkesiyle çelişiyor.

Öte yandan, bu politika ve uygulamalar, zaman içerisinde toplumda laik kesimlerin yaşam alanlarına müdahale eden bir boyuta da gelmiş oldu. Özellikle Alevi yurttaşlarımızın gericilik altında kimliklerinin yok sayılması ya da asimilasyonu AKP’nin en temel politikalarından biri olmuştu.

Bugün cemevlerine yasal statü getirileceği söylense de bunun adı henüz konmadı. Cemevlerinin, cami dışında ayrıca ibadethane sayılıp sayılmayacağını göreceğiz. Ancak cemevlerine başka bir tanım getirip bunun üzerinden bir resmiyet kazandırma girişimi de olabilir.

Alevilerden rıza alarak tarikatların önü açılacak

Bununla birlikte, bir başka tuzak da Başbakan Davutoğlu tarafından dile getirilen “geleneksel irfan merkezleri” sözünde yatıyor. Bu kavramın ne ifade ettiği çok belirsiz. Medrese, dergah, tekke, zaviye, tarikat, cemaat gibi bir dizi tanımı içeren “geleneksel irfan merkezleri” sözü cemevlerinin yanında şeriatçı kurumlara yasal statü getirme girişimi olarak da okunabilir.

Alevi yurttaşların ağzına bir parmak bal çalarak, şeriat kurumlarının resmileştirilmesi konusu bu şekilde belirsiz bırakılmakla birlikte çok tartışılacak. Ama, laiklik bir yönüyle din ve devlet işlerinin ayrıldığı, dinin devlet idaresine müdahil olmadığı bir idare biçimi iken AKP’nin bu vaadiyle bir kez daha iğdiş edildiği bir tablo ile karşı karşıya kalabiliriz.

Bu tabloda, Alevilerin eşit yurttaşlık talepleri karşılanıyor gösterilirken gericiliğin daha da arttığı bir nesnellikte Alevilerin gericileştirilmesinin yolunun yapılmasına engel olmak gerekiyor.