Avrupa’da NATO tatbikatına karşı eylemler sürüyor…

İtalya'nın Sardinya adasında NATO tatbikatı protesto edildi.

Avrupa’da NATO tatbikatına karşı eylemler sürüyor…

İtalya’nın Sardinya adasında NATO tatbikatı protesto edildi.

NATO’nun 36 bin asker, 60 savaş gemisi, 140 uçak ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 30 ülkenin katılımıyla düzenlenen “Trident Juncture” adlı son 10 yılın en büyük tatbikatı, Sardinya halkı tarafından protesto edildi. Polis yerel halka saldırdı.

Sardinya adası son 50 yıldır İtalyan Devleti ve NATO tarafından çeşitli askeri tatbikatlar ve mühimmat üretimi için kullanılıyor. Bu durum bölgede, başta hava, toprak ve su olmak üzere, bütün doğal yaşamı etkiliyor, Sardinya halkı ise onlarca yıldır kanser ile burun buruna yaşıyor.

Lizbon’da da ‘’Barışa Evet! NATO’ya Hayır!’’ yürüyüşü

Geçtiğimiz hafta, Portekiz’in başkenti Lizbon’da, NATO’nun Portekiz, İspanya ve İtalya’da gerçekleştirmekte olduğu geniş çaplı askeri eğitimlere karşı bir eylem düzenlendi.

2010 Lizbon Zirvesi’nde onaylanan ve bu yıl Ekim ayı sonunda uygulamaya geçirilen bu askeri eğitimler, Portekiz’de 30’dan fazla örgütün destek verdiği eylemle, ‘Barışa Evet; NATO’ya Hayır!’ kampanyası kapsamında protesto edildi.

Farklı örgütlerin katılımcısı ve destekçisi olduğu yürüyüş, Luís de Camões Meydanı’nda son buldu. Eylem sonrası, Portekizli İşçiler Konfederasyonu’nun bulunduğu Ağustos Meydanı’nda konuşmalar yapıldı.

Filistin Halkının Haklarını Savunma Hareketi (MPPM) adına Vitor Silva, Demokratik Kadın Hareketi (MDM) adına Ana Souto, Lizbon Yüksek Mühendislik Enstitüsü (ISEL) Öğrenci Topluluğu adına öğrenci Ricardo Brites, Portekiz Topluluklar Meclisi (SCLC) adına ise Ilda Figueiredo konuşma yaptı. Konuşmaların ardından, müzisyenler Louis & Francisco, Duarte, Sebastião Antunes ve  şair Fernanda Lapa performanslarını sergiledi.

NATO günümüzün Engizisyon Mahkemesi

Montenegro’da da geçen ay NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in ziyaretini protesto eden binlerce kişi “Savaşa Hayır, NATO’ya Hayır” sloganlarıyla eylem yapmıştı.

Montenegro’daki eylemlere önderlik eden Montenegro Barış Hareketi lideri ve gazeteci Goiko Raiceviç, Sputnik’e yaptığı açıklamada “NATO günümüzün Engizisyon Mahkemesi” dedi.

2010 yılında Montenegro’nun NATO’ya üye olma çabalarına karşı Montenegro Barış Hareketi’ni kuran Raiceviç’e göre, NATO’ya karşı olmak için üç neden var:

“İlk neden, Montenegro’nun Yugoslavya’ya bağlı olduğu 1999’da NATO’nun kentlerimizi bombalaması, vatandaşlarımızı öldürmesi ve ekonomimizi mahvetmesi ile ilgili hala canlı olan anılar. İkinci neden, NATO üyeliğinin Montenegro halkının kimliğine uymaması ve Rusya ile geleneksel olarak var olan sıcak ilişkilere zarar vermesi. Üçüncü neden ise, bir suç örgütü olan NATO’nun son 20 yılda medeniyete zarar vermesidir. Her medeni kişinin NATO’ya kararlılıkla karşı durması gerekir.”

ABD’nin ve Batı’nın sivil toplum örgütleri aracılığıyla ülkenin NATO’ya üyeliği yönünde bir referandum düzenlenmesi için baskı yaptığını kaydeden Raiceviç, böyle bir referandumun halkın iradesine bağlı olacağından şüphe duyduğunu vurguladı. Rusya’nın Montenegro’daki NATO karşıtı protestoları desteklediği yönündeki iddiaları da reddeden Raiceviç, Rusya’nın bu konuya müdahil olmayı tercih etmediğini belirtti.

Polisin NATO karşıtı gösterilere çok sert bir şekilde müdahale ettiğini kaydeden Raiceviç, NATO’ya karşı çalışma yapanlara yönelik “cadı avının” giderek daha fazla hissedildiğini vurguladı.

Dünya Barış Konseyi (WPC) bildiri yayınlamıştı

Dünya Barış Konseyi (WPC) de tatbikat öncesinde “Barışa EVET! NATO’ya HAYIR!” başlıklı bir bildiri yayınlamıştı.

NATO’nun askeri tatbikatlarına HAYIR! – İspanya, İtalya, Portekiz– 2015 başlıklı bildirinin metni şöyle:

NATO, 2015 yılı Ekim ayı başından Kasım ayı başına kadar İspanya, İtalya ve Portekiz’de, bu siyasi-askeri bloğa üye 28 ülkeden ve bloğun diğer ‘’ortaklarından’’ gelecek 36  binden fazla askeri kapsayan geniş bir tatbikat düzenleneceğini duyurdu. 

Bu tatbikat, NATO’nun gerçekleştirdiği gelmiş geçmiş en geniş kapsamlı tatbikat olacaktır. Tatbikatlar, NATO ve ABD’nin Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya ve Ukrayna gibi çeşitli Doğu Avrupa ülkeleri ve Baltık Denizi çevresinde tedbir amacıyla yapılmaktadır. Bu, Doğu Avrupalılara ve özellikle de Rusya Federasyonu’na açık ve devamlı bir tehdidi temsil etmektedir.

NATO, 13.000 ila 30.000 askerden oluşan kalıcı müdahale kuvveti kurulacağını ve yaklaşık 5000 askeri kapsayan Acil Müdahale Kuvveti oluşturulacağını deklare etti.

NATO’nun 2010 Lizbon Zirvesi’nde onaylanan Stratejik Konsepti’ne göre, bu askeri güçler, yalnızca örgüte üye olan ülkelerin topraklarını korumayacak.

NATO, ABD Ordusu’nun bir uzantısı gibi hareket ediyor; saldırgan bir tutumuyla, insanlara ve ülkelere karşı ABD’nin uluslararası alandaki çıkarlarını gözetiyor.

Bu askeri eğitimler için ortaya atılan hedeflerden biri de, NATO’nun Akdeniz, Ortadoğu ve Kuzey Afrikada’ki müdahalelerinin kapsamını test etmek olarak açıklandı.  NATO’nun Libya’ya saldırısını ve İspanya’daki Moron de la Frontera’da ABD askeri üssünü kullanma kararını hatırlayın… Tıpkı, ABD’nin Afrika’daki askeri gücü (AFRİCOM) ve kıtaya müdahalesinin dayanak noktası gibi.

Birçok ülkede halklara kabul edilemez fedakarlıklar ve toplumsal gerileme dayatılırken, NATO, askeri harcamalarını artırmak üzere hedefler koymaktadır. Silahlanma yarışının yeniden başlaması ve uluslararası ilişkileride militarizasyonun artması hedeflenmektedir. ABD’nin Avrupa’da füzesavar sistemi kurması ve Uzak Doğu’da, Pasifik’te, Latin Amerika’da ve Karayipler’de askeri üslerini çoğaltması, bu durumun kabul edilemez örnekleridir.

Bu sebeple, uluslararası sorunların barışçıl çözümü, ilişkilerde devletlerarası eşitlik, emperyalizme ve sömürgeciliğe izin verilmemesi için ülkelerin bağımsızlığı, saldırmazlık tutumu, müdahale karşıtlığı ilkeleri ışığında eşitliğin, adaletin ve ilerlemenin ülkelerini inşa etmekte kararlı, silahlanmaya karşı ve barışın daimi savunucuları olarak ilan ediyoruz:

  • Savaş çığırtkanı askeri önlemlere ‘’Hayır’’
  • NATO’nun dağıtılmalıdır
  • Bağımsız karar vermek ve ülkelerinin NATO’dan çıkması için mücadele etmek bütün halkların hakkıdır
  • Barışın, adaletin, özgürlüğün, insan haklarının ve toplumsal ilerlemenin egemen olduğu bir dünya ve gelecek inşa etmek son derece acil ve önemlidir.