ANALİZ | Riyad’a giderken emperyalizmin “barış” planları

Viyana Toplantısı sonuç bildirgesiyle birlikte Suriye’de rejim karşıtı grupların kimler ve ağırlık noktasının hangi eksende olacağına ilişkin çalışmalar da başladı. Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da tarihi kesinleşmemekle birlikte, 15 Aralık’ta gerçekleşeceği konuşulan, “Suriyeli muhalifler toplantısı” için Riyad’da Mayıs ayı için duyuru yapılmış, ancak toplantı gerçekleştirilememişti. ABD, Türkiye, Arap Birliği, Çin, Mısır, Avrupa Birliği, Fransa, Almanya, İran,... View Article

ANALİZ | Riyad’a giderken emperyalizmin “barış” planları

Viyana Toplantısı sonuç bildirgesiyle birlikte Suriye’de rejim karşıtı grupların kimler ve ağırlık noktasının hangi eksende olacağına ilişkin çalışmalar da başladı.

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da tarihi kesinleşmemekle birlikte, 15 Aralık’ta gerçekleşeceği konuşulan, “Suriyeli muhalifler toplantısı” için Riyad’da Mayıs ayı için duyuru yapılmış, ancak toplantı gerçekleştirilememişti.

ABD, Türkiye, Arap Birliği, Çin, Mısır, Avrupa Birliği, Fransa, Almanya, İran, Irak, İtalya, Ürdün, Lübnan, Umman, Katar, Rusya, Suudi Arabistan, Birleşmiş Milletler ve İngiltere’nin katılımıyla 14 Kasım’da gerçekleştirilen son Viyana toplantısında, 1 Ocak 2016 tarihinde Suriye Devleti ile “muhalifler” arasındaki görüşmelerin başlamasına karar verilmişti.

Suriye’deki rejim karşıtı gruplardan hangilerinin “muhalif”, hangilerinin terörist olduğu konusunda katılımcı ülkeler arasındaki görüş ayrılıkları sürerken, bu konuda BM Güvenlik Konseyi’nin terör listesinde bulunan ve katılımcı ülkelerin istihbarat servislerinin üzerinde anlaşabileceği bir liste oluşturmak konusunda Ürdün’ün koordinasyon sağlaması karara bağlanmıştı.

Toplantının bir diğer kararı olan “çatışan tarafların destekleyicisi ülkeler olarak, destekledikleri ya da nüfuz kullanabildikleri kişi veya grupların ateşkese bağlı kalmasını sağlamak için mümkün olan tüm adımları atma” maddesinin ise Suriye’de beş yıldır süren savaşın sorumlusu ülkelerin itirafı niteliğinde olduğunu Manifesto sayfalarında yazmıştık.

Suudiler Riyad için atakta

Suudi Arabistan’ın 1 Ocak öncesine yetiştirmek üzere 15 Aralık’ta düzenlemeyi öngördüğü toplantının hedefi ise krallığın BM Daimi Temsilcisi tarafından “Suriye rejimine karşı olan siyasi aktörler ile sahada savaşan güçleri tek ses haline getirmek” olarak açıklanıyor.

ahrar al sham_Syria_Riyad

Ürdün’ün koordinasyonunda belirlenecek olan terör örgütleri listesi ile toplantıya katılacakların isimleri henüz netleşmemiş olmasına rağmen Riyad, örgütleri davet etmeye başladı. 21 Kasım tarihli Suudi gazetesi Al-Sharq al-Awsat’ta yer alan habere göre otuzun üzerinde silahlı grup toplantıya katılacak. Haberin kaynağı olan Jaish al-Islam isimli cihatçı grubun lideri Mohammad Allouch’tan alınan bilgiye göre ÖSO, Jaish al-Islam, Ahrar al-Sham, Failaq Homs, Jaish al-Yarmouk, Al-Ferqa al-Saheliyya fi Jebal al-Akrad ve Al-Jabha al-Shamiyya toplantıya katılacak gruplar arasında yer alıyor.  El Nusra’nın ise kendi gündemi olduğu için toplantıya katılmayacağını söyleyen Allouch ayrıca IŞİD’le savaşan Suriye’deki silahlı “muhaliflerin” aynı değerlere ve ilkelere sahip olduğunu söylüyor.

Emperyalizm, müttefikleri ve kurumları niyetlerini açıkladı

Öte yandan, Riyad’da gerçekleşecek toplantı konusunda görüş bildiren BM’nin Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, Al-Hayat Gazetesine verdiği röportajda toplantıya sadece “siyasi aktörlerin” değil, Beşar Esad’a karşı savaşan askeri güçlerin de dâhil edilmesinin çok yerinde olduğunu belirterek bu örgütlerin toplantıya katılımına ilişkin olumlu görüşünü “Savaşan ve ölenler onlar” ifadesiyle gerekçelendirdi. BM Genel Kurulu’nda Suriye Devleti’yle masaya oturacak gruplar ve terör listesine alınacaklar konusunda Aralık ayı ortasında Ürdün’ün bir toplantı gerçekleştireceğini söylemiş olan ancak aynı tarihlerde Riyad’ın planladığı toplantıyı bütün koşullarıyla destekleyen Mistura röportajda “Hepsinin ortak bir platformda buluşması önemli” dedi.

Mistura_özel temsilci_Suriye

Batılı bir diplomatın ifadesi ise BM Özel Temsilcisini destekler nitelikte: “Önemli olan uyumlu bir hamle ve yetkili bir muhalefet. Bu nedenle tek bir cephede birleşmeleri güç de olsa önemli”.

Suudilerin BM ve batı destekli Riyad organizasyonu sürerken, pazartesi günü Abu Dabi’de Suudi Dışişleri Bakanı Adel al­ Jubeir ile Riyad’daki toplantıya katılacak gruplar konusunda görüşen ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’den de bu tabloyu tamamlayan bir açıklama geldi.  Kerry, Washington’un Moskova’yla yakın çalışma konusunda baskı altında olmadığını ancak uygun koşullarda ve yapıcı sonuçlara yol açabilecek bir işbirliğinin mümkün olduğunu söyledi.

Riyad toplantısının ayrıntıları belli olana kadar Rusya’yla işbirliğini reddeden ABD’nin, BM Suriye Özel Temsilcisinin açıklamaları ve Kerry’nin Suudi Dışişleri Bakanı ile yaptığı görüşme sonrasında  “yumuşaması”, 1 Ocak öncesi, Riyad toplantısından beklentisinin yüksek olduğunu gösteriyor.

Rusya, Suriye ve Hizbullah güçlerinin Suriye’nin kuzeyinde hızla ilerlemesi ve stratejik olarak Lazkiye’yi kapsayan kuzey Suriye koridorunu ele geçirmeye çok yaklaşmış olması bölgeye kara gücünü sokmak istemeyen ABD ve müttefiklerini sıkıştırıyor.

Gerek sahada, gerekse diplomatik alanda eli güçlenen Rusya karşısında Riyad toplantısını bir koz olarak değerlendiren ABD, pazartesi günü Dışişleri Bakanı tarafından yapılan açıklamada “Bazı unsurların yaptıklarımızı Esad’ın kalmasına yardımcı olacak adımlar olarak değerlendirmesi işleri zora sokar. Bu nedenle Esad’a karşı dört yıldır savaşanların istekleri göz önünde bulundurulmalı” sözleriyle “işbirliği” kararının hedefini de işaret etmiş oldu.

1 Ocak öncesi yeni “muhalif” gruplar ve niyetler

Suriye’deki bütün kesimleri içeren “muhalefet” görüntüsüne Alevileri temsil iddiasıyla yeni bir oluşum da ekleniyor. AKP tarafından desteklenen Suriye Ulusal Koalisyonu’nun katıldığı İstanbul’da gerçekleşen toplantıda Suriyeli “muhalif” Aleviler adıyla “Suriye’nin Yarını (Ğed Suriye)” kuruluşunu gerçekleştirdi.  Lazkiyeli olan ve hareketin kurucusu Fuad Hmera Suriye’deki savaşın ilk günlerinden beri rejim karşıtı grupları destekliyor. Kuruluş toplantısında Suriye Ulusal Koalisyonu Başkanı Halit Hoca “Nusayrilerin siyasi çözümde yer alması gerektiği düşüncesindeydik. Bugün inşallah bu isteğimiz gerçekleşmiş oldu. Riyad toplantısında SMDK (Suriye Ulusal Koalisyonu) dışındaki diğer muhalif gruplar ve sivil toplum kuruluşları ile siyasi ve dini figürlerle bir araya geleceğiz. Pozisyonlarımızı birleştirip, yeni bir Cenevre süreci olacaksa, rejimin karşısında birlikte oturmak istiyoruz” sözleriyle söz konusu kuruluşun Riyad öncesi hızla gerçekleşmesinin altında yatanları ortaya koymuş oldu.

ÖSO_Ged Suriye_muhalif

Eş zamanlı olarak ABD Dışişleri Bakanı tarafından dile getirilen “BM, tarafları Cenevre’de bir araya getirerek Suriye’nin geçiş sürecini başlatmaya hazır. Ancak, Suriye’nin geleceği konusunda karar verecek olan Suriyelilerdir” ifadesindeki Suriyeliler’den kimleri kastettiği de söz konusu hummalı Riyad toplantısı çalışmalarında ipuçlarını veriyor.

Ahrar al-Sham ve Jaish al-Islam gibi örgütlerin Riyad toplantısına Suudi Arabistan eliyle davet edilmesi ABD’yi rahatlatırken, fiili bir “muhalefet” oluşturulmasını gündeme getiriyor. Birleşik bir “muhalefet cephesinin” güçlü ve ABD ile bölgedeki müttefiklerinin ağırlığıyla belirlenmesi, Suriye, Rusya ve İran karşısında güçlü bir çıkışı hedefliyor.

Viyana toplantısında alınan kararlara rağmen yapılan bu hamle, El Nusra ve IŞİD’le birlikte savaşmış olan cihatçı grupları meşrulaştırırken, onlara kaynaklık eden ve bizzat Riyad’a davet edenlerce gerici zihniyeti de aklama riski barındırıyor.

Binlerce Suriyeli Alevi’yi katledenlerle aynı masaya oturacak olan ve katliamların sorumlusu ÖSO’nun da içerisinde yer aldığı platformun Suriye halklarına özgürlük getireceğini iddia eden “Suriye’nin Yarını (Ğed Suriye)” hareketinin de bu aklama girişiminin parçası olması, Suriyeli Alevileri ne derece temsil ettiğini de gözler önüne seriyor.