TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek: Düzen hesapları içinde boğulan halkımızı bu hesapların içinden çekip çıkaracağız

TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek 24 Haziran korsan seçimlerin ardından Sosyalist Cumhuriyet gazetesinin sorularını yanıtladı

TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek: Düzen hesapları içinde boğulan halkımızı bu hesapların içinden çekip çıkaracağız

Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Genel Başkanı Aysel Tekerek 24 Haziran korsan seçimlerin ardından Sosyalist Cumhuriyet gazetesinin sorularını yanıtladı.

Aysel Tekerek, TKH’nin korsan seçim tespitinin bir kez daha doğrulandığını vurgulayarak “Sağ kazandı, düzen muhalefeti kaybetti demiştik, evet, Temel Karamollaoğlu kazandı, AKP kazandı, DP kazandı, MHP kazandı, İP kazandı, HDP kazandı, son tahlilde bu partiler istediklerini aldılar. CHP’nin sıfır barajla ittifak matematiği kazandı ve bu ittifakla ülkenin başka bir sağı parlamentoya girdi” dedi.

Tekerek ayrıca ülkenin komünist partisinin görevininin başında olduğunu belirterek “Türkiye Komünist Hareketi, bu ülkedeki sosyalist soldaki boşluğu dolduracak, bu ülkenin gerçek devrimcileri, komünistleri, halkı, gerçekler etrafında örgütleyecek gerçek bir mücadeleyi örecektir. AKP ancak ve ancak böyle yenilecektir” dedi.

Sosyalist Cumhuriyet gazetesinin 78. sayısında yayımlanan röportajın tamamı şöyle:

24 Haziran seçimleri sonlandı, ilk değerlendirmenizi Parti olarak yaptınız ve sosyalist örgütlenme vurgusunda bulundunuz. Bir de sizden seçim sonuçlarının kısa bir değerlendirmesini alabilir miyiz?

Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki, 24 Haziran seçiminin sonuç ve etkilerini uzunca bir süre konuşmaya, anlatmaya devam edeceğiz gibi görünüyor. Partimiz seçimden sonraki gün değerlendirmesini kamuoyu ile paylaştı. Orada üç  temel vurgumuz oldu. İlki 24 Haziran seçimleri ile ülkede fiili başkanlık rejimi, hukuki ve meşru olmayan seçimlerle artık hukukileşmiş, değişen rejimin adı resmen ilan edilmiştir. İkincisi korsan seçimlerde sağın sağ ile yarışı yapılmış kazanan sağ siyaset olmuş kaybeden ise düzen muhalefeti olmuştur. Üçüncüsü bugüne kadar anlattığımız, mücadelesini verdiğimiz doğrular seçim dönemi pratiği üzerinden bakılacak olursa tek tek doğrulanmıştır.

Neler doğrulandı peki biraz açar mısınız?

İlki korsan seçim tespitimiz bir kez daha doğrulanmıştır. Biz bu seçimlere korsan seçim adını verirken AKP’nin ülke emekçilerine dönük yeni saldırı planlarında, seçimi arkasına alma ihtiyacını herkes gibi tespit ettik ama herkes gibi davranmadık. Bu plana şeklen de olsa ortak olmayacağımız ilan ettik. Gayrı-meşruluğa daha başından hayır dedik.  İkincisi, düzen muhalefetinin  hesap siyasetinin asla bir hesap sorma siyasetine varmayacağını defalarca yazdık ve çizdik.  Tüm seçim süreci boyunca, düzen muhalefeti uzlaşma, anlaşma, demokrasi, kucaklaşma kavramları ile yol aldı. Seçim vaatleri sınıf uzlaşmacılığının bariz örnekleriydi. Ülkede 16 yıllık yıkıma ve yerle bir edilen kavramlara dahi girilmedi. “Ben başkan olursam” diye başlayan cümlelerin sonu, düzenin aslında devamın garanti edilmesi ile sonlanıyordu. Bir de bunun üzerine milyonlarca insanın AKP’den kurtulma istemi, dünyanın en apolitik düzlemine yani matematiksel hesaplara sıkıştırıldı. Bazıları bundan devrimci teoriler dahi çıkarmaya çalıştı. Tam da bunun üzerinden sahte bir umut yaratıldı. Milyonlarca insanın bir önceki seçimlere göre farklı siyasal tercihlerde bulunmasına bile neden olan bu hesapların içinden, şimdi komünistler halkımız çekip çıkaracaktır.

Peki siyasi aktörlerin bir umut yaratması dahi önemli değil miydi? Yani bu iddiaya sahip olmalarında en azından neden bir gariplik olsun?

İddialar ne ona bakalım o halde. Açık açık yazalım. CHP ve Muharrem İnce’nin iddiası  seçimin ikinci tura kalacağı, AKP’nin kaybedeceği, Muharrem İnce’nin işini çok iyi yaptığı, meydanları tıka basa doldurması ve bir hava yaratması, bu havanın ise karşılığının seçim sandıklarında alınacağıydı.  Saadet Partisi’nin başkanlıkta bariz bir iddiası olmasa da Milli Görüş’ün yeniden mecliste olacağıydı. Akşener ve partisinin bir MHP muhalefeti ayarını geçmediğini görmüş olduk. Doğu Perinçek’i şimdilik aldığı oyla baş başa bırakıp geçelim ve gelelim HDP’ye. Bakın ben bir pankart gördüm ve pankartta aynen şu yazıyordu. “ HDP meclis dışında kalırsa AKP-MHP en az  403 vekil, HDP meclise girerse AKP- MHP en az  297 vekil”. Şimdi HDP meclise %11.7 oy oranı  ile girmiş oldu ve AKP- MHP vekil sayısı da 344 oldu.  Bir partinin seçim barajını göstererek seçilemediği takdirde güçlü partilerin hakkı olmayan vekil sayısına ulaşacağı propagandasını yapabilir bunu anlıyoruz. Ama neredeyse tüm propaganda bunun üzerine kurulduğunda  barajı aşmış olabiliyorsunuz ama bu AKP’nin aşılması anlamına gelmiyor. Umutların aşındırılması anlamına geliyor.

Sağ kazandı, düzen muhalefeti kaybetti demiştik, evet, Temel Karamollaoğlu kazandı, AKP kazandı, DP kazandı, MHP kazandı, İP kazandı, HDP kazandı, son tahlilde bu partiler istediklerini aldılar. CHP’nin sıfır barajla ittifak matematiği kazandı ve bu ittifakla ülkenin başka bir sağı parlamentoya girdi. Muharrem İnce kazandı zira kendisinin de dediği gibi artık siyaset sahnesinden silinemeyecek bir aktör olduğu tescillendi. Peki kim kaybetti diye soralım tekrar. Yine aynı aktörler kaybetti. AKP, krizlerini aşamayacak, bu ülkeyi istediği gibi yönetemeyecektir. CHP, HDP, düzen muhalefeti olarak düzenle hesaplaşamayacaktır. TUSİAD ile ülkenin emekçilerini “demokrasi” ortak paydasına getirmeye çalışanlar kaybedecektir.

Peki son söylediklerinizden hareketle 24 Haziran seçim sonuçları itibariyle emekçiler de kaybetmiş oldu mu?

24 Haziran akşamı ve ertesi günü AKP’ye oy vermeyenlerin bir üzüntü içinde olduğunu görüyoruz. Üzüntünün asıl kaynağı ise, AKP’nin tekrar kazanmasından ziyade yaratılan umudun karşılığını neden alamadıkları, seçim hileleri itibariyle yalnız bırakılmaları, 2. Tura kalıyor açıklamaları ile “adam kazandı” açıklamalarının arasında 2  saatin bile geçmemiş olmasıydı. Şimdi tüm hesaplar bunun hazmedilmesi üzerine kurulacaktır. Kazanım olduğu iddia edilenlerle durum idare edilmeye çalışılacak en azından Meclis de herkes var denilerek umut tacirliğinden umut devşirmeye kalkılacaktır.  Bu projelere ortak etmeye çalışacakları halkı,  kazanma görüntüsü altında kaybetmeye davet edenler ise karşılarında komünistleri buldukları her an bu halk kaybetmeyecektir.

AKP nasıl kaybedecek sorusunun yerini bu halk nasıl kazanacak sorusu alacaktır. Cevabı olanların dönemi başlamıştır artık.

AKP, sınıfa saldıracak, enkazı emekçilerin üzerine yıkacaktır. Burada TUSİAD ile tokalaşanların halka vereceği hiçbir şeyleri yoktur. Halkın sınıfsal öfkesi mutlaka örgütlenmeli ve komünistler bu alanda sabırla çalışmalı ve görevlerini yerine getirmelidir.

AKP, Ortadoğu planlarında ABD ile işbirliğini ilerletecektir. Emperyalizmle kavga etmeyelim diyen düzen muhalefetinin halka anlatacağı tek bir şey yoktur. Komünistler giderek hareketlenecek bu başlıkta, emanet oylara karşı asılların kavgasını zorlayacaktır.

AKP, tencerenin buharını dönem dönem almaya çalışacak, fren görevi yaptığını söyleyecek umut tüccarlarına “Aradan çekil”  diyecekler yine komünistler olacaktır.

Başkanlık rejimi ile birlikte tüketilen Cumhuriyetin yerine Sosyalist bir Cumhuriyet koyma mücadelesi emin olun ki giderek hızlanacaktır.

Türkiye Komünist Hareketi, bu ülkedeki sosyalist soldaki boşluğu dolduracak, bu ülkenin gerçek devrimcileri, komünistleri, halkı, gerçekler etrafında örgütleyecek gerçek bir mücadeleyi örecektir. AKP ancak ve ancak böyle yenilecektir.

Ülkenin komünist partisi görevinin başındadır. Kimse üzülmesin, kimse umudunu yitirmesin, kimse bir adım dahi geri atmasın demiyorum herkes koşmaya başlasın, ama düzen hesapları içinde boğulmaya değil,  kesin çözüm sosyalizme doğru…

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Var son cümlenin devamı olsun bu da. TKH, ülkenin ilerici birikimin heba olmasına asla izin vermeyecektir. Oyalama siyasetine karşı devrimci, sosyalist siyaset bu birikimi ileriye taşımasını bilecektir.