Son KHK ile ihraç edilen İzge Günal: Bu iş politik mücadele ile çözülecek

Dokuz Eylül Üniversitesi’nden önce açığa alınan, bugünkü KHK ile de ihraç edilen Prof. Dr. İzge Günal Manifesto'ya konuştu.

Son KHK ile ihraç edilen İzge Günal: Bu iş politik mücadele ile çözülecek

HABER MERKEZİ

Bugün yayınlanan son KHK ile 18 bin kişi kamu görevinden ihraç edildi, gazete ve dernekler kapatıldı. Geçtiğimiz yıl açığa alınan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. İzge Günal da ihraç edilen akademisyenler arasında yer aldı.

Prof. Dr. İzge Günal’ın bugünkü KHK’dan 12 sene önce yine işine son verilmişti. Dönemin rektörü Prof. Emin Alıcı’yı küçük düşürdüğü gerekçesiyle işine son verilen Günal, üniversite bünyesinde çalışırken görevlerine son verilen 213 işçinin yeniden işe alınması için toplanan dört bin imzayı Rektör Alıcı’ya verebilmek amacıyla randevu talebinde bulunmuş ama randevu alamamıştı. On yedi gün boyunca Rektör Alıcı’dan randevu bekleyen Prof. Günal, daha sonra çözümü bir hasta gibi özel muayene için randevu almakta bulmuştu. 90 YTL muayene ücretini ödeyerek Rektör Alıcı’yla görüşen Prof. Günal, toplanan imzaları Rektör’e iletmiş bu da basına yansımıştı. Prof. Günal, Rektör Alıcı’nın, muayene ücreti olan 90 YTL’yi iade talebini de reddetmişti.

Manifesto olarak Günal’a bugünkü ihraç kararı ile ilgili değerlendirmelerini sorduk. Kararın kendisi için bir değişiklik oluşturmadığını söyleyen Günal, geçtiğimiz yıl açığa alınmasıyla birlikte özlük haklarının elinden alındığını, bunun yanısıra pasaportuna da el konulduğunu belirtirken, “Ancak 9 Eylül’den atılan diğer insanlar açığa alındıkları sürece hiç olmazsa maaşlarının 3’te 2’sini alıyordu, şimdiyse tümüyle güvencesiz kaldılar.” dedi.

“BU İŞ POLİTİK MÜCADELE İLE ÇÖZÜLECEK”

Üniversiteye geri dönüşü, pasaportunun iadesi, ikramiye gibi konularda açtığı davaların sürdüğünü, ancak geri dönüş için açtığı davadan KHK nedeniyle sonuç alınamayacağını hatırlatan Prof. Günal, “Bu süreç dava ile sonuçlanabilecek bir süreç değil. Bu politik bir süreç. Bu iş politik mücadele ile çözülecek. Türkiye’de basın özgürlüğü olduğunda biz geri döneceğiz. Ya da biz geri döndüğümüzde basın özgür olacak. Bunların hepsinin arasında diyalektik bir bağlantı var.” ifadelerini kullandı.

“DİKTATÖRYANIN BİLİNÇSİZ TOPLUMA İHTİYACI VAR”

Üniversite sürekli kan kaybettiğine ve bunun zaten iktidarın istediği bir şey olduğuna dikkat çeken Günal “Çünkü Türkiye’yi bilimsizleştirmek istiyorlar. Diktatöryanın devamı için bilinçsiz topluma ihtiyaçları vardı. Egemen güçlerin istediği anlamda işler yolunda gidiyor şu ana kadar. Geri dönecek miyiz, döneceğiz elbette. Biraz zaman alabilir.” diye konuştu.

“KÖTÜLÜĞÜ YAPANLAR AYNI”

Kendisine 12 yıl önce de rektörlük eliyle görevden alınışını hatırlattığımız Günal, o dönemki süreç ile bugünkü ihraçlar arasındaki bağlantıya ilişkin ise şunları söyledi:

“12 yıl önce bir işçi grubunu sendikalaşmak istedikleri için atmışlardı. Ben de bunu protesto ettiğim için atılmıştım. O zaman bu işçileri atan zamanın başhekimi Sedef Gidener, bu KHK ile FETÖ’den alındı. Bunlar üniversitede iktidarı kaybetmişti, 2 yıl önce yeniden iktidara geldiler. Başka bir rektör görünüyordu ama bu ekip yeniden iktidara geldi. Yeni dönemde de bizi atan rektör ile işçileri atan başhekim FETÖ soruşturmasından atıldı. İkisi arasında çok ciddi bir bağ var. Her zaman kötülüğü yapanlar aynı. Bu bir sistem sorunu. Dönem değişse de aynı gerici düşünce hep iktidarda kalıyor.”