Serbest Kürsü | Kapitalizmin son cinayeti: Dilek Özçelik

Sema Barkıs, dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'a insanlık dersi veren ve dün hayatını kaybeden 27 yaşındaki kanser hastası Dilek Özçelik için yazdı.

Serbest Kürsü | Kapitalizmin son cinayeti: Dilek Özçelik

Sema Barkıs

Dilek Özçelik, ülkemizde sayısı yüzbinlerle ifade edilen kanser hastalarından sadece birisi. 2013 yılında, AKP’li Bakan’ın üniversite okuduğu şehre gelmesiyle tanıdık Dilek’i.

Dilek kanser hastasıydı, kemoterapi tedavisi görüyordu ancak tedavi sürecinde hayati öneme sahip olan ilaçlarını temin edemiyordu. Edemiyordu çünkü ekonomik durumu bunu yapabilmesine müsaade etmiyordu. Bu sebeple, son çare olarak AKP’li Bakan’ın yaşadığı şehre gelmesini fırsat bilerek bu durumu kendisine anlatmak istemişti. Kim bilir Bakan’ın karşısında ricacı olarak çıkmaya karar verene kadar neleri düşünmüş, neleri göze almıştı Dilek. Bakan’ın karşısına çıkacak, başta kendisi olmak üzere ekonomik durumlarından ve ilaçların pahalılığından ötürü kullanması gereken ilaçlarını satın alamayan ve bu sebeple tedavileri sekteye uğrayan tüm kanser hastalarının dertlerinden bahsedecek ve belki de SGK’nın bu kanser ilaçlarının bedellerini ödemesi gerektiğinden bahsedecekti. Öyle ya, bu işin sonunda ölüm vardı. İlaçlarını alamazsa, ölüme karşı giriştiği mücadelede kalesine bir gol daha yiyecekti.

Ancak karşısında onu dinlemek, sorununu çözmek isteyen birisini bulamamıştı Dilek. Bütün azametiyle, bütün soğukluğuyla, bütün “işbitiriciliğiyle” karşısında kapitalizm vardı Dilek’in. Kapitalizm Dilek’i sadece 5 saniye dinledi. 5 saniye dinledi ve kararını verdi; karşısında bu zamana kadar hep karşılaşmış olduğu beleşçi tiplerden, rantçılardan, dilencilerden birisi vardı. Kapitalizmi yadırgamamak lazım; ne zaman namaz kılmaya gitse, ne zaman bir yerin açılışını yapmak için teşrif etse bu tipler hemen yanıbaşında bitiverirdi. Herkesin çözülmesi gereken bir imar sorunu(!), alması gereken “hamili kart sahibi yakınımdır” kartı ya da kapitalizmin kefil olması gereken birileri vardı.

Dilek kapitalizmin canını sıkmıştı, bir yandan sesi titriyor, bir yandan da anlatıyordu. Şurada ne güzel namaz kılacaktı, durduk yere dert sahibi olacaktı. Hemen Dilek’in eline 100 TL sıkıştırmaya çalıştı. 100 TL sıkıştırdı ve bu cansıkıcı konuyu kameraların önünde çözmenin verdiği gururla namaz kılmaya camiiye gitti. Akşam bütün haberler yine onun ne kadar cömert olduğundan bahsedecekti. Ama aklına geldi, yine Dilek’e döndü. “O parayı sakın düşürme cebinden, orada epey para var” dedi. Camide namaz kıldı, günahlarından arındı, rahatladı, ferahladı. Akşam haberlerde kendisinden övgüyle bahsedilmesini iple çekiyordu.

Camiden çıktığında Dilek onu bekliyordu ve görür görmez ona doğru koştu. Dilek dedi ki, “Ben dilenci değilim. İnsanlık konusunda bir kez daha hayal kırıklığına uğradım. Görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız hayatınızda.”
Kapitalizm şaşırdı. Karşısında beleşçi, rantçı, dilenci değil, upuzun insanlık onuru dikiliyordu. “Ben dilenci değilim” dedi. “İnsanlık konusunda bir kez daha hayal kırıklığına uğradım” dedi. Eline sıkıştırılan 100 TL’yi kapitalizme iade etti. “Görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız hayatınızda” dedi. Dedi ve koşarak uzaklaştı.

Dilek Özçelik, dün hayatını kaybetti.

Dilek, ülkemizde sayısı yüzbinlerle ifade edilen kanser hastalarından sadece birisi. Hayatını kaybetti çünkü tedavisi için hayati öneme sahip olan ilaçları alacak parası yoktu. İlaçları kullanmaya geç başlamıştı.

Dilek öldü, çünkü ilaçlarını SGK karşılamıyordu. Dilek öldü, çünkü en temel insan haklarından bir tanesi olması gereken sağlık, artık devletin ona sağlaması gereken bir hizmet olarak görülmüyordu.

Dilek öldü, çünkü sağlık hizmetleri artık alınabilir-satılabilir bir meta haline gelmişti. Dilek öldü, çünkü ilaç şirketlerinin para kazanması gerekiyordu.

Dilek öldü, çünkü sağlık hizmetlerini alınabilir-satılabilir bir meta olmaktan çıkartacak ve herkese ücretsiz sağlıklı olma hakkını tanıyacak olan sosyalizm henüz kurulmamıştı.

Dilek öldü, çünkü sosyalizmi henüz kuramadık. Dilek öldü, çünkü kapitalizm yaşıyor.

Dilek Özçelik öldü, ama gerisinde hala yüzbinlerce ilaç ve tedavi masraflarını karşılayamayan kanser hastası bıraktı.
İnsanlık onurunu ayağa kaldırmak için, hayatta kalmak için kimseye minnet etmemek, önünde ceket iliklememek, boyun eğmemek için kapitalizm yerle bir edilmeli ve sosyalizm kurulmalıdır. Kapitalizm yıkılsın ki Dilekler yaşasın.