Düzenin uyum arayışı, solun hesap hatası

SERBEST KÜRSÜ | Düzenin uyum arayışı, solun hesap hatası.

Düzenin uyum arayışı, solun hesap hatası

MERCAN SARI

Ülkemiz, gerici ve faşist sermaye iktidarının saldırıları altında 24 Haziran seçimlerine gidiyor. Öyle bir seçim ki bu toplumsal ve siyasal alanda yaratılan 16 yıllık büyük tahribatın gerçek kaynağının ne olduğunu kimse tartışmıyor, tartıştırılmıyor…

Siyasal, toplumsal ve kamusal alanın bütünündeki gerici ve piyasacı dönüşümün Erdoğan gittiğinde ya da AKP mecliste çoğunluğu kaybettiğinde kendiliğinden değişeceği düşünülüyor.

Burada bir yanılgı var…

Yaşanan 16 yıllık süreç tek başına AKP’nin karar verip gerçekleştirdiği bir karşı-devrim süreciymiş gibi okunabiliyor. Oysa bu rejim değişikliğinin temellerinin emperyalizm ve sermaye sınıfının ihtiyaçları doğrultusunda atıldığı, birinci cumhuriyetin tasfiyesinin, tarihsel ve siyasal olarak bu güçler için önemli bir kazanım anlamına geldiği başa yazılmalıdır.

Bu açıdan dünyadaki karşı devrim sürecinin Türkiye ayağının AKP’de cisimleşmiş ‘’bağımsız’’ bir karakter taşımadığını görmek ve hatırlamak gerekiyor.

Yani Türkiye bugün 24 Haziran seçimleri ile geldiği noktadan geriye doğru köklü bir dönüş yaşamayacaktır. Seçimler aslında düzen siyaseti açısından bir süredir yerleşme sorunu yaşayan ‘’Yeni Türkiye’nin’’ ya da başka bir kavramla ikinci cumhuriyetin uyum sorununu ortadan kaldıracak bir işleve sahip olacaktır.

DÜZENİN UYUM ARAYIŞI

Türkiye’nin sorunları açıktır. 16 yıldır AKP iktidarı ülkedeki kamuya ait işletmeleri emperyalist tekellere ve yandaşlarına peşkeş çekmiş, ülkenin üretimini küçültmüş, tarımı bitirerek dışa bağımlılığı arttırmış, ortaya çıkan cari açığı ülkenin 90 yıllık birikimini satarak ötelemiş, sonuç itibariyle cari açık büyümüş üretmeden yiyen bugün ne satsak ta günü kurtarsak diyen bir düzen yaratılmıştır. Emekçileri açısından kriz kapıda değil kapıdan içeri çoktan girmiştir.

Bugün cumhur ittifakına alternatif olarak sunulan millet ittifakının onlarca yıldır yaratılan sahte umutlardan farkı yoktur.

Patronların karlarını arttıracağını vurgulayan, kamuculuğu ağzına almayan piyasacılığı sürdüreceğini vurgulayan, Sivas katliamcısıyla ortaklık kuran, faili ‘’meçhullerin’’ baş aktörü Meral Akşener’e el uzatan, AKP’nin kurucularından biri olan ve AKP’yi ülkenin başına bela eden Abdüllatif Şener’i Konya’dan 1.sıradan milletvekili adayı yapan dış politikada en az AKP kadar NATO’cu ve AB’ci olan millet ittifakı ülkeyi ve emekçileri yıkımdan kurtaramaz. Millet ittifakının misyonu 2.Cumhuriyet düzeninin uyumunun ve devamının sağlanması misyonudur.
Bugün ülkenin ve emekçilerin içinde bulunduğu durumun ve Türkiye kapitalizminin birikmiş sorunlarının millet ittifakının iktidara gelmesiyle çözülemeyeceği açıktır. Çünkü sorunun temeli kapitalizmin kendisidir, yani bu düzendir. Bu da bu düzenin sürdürücüsü olmaya aday olan millet ittifakıyla çözülemez. Son tahlil de her iki ittifakın bağlandığı çatı ittifakının adının sermaye egemenliği olduğunu görmemiz gerekiyor.

SOLUN HESAP HATASI

Sosyalistler arasında düzen siyaseti içerisinde bir dalga yükseldiğinde o dalganın üzerine binmeye meraklı bir siyaset yapma tarzının ortaya çıkardığı çelişkilerin ‘’dün dündür bugün bugündür’’ anlayışıyla hasıraltı edildiğini vurgulamak gerekir.

24 Haziran seçimleri sol içinde bir zemin temizliği anlamını da taşıyor artık.

Bugün siyaset adı altında yapılanların bu zeminin sadeleşmesine, katkıda bulunduğu komünistlerin iktidar kavgası ile reformistlerin büyük ve elbette ki kolay siyasetinin belirgin şekilde ortada olduğunu vurgulamak gerek.
Bugün düzen tartışma konusu olmaktan çıkmış CHP, eski MHP’lilerle, Saadetçilerle iç içe geçmiş, sosyalistlerin bir bölümü 2.Cumhuriyet rejiminin parçası HDP ile devrim arayışına girmiş, ideolojiler çöpe atılmış, at izi it izine karışmıştır.

Türkiye sosyalist hareketi neredeyse kendisinden kaçmakta, kendisinin bir güç olmasını istememektedir. 24 Haziran seçimleri bu açıdan bir turnusol kâğıdı olmuştur. Türkiye de kendilerine sosyalist diyen unsurların reformizme yelken açmış, kendilerini düzen aktörlerinin yanında bulmuşlardır.

Burjuva düzenin kurallarının parçası haline gelen değil, emekçiler içinde kök salmış bir sol ancak ilerisi için umut yaratabilir.

Bugün sol olarak öne çıkan bir dizi unsur açısından 24 Haziran seçimlerinde, emperyalizm karşıtlığı, gericiliğe karşı mücadele, kapitalizme karşı düzen değişikliği çöpe atılmış, seçim ve milletvekili pazarlıkları arasına sıkışılmıştır. Sosyalizm bugün bu sıkışmışlığın ilkesizliğin bir parçası olamaz!

Gerici sermaye düzenine karşı tek alternatif sosyalizmdir. Bu karanlık gidişe karşı ülkemizde yeni bir umut ancak ve ancak sosyalizmden geçer.

Türkiye’ deki ikinci Cumhuriyet rejimine eklenen Kürt siyasi hareketi, Türkiye solunu da yanına doğru çekmiştir. Bugün sosyalistlerin önündeki en büyük görev, emekçi halkımızın düzen partilerine teslim etmemek, özgürlükten, laiklikten, bağımsızlıktan ve insanca bir yaşam için başta işçi sınıfı ve emekçilerin temsiliyetini üstlenerek, solu gerçek alternatif haline getirmektir.

Emekçi halkımız 24 Haziran akşamı seçim sonuçlarına bakıp geriye ya da rahatlayıp köşeye çekilmemeli. Çünkü 25 Haziran sabahı ülkenin biricik kurtuluş yolu bu düzenin karşısında tek çare olan Sosyalizmin ne kadar güncel bir zorunluluk olduğu bir kez daha görülecektir.

Huzur ve uyum söylemleriyle devam eden seçim fırtınası dindiğinde bugün tartışılmayan emperyalizm, gericilik, sömürü gibi asıl siyasal sorunların katlanarak artacağı bir döneme girileceği çok açık. Fazla söze gerek yok, biz sahte umutlara değil gerçek kurtuluşa çağırıyoruz.

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,yok edin insanın insana kulluğunu,bu dâvet bizim…