'Saadet'ini arayan gerici: Deizm yayılıyor, Ayasofya hâlâ müze, Ramazan'da cayır cayır yenilip içiliyor...

Saadet Partisi'nin yayın organı Milli Gazete'nin yazarı Mehmet Şevket Eygi, dinin toplumsal yaşamdaki etkisinin azalmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirip "Ey müslüman yazıklar olsun sana!" dedi.

'Saadet'ini arayan gerici: Deizm yayılıyor, Ayasofya hâlâ müze, Ramazan'da cayır cayır yenilip içiliyor...

24 Haziran seçimleri öncesi düzen muhalefetinin AKP ve MHP koalisyonuna karşı kurduğu ittifakın parçası olan Saadet Partisi ne kadar ‘parlatılmaya’ çalışılsa da yayın organı Milli Gazete’de yayımlanan yazılar siyasal İslamcılığın ‘baba ocağı’ olan bu partinin karanlık yüzünü ortaya koymaya yetiyor.

Gazetenin yazarlarından Mehmet Şevket Eygi, toplumsal yaşamda “şeriata aykırı” gördüğü ve artış gösterdiğini belirttiği davranış ve gelişmeleri sıraladığı son köşe yazısında, “Ey Müslüman yazıklar olsun sana” diyerek tabloyla ilgili tepkisini dile getirdi.

Yazısına “Ey faziletleri ve meziyetleri saymakla tükenmeyen sofular sofusu, dindarlar dindarı Müslüman!..” diye seslenerek başlayan Eygi, Ramazan ayında iftar saatinden önce dışarıda yiyip içilmesi, Cuma namazı sırasında caddelerin dolu ve dükkanların açık olması, okullarda deizmin yayılması ve Ayasofya’nın halen müze olması gibi nedenleri sıralayıp dinin etkisinin giderek kaybolduğuna işaret etti.

İşte Eygi’nin kalemiyle gericiliğin şikayetlerinden bazıları:

“Ey faziletleri ve meziyetleri saymakla tükenmeyen sofular sofusu, dindarlar dindarı Müslüman!.. Geçen sene İstanbul’da, öteki büyük şehirlerimizde mübarek Ramazan gündüzünde açıkta fütursuzca cayır cayır yenildi içildi; bu senenin Ramazan’ı da geldi, yine öyle olacak, sen bunlardan rahatsız oluyor musun? Vicdanın sızlıyor mu? İçin için ağlıyor musun?

Ey benim kardeşim!.. Birtakım büyük gazeteler ve TV’ler müstehcen yayın yapıyor, sanki genelev bültenine döndüler. Bu yayınların etkisiyle seks manyağı olan birtakım beyinsizler kadın ve kızlara saldırıyor. Ahlaksızlık yaygın hale geldi. Sen bu kötülüklere ve azgınlıklara karşı gereken (yasal sınırlar içindeki) tepkiyi gösteriyor musun?

Vakit namazlarını kılanların oranı yüzde onun altına düştü. Sen buna üzülüyor musun?

Cuma ezanı okunduktan sonra dükkânlar açık, caddeler meydanlar ahali dolu, lokantalar pastahaneler kahvehaneler lebalep, nakil vasıtaları dolu… Sen buna üzülüyor musun?

Ey sofuluğu, dindarlığı kimseye bırakmayan kardeşim, Şeriat çoktan gitti, din elden gitti, iman elden gidiyor; birtakım din mekteplerinde bile deizm yayılıyormuş, sen bunlardan üzülüp kahr oluyor musun?

Birtakım kadınlar camie gitmişler, eşitlik istiyoruz diye ciyak ciyak bağırmışlar, imamın ardında ilk safta namaz kılmak istemişler, ortalığı velveleye vermişler, huzuru bozmuşlar. Sen bunlara üzülüyor musun?

Ayasofya hâlâ müze… Buna üzülüyor musun?

Soruyorum: Müslüman açıkta işlenen bütün kötülüklerden, günahlardan, azgınlıklardan dolayı üzülmekle yükümlü değil midir?

Bunca fitne fesat, fısk fücur, azgınlık günah, nifak şikak, isyan tuğyan, dinsizlik densizlik içinde nasıl keyfine bakabiliyor, oh kekâh bir hayat sürebiliyorsun?

Vah senin sofuluğuna, eyvah senin dindarlığına, yazıklar olsun sana!..”