RÖPORTAJ | TKH MK Üyesi Kurtuluş Kılçer: 'Komünistler adaylarını çıkaracaktır!'

Önümüzdeki yerel seçimlerde, sosyalistler, komünistler ve devrimci güçler bağımsız sol bir odak olarak bir güçbirliği teşkil ederlerse elbette TKH olarak burada yerimizi alırız. Eğer bu ortaya konamazsa bu ülkenin komünist partisi olarak bağımsız adaylarımızla önümüzdeki yerel seçimlerde sosyalist siyaseti alanlara taşıyacağız.

RÖPORTAJ | TKH MK Üyesi Kurtuluş Kılçer: 'Komünistler adaylarını çıkaracaktır!'

(Bu röportaj Sosyalist Cumhuriyet gazetesinin 91. sayısından alınmıştır.)

Türkiye Komünist Hareketi Merkez Komitesi üyesi Kurtuluş Kılçer’e güncel siyasal başlıkları ve TKH’yi sorduk.

Önümüzdeki günlere baktığınızda düzen siyasetinde nasıl fotoğraf görüyorsunuz? Siyasal gelişmeleri değerlendirdiğinizde emekçileri neler bekliyor?

Bugün düzen siyasetine baktığımızda ilk elden söylenmesi gereken şey, burjuva düzenin büyük bir sıkışmayla karşı karşıya kaldığıdır. Bu sıkışmanın bugün en belirgin tarafı, doğrudan emekçileri ilgilendiren daha doğrusu emekçileri vuracak olan ekonomik kriz başlığıdır. Burjuva düzenin en güçlü aktörü olan AKP’nin ekonomik krizi örtme çabası, yaşanacak bütün gelişmelerle birlikte boşa düşecek. Şimdiden ekonomik krizin belirtileri, enflasyon rakamlarının da gösterdiği gibi fazlasıyla ortada. Bu durumun yapısal, sistemsel tarafı yani kapitalist düzenin yapısıyla doğrudan ilgisi olduğunu başa yazalım. Bununla birlikte emperyalist dünya sistemine bağımlılık ülkemizi böylesi bir krizle bir kez daha karşı karşıya bırakmıştır. Bütün bu yapısal gerçekler ile birlikte 16 yıllık AKP iktidarının çizdiği pembe tablo da tuz buz oluyor.

Burjuva düzenin yaşayacağı sıkışmanın bir başka boyutu ise özellikle Suriye’de ortaya çıkan gelişmeler. Herkes İdlib meselesinde Erdoğan ve AKP’ye başarı öyküsü yazıyor. Ancak Suriye savaşında sona yaklaştıkça bir türlü çözülemeyen düğüm büyük bir dert olarak ülkemizin karşısına çıkacak. Bir yandan Suriye’nin toprak bütünlüğü diyeceksiniz diğer yandan Suriye topraklarının bölünmesi anlamına gelen adımlar atacaksınız. Ancak bilinmeli ki, AKP’nin Suriye politikası ABD emperyalizminden hiçbir zaman bağımsız olmadı. Yakın zamanda İdlib düğümü çözülürken AKP büyük bir sıkışmayla karşı karşıya kalacaktır.

Düzen siyasetinde sıkışmanın olgusal yanlarını yazarken, izin verirseniz, bunun siyasi yanına da değinmesek olmaz. AKP, 16 yıllık iktidarının sonunda, gerici bir rejim değişikliğini başarmış, ancak bu kutuplaştırma siyasetiyle hep düşman yaratarak kendini var etmesinin ise sonunu getirmiştir. Bugün AKP’nin anlatacağı yeni bir öykü kalmamıştır. Bununla birlikte, AKP kadar düzen siyasetinin diğer aktörlerinin de büyük bir sıkışmayla karşı karşıya kalacağını söylemek abartı sayılmamalı. Kürt sorununda HDP’nin söyleyeceklerinin artık bir sınırı bulunuyor. CHP’nin ise büyük bir kimlik bunalımında olduğunu bilmeyen yok. CHP’yi ne AKP’nin başarısızlığı ne de yerel seçimler kurtarabilir. Düzen siyasetinde topyekun bir sıkışma yaşanacak ve bu sıkışma düzen aktörlerinin emekçilere söyleyeceği yalanların da sınırlarını oluşturacaktır.

Emekçileri önümüzdeki günlerde bekleyen ise daha çok hamaset ve yoksullaşma… Düzen güçlerinin emekçilere vaat edeceği başka bir şeyi kalmadı çünkü.

TKH olarak önümüzdeki dönemde mücadele gündemleriniz nelerdir? Ağustos sonunda yapılan TKH 2. Kongresi sonrası neler yapacaksınız?

TKH, Türkiye sosyalist hareketi içinde kendini yenileyebilen, bunu başarmış bir parti olarak değerlendirilmeli. 12 Eylül sonrasında Türkiye solunda yeni örgütlenme damarlarının nasıl ortaya çıktığını biliyoruz. Bugün AKP eliyle kurulan yeni rejimde, kendini yenileyemeyen sol-sosyalist güçlerin geleceği olacağını düşünmüyoruz. Yeni bir dönem açılmıştır ve bu dönemde kendimizi yeniden kurmak gerektiğini biliyorduk. TKH’nin 2. Kongresi, kuruluş sürecinin geride kaldığını ve yeni dönemin mücadele örgütü olarak kendisini tariflediğini ifade etmek isterim. Örgütsel olarak yenilenmek kadar, bir siyasal hat olarak da kendini yeniden kurmak önemli sayılmalı.

Bugün TKH’nin önündeki mücadele başlıklarını kategorilendirirsem, üç başlık öne çıkacak. Bunlardan birincisi faturanın emekçi halka çıkarılacağı, doğrudan emekçilerin ve işçi sınıfının hedef alınacağı kriz karşıtı mücadele. Bu konuda bir yandan emekçi sınıflara seslenirken diğer yandan sosyalist bir iktisadi programı topluma anlatmak istiyoruz. Önümüzdeki günlerde bu çalışmaya yoğun bir şekilde başlayacağız.

Diğer başlık ise Kongre’de karar altına aldığımız ve “işçileşme yılı” olarak kodladığımız bir kampanyamız olacak. Emekçi sınıfların bütüne seslenen ancak bundan daha öte işçi sınıfı içinde kalıcı mevziler örecek bir örgütlenme hamlesi yapacağız. Bütün işyerlerinde işçi sınıfının kendi örgütlülüklerini yaratacağı işyeri komiteleri kurulması üzerine bir çağrımız olacak. Bugünkü ekonomik kriz ve her türden burjuva siyasetin karşısına “Yeter Söz İşçinin” diyeceğiz. İşçilerin hem kendi sorunlarına hem ülke sorunlarına sahip çıkacağı bir siyasal platformun ortaya konması partimizin önündeki çalışmalardan birisi.

Bir de yerel seçimler var. Parti olarak sosyalist siyaseti yerel seçimlerde alanlara taşımak istiyoruz.

Yerel seçimlerdeki tutumunuz konusunda bir belirlilik var mı?

Belli açılardan evet. Bildiğiniz gibi 24 Haziran seçimleri öncesinde sosyalist solun yan yana gelerek, bağımsız sol bir odak yaratılmasını istemiş, bu konuda girişimlerde bulunmuştuk. Ancak olmadı. Bununla birlikte yangından mal kaçırır gibi gündeme gelen 24 Haziran korsan seçimlerine karşı ortak bir duruşu Türkiye sosyalist hareketi ortaya koyamadı.

Önümüzdeki yerel seçimlerde de sosyalist solun, düzen siyasetiyle, dün olduğu gibi bugün de işinin olmaması gerektiğini söylüyoruz. Bizim burjuva partilerle dayanışmak diye bir gündemimiz bulunmuyor. Biz sosyalizmin güçlenmesi, örgütlenmesi, emekçi sınıfların kendi örgütlü gücünü artırmasına bakarız. Düzen solunun ne meşruiyet kaynağıyız ne de onlara mahkumuz. Sosyalist sol, yani gerçek sol, kendi ayakları üzerine kalkmadan bugün siyasetten bir şey beklenemez. 24 Haziran seçimlerinden hemen sonra CHP tartışmalarını ne çabuk unuttuk. Buralardan emekçi sınıflara bir fayda gelmeyeceğini iyi görmemiz lazım. Emekçilerin, işçilerin kurtuluşu düzen solundan umutlarla değil, sosyalist solun güçlenmesinden geçer. Önümüzdeki yerel seçimlere bakarken de düzen karşıtlığı, sermaye karşıtlığı, gericilik karşıtlığı ve emperyalizm karşıtlığı temel ilkelerimiz olarak belirleyici olacak.

Bu ilkeler etrafında sosyalist solun bağımsız bir odak olarak ortaya çıkması bizim de isteğimiz. Komünistlerin, sosyalistlerin ve devrimci güçlerin yan yana gelerek bir işbirliği içinde sosyalist adaylarla yerel seçimlerde emekçi sınıfların temsiliyetini üstlenmeleri en doğrusu. Önümüzdeki yerel seçimlerde, sosyalistler, komünistler ve devrimci güçler bağımsız sol bir odak olarak bir güçbirliği teşkil ederlerse elbette TKH olarak burada yerimizi alırız. Ancak eğer bu ortaya konamazsa bu ülkenin komünist partisi olarak bağımsız adaylarımızla önümüzdeki yerel seçimlerde sosyalist siyaseti alanlara taşıyacağımızı şimdiden söyleyebilirim.