Peaky Blinders ve emperyalizm - III

3. sezonumuz diğer sezonlardan farklı bir başlangıç yaptı ve seyircilere kavga vadinden çok, barış ve mutluluk vadediyordu adeta...

Peaky Blinders ve emperyalizm - III

ÖZER AYDOĞDU

Üçüncü sezonu Tommy’nin biricik aşkı Grace ile evlenirken açıyoruz. İngiliz ordusu mensubu üst düzey bir subay sayılabilecek Grace’in aile üyeleriyle Shelby ailesinin/çevresinin uyumsuzlukları, uyum çabaları bize merhaba diyor. Tommy düğün boyunca aile üyelerini aşırılık yok, uyuşturucu yok diye uyarmasına rağmen, bizzat kendi düğün gününde iş yapmaya başlıyor. İşten kastımsa ilk sezonda ele alınan, Beyaz Ordu ile komünist Kızıl Ordu arasında devam eden iş savaşta karşı devrimci Beyaz Ordu’ya destek olmak!

Hatırlarsanız, ilk sezonda İngiliz hükumeti Beyaz Ordu’ya silah yardımı yapıyordu. Üçüncü sezondaysa artık yıl 1923 ve Sovyet Sosyalistler Cumhuriyetler Birliği kuruluşunu tamamlamış, birçok devletle diplomatik ilişkiler kurmuş durumda. Bu devletlerden biri de İngiltere. Amma ve lakin, iç savaş hala Gürcistan/Tiflis’te devam etmekte ve Beyaz Ordu’ya silah lazım. Ayrıca Çarlık Rusyası asillerinin bir kısmı, gemilerle kaçarken kraliyet hazinesinden kurtarabildikleri ile sığınabilecekleri birer liman aramakta. İngiliz hükumetinin canına minnet! Sadece bir konak ya da şato tahsis ederek savaşın maliyetini direk Rus asillere karşılatma şansı elde ediyorlar. Tek sıkıntı Sovyet Rusya ile diplomatik ilişkileri olduğu için açıktan destek verme şansı yok ve bir aracıya ihtiyaç duyulmakta. Tabii ki burada devreye öngörülü sınıf düşmanı Churchill giriyor ve iki yıl önceki IRA suikastinden sonra Tommy Shelby’i neden öldürmek istemediğini bizlere gösteriyor…

AİLEMİZİN DURUMU

Şimdi gelelim ailemizin durumuna: IRA olaylarının ardından geçen iki yıllık süre zarfında hem devlet desteği hem de zorbalıkla işleri iyice büyütmüştür. Artık illegal ve legal at yarışları, bar işletmeleri dışında, araba ve içki üretimi/ihracatı yapılmaktadır. Hatta ihracat zamanın İngiliz tabiriyle kolonilere, yani Amerika’ya yapmaktadır. Tommy işleri iyice yasallaştırmaya başlamıştır ve Shelby Ltd. şirketinin Amerika’da bir temsilciliği açılmak üzeredir. Tommy, yeni kıtadaki şirketin başına biricik kız kardeşi Ada’yı düşünmektedir. Ama sezonun en büyük şokunu seyirciye Arthur Shelby karakteri yaşatır. Kendisi ailenin en belalı ve en vahşi karakteriyken, geçen iki yıllık sürede Hristiyanlığa kökten bağlı, Linda isimli bir kadınla evlenmiştir ve kendi de eşi gibi “Tanrı”yı bulmuştur. 4 sezon boyunca şahsen beni daha fazla şaşırtan bir olay olmadı. Doğal olarak Arthur’un Tanrı’yı bulmasıyla ailede bir kibir ve deli eksikliği ortaya çıktı. Bu açığı da küçük kardeş olan John doldurmaya başladı. Polly bildiğimiz Polly ve oğlu Michael ise Tommy’nin sözünden çıkmayan, Tommy uçurumdan atla dese atlayacak bir karaktere dönüştü. Finn ise her zamanki şamar oğlanı olmaya devam etti. 4 sezon geçti, ben hala kendime ‘Bu çocuğu ne zaman adam yerine koyacaklar?’ diye sormaktan geri alamıyorum.

Gelelim, bu sezonda geçen olaylara: Daha önce de söylediğim gibi, iç savaş devam etmektedir ve Beyaz Ordu’ya silah lazımdır. Çarlık Rusyası asillerinde ise silahları finanse edecek, yüz binlerce pound değerinde mücevher mevcuttur. Birmingham’da bir araba fabrikasında 27 adet tank vardır ve plan da bu tankların Shelby ailesi tarafından çalınıp, önce trenle, daha sonraysa gemi yoluyla Türkiye üzerinden Gürcistan’a gönderilmesidir. Zaten hali hazırda şehri resmiyette olmasa da, pratikte yöneten Shelby ailesi için bu soygun bir sorun teşkil etmemektedir ama Tommy’nin her zamanki gibi farklı planları vardır; asillerin mücevherlerini çalarak son bir vurgun yapıp, suç hayatını tamamen bırakmak!

SOVYET PLANI

Shelby ailesi için evdeki hesap çarşıya bir kez daha uymaz ve İngiliz hükumeti içinde Churchill’in de içinde bulunduğu daha vahşi, daha acımasız bir gizli grup ortaya çıkar. Bu grup o kadar acımasızdır ki, içlerinde bulunan çocuk istismarcısı bir rahip, fabrika soygununun haberini Sovyetlere uçurur. Amaç, Sovyet ajanlarına yük trenini havaya uçurtup İngiliz hükumetine diplomatik ilişkileri tek taraflı fesih edecek sebep sunmaktır. Tabii bu sırada tren ve fabrika çalışanlarının hayatları da önemsizdir. Her ne kadar Tommy olayı fark edip, Sovyet temsilcisi ile görüşüp planı bir şekilde baltalamaya çalışsa da, istihbaratı daha güçlü olan bu gizli örgüt ve rahip, Tommy’nin oğlunu kaçırıp bütün kozları eline alır. Tüm bunlar devam ederken beni en mutlu eden sahneler ve diyaloglar sürekliliği olan işçi grevleriydi. Shelby ailesi kadınlarının greve çıktığı çok güzel sahne var, umarım izleyenler gözlerinin önüne getirebilmiştir. Grev konusu açılmışken, kadın işçi lideri Jessie Eden ismi sezonun bir bölümünde geçiyor. Bu ismi aklınızın bir kenarına not edin derim.

Sezonun sonunda soygun başarılı olurken, Tommy asillerden çaldığı mücevherleri gene bir asil olan prenses Tatiana Petrovna satın alır. Alışveriş esnasında Petrovna’nın Tommy’e ‘Çoktan kaybedilmiş bir savaş için bunları heba etmek çok yanlış olurdu’ demesi ise burjuvazinin işçi sınıfının zaferini kabullenişinin simgesi.

Hatırlasanız bir önceki yazıda ‘Tommy güç için daha neleri feda edecek?’ diye sormuştum. Tommy güç için ailenin büyük bir çoğunluğunu feda etmiştir. Ya da etmiş midir?