Okul zili çaldı ama: Eğitimin vazgeçilmezleri tartışmaya açılıyor...

2018-2019 Eğitim-Öğretim yılının başlamasıyla eğitimin en temel iki konusuyla ilgili gelişmeler, cemaat ve tarikatların talepleri doğrultusunda gerici uygulamaların artarak devam edeceğini ortaya koyuyor.

Okul zili çaldı ama: Eğitimin vazgeçilmezleri tartışmaya açılıyor...

Aydan Çetintürk Güner

Her öğretim yılı başlarken klasik olarak öğrenci ve öğretmen sayısı verilerek “şu kadar sayıda öğrenci ve bu kadar sayıda öğretmen için bugün zil çaldı” diye haberler yapılır ve yazılar yazılır. Ben de öyle başlayayım; 2018-2019 Eğitim – Öğretim Yılı 17 milyon öğrenci ve 1 milyon öğretmen için çalan zil ile başladı.

Şimdi çevirelim madalyonun diğer yüzünü… Okul zili, OHAL uygulamaları ile mesleklerinden ihraç edilmiş 50.000’den fazla öğretmen (30.000 kamu, 20.000 özel), yaklaşık 300.000 atama bekleyen öğretmen, 20.000 den fazla ortaokul ve lise çağındaki tutuklu çocuk (toplam tutuklu öğrenci sayısı 70.000’i geçti) , iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiş 300 den fazla çocuk, 30.000 den fazla çocuk gelin, ihmal, kaza ve cinayetler nedeniyle yaşamını yitirmiş 3.000 den fazla çocuk ve sayıları son yıllarda giderek artan kayıp çocuklar için çalmadı, ne yazık ki…

Peki, eğitime başlayan öğrencilerimizi nasıl bir dönem bekliyor?

Öğrenciler, veliler ve öğretmenler bugün AKP iktidarının gerici uygulamalarla tehlikeli bir uçuruma doğru sürüklediği bir eğitim sisteminin yeni dönemine başladılar. Kamusal eğitimin adım adım tasfiye edildiği, özel öğretim ve dini eğitim veren okulların teşvik edildiği, eğitimde yaşanan ticarileşme ve dinselleştirme uygulamalarının daha fazla artarak yaygınlaştığı bir döneme…

Eğitimcilerin ve bilim insanlarının bütün eleştiri ve itirazlarına rağmen eğitimde ‘piyasa merkezli’ ve yoğun ‘inanç sömürüsüne’ dayanan adımlar, eğitimin kamu tarafından yerine getirilmesi gereken bir hizmet olmaktan çıkarılarak eşitsizlikleri giderek derinleştirmekte ve eğitimde nitelik kaybına neden olmaktadır. Bu dönemde de kamu kaynaklarının özel okullara aktarılması uygulamaları artarak devam edeceğinden, eğitimin giderek paralı hale gelmesi nedeniyle çocuklar eğitim haklarından eşit olarak faydalanamayacak ve hatta okul dışına itilen çocukların sayısı artacaktır.

Okulların, sadece, sınavlara öğrenci hazırlayan bir kurum haline getirildiği eğitim sisteminde okullar eğitim kurumu olmaktan çıkarılmış ve dershane formatına bürünmüştür. Öğrencilerin yarış atı gibi sınavdan sınava koşturulduğu, öğretmenlerin esnek, güvencesiz ve angarya çalışmaya zorlandığı bir eğitim sisteminin çocuklarımıza olumlu bir katkı yapması düşünülebilir mi?

GERİCİLİĞİN ASIRLIK ÖZLEMİ DİNİYOR

2018-2019 Eğitim-Öğretim yılının başlamasıyla eğitimin en temel iki konusuyla ilgili gelişmeler cemaat ve tarikatların talepleri doğrultusunda gerici uygulamaların artarak devam edeceğini ortaya koymuştur; Karma Eğitim ve Zorunlu Eğitim tartışmaları.

Karma eğitim ile ilgili dosyamızda detaylı olarak incelediğimiz bu konuyla ilgili tartışmalar planlı şekilde sürdürülmekte ve karma eğitimin zararlarına dönük akıl, bilim dışı düşünceler yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. Eğitimcilerin, “sağlıklı bir birey ve sosyal hayat için, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadının sosyal hayattan soyutlanmaması için bilimsel bir zorunluluktur” olarak tanımladığı karma eğitim son yıllarda “eğitimde seçme özgürlüğü” olarak sunularak toplumda bir algı yönetimi yapılmaya çalışılıyor. Karma eğitim uygulamaları, Cumhuriyet’in kuruluş ideolojisi ile doğrudan ilişkilidir. Bu açıdan bakıldığında, karma eğitimin kademeli olarak kaldırılmaya çalışılması şaşırtıcı değildir.

Bakan Ziya Selçuk, Eğitim 2023 Bulma Konferansında, konferansın amacını sıralarken “Eğitim ve zorunlu kelimesini yan yana getirenlere ‘durun’ demek için buradayız” diyerek zorunlu eğitim tartışmasını başlatmış oldu. Bakan bu söylemiyle, özellikle kız çocuklarını toplumsal hayattan uzaklaştırıp ev hapsine almak isteyen dinci-gericilere destek vermiş oldu. Oysa zorunlu eğitim, ortak akıl, kültürel kaynaşma, evrensel ahlak, kamusallık, hayatı birlikte inşa etmek için gereklidir. İnsanların, birlikte yaşayabilmeleri için ortak bilgiye, ortak davranışa, ortak beceriye sahip olmaları gereklidir. Bu ortaklık ise ortak mekanlarda (okul) ve toplumsal olarak ortaklaşılmış düşünceler(müfredat) ile sağlanabilir.