Serbest Kürsü | Kalbim yine çarpıyor, kalbim yine çarpacak

Serbest Kürsü | Kalbim yine çarpıyor, kalbim yine çarpacak

Serbest Kürsü | Kalbim yine çarpıyor, kalbim yine çarpacak

Adem MACAR

 

Göğsümde 15 yara var!

Saplandı göğsüme 15 kara saplı bıçak!

Kalbim yine çarpıyor,

Kalbim yine çarpacak!

İşçi sınıfının şairi Nazım Hikmet, burjuvazinin alçakça katliamının ardından yoldaşları(mız) için yazdı bu dizeleri.  15’ler Karadeniz’de katledildikten 97 yıl sonra kalbimiz yine çarpıyor, kalbimiz yine çarpacak! Hem de binlerce, on binlercesiyle…

Katledildiklerinin üzerinden 97 yıl geçti, hâlâ sosyalizmi kuramadık. Ve o günden bu güne, bizim için en acil ve en yakıcı görev de bu! Ama sosyalizm bayrağını da indirmiş değiliz, boyun da eğmedik mücadele ediyoruz. Evet, tarih sınıfların mücadelesidir, bu bilinçle memleketin dört bir yanında;  fabrikada, tarlada, okulda 15’lerin yolundan devam eden binleriz.  İşte bu nedenle kalbimiz çarpıyor, çarpacak.

TKP  10 Eylül 1920’de Bakü’de kuruluyor. Partinin önder kadrosu işgale karşı koymak, direnişe destek vermek amacıyla Anadolu’ya gitmek üzere yola koyuluyorlar. 28 Ocak 1921’de Kars’a varan TKP önderleri burada büyük bir coşkuyla ve ilgiyle karşılanıyor. Kars’tan Erzurum’a geçen parti kadroları, burada dönemin Erzurum Valisi’nin organize ettiği bir grup güruhun “protesto”su ile karşılaşıyor.  Bunun üzerine Trabzon’a geçen heyet, burada da türlü “provokasyon”larla karşılaşıyor. Düzen güçleri, planladıkları ve organize ettikleri provokasyonlarla parti kadrolarının Ankara’ya varmasını engellemeyi amaçlıyor. Düzenin bu plan başarılı oluyor ve parti önderleri dönemin Sovyetleri Birliği Konsolosu’nun bilgisi dahilinde Karadeniz’den Batum’a doğru yola çıkmıştır.

15’ler yolculuğun sonunu göremeyecek, Karadeniz sularında burjuvazinin celladı Trabzon kayıkçılar kahyası Yahya’nın saldırısıyla katledilecektir.

Yıl 1921, Ocak ayının 28’ini 29’una bağlayan gece, Karadeniz’de iki motörde iki sınıf çarpışıyor. Karadeniz, burjuvazi, biz…  Biz silahsız, onlar kamalı… Kavga, son nefese kadar kavga…

Biz onlara 15’ler, Suphiler diyoruz. Belki tek tek isimlerini aklımız da tut(a)madık, ama işgal yıllarında kurdukları partinin bayrağını dalgalandırıyor, miraslarını sahipleniyor, onların izinde devrimi Anadolu’ya taşımak amacıyla işçi sınıfı mücadelesini yürütüyoruz.  Biliyoruz,  15’lerin katliamından sonra da çok kere düzenin saldırısına uğradık, katledildik.  Direndik, boyun eğmedik…  Ne ki, Nazım Usta’nın dilinden, düzene, düzenin temsilcilerine seslenip “her ne yapsan varacağız emelimize!” demedik mi?  Yaslarını tutmadık, fakat acılarını da kalbimiz de yaşadık.

Evet, tarih sınıfların mücadelesi dedik.  Ve o hançerin kabzasını bir gün elimize almak, işçi sınıfı iktidarı sosyalizmi kurarak; eşitliğin, özgürlüğün kol gezdiği bir ülkeyi kurmak için 15’lerin izinde, onların partisinde Anadolu’nun her bir yanında örgütleniyoruz.

Önderlerimizin ardından 97 yıl sonra; partililik, öncülük bilinciyle kalbimiz yine çarpıyor, kalbimiz yine çarpacak!