Hafıza-i Beşer | 14 Şubat 2015: İKD'nin ilk genel başkanı Bakiye Beria Onger hayata gözlerini yumdu...

Tarihsel TKP üyesi, İlerici Kadınlar Derneği'nin (İKD) ilk genel başkanı Bakiye Beria Onger'i aramızdan ayrılışının 3. yılında anıyoruz.

Hafıza-i Beşer | 14 Şubat 2015: İKD'nin ilk genel başkanı Bakiye Beria Onger hayata gözlerini yumdu...

Tarihsel TKP üyesi, 1975 yılında kurulan İlerici Kadınlar Derneği’nin (İKD) ilk genel başkanı Bakiye Beria Onger, 14 Şubat 2015 yılında yaşamını yitirdi.

TKP’li kadınların öncülüğünde emekçi kadınların ortak çabasıyla kurulan İKD, kadın sorununu emeğin kurtuluşu mücadelesinin bir parçası olarak görmüş, geniş kadın kitlelerini örgütlenmeye ve emek mücadelesine çağırmıştı.

İKD, kurulduğu 1975 yılı ve kapatıldığı 1979 Nisan’ına dek 15 bini aşkın üyeye, yayın organı olan Kadınların Sesi dergisi ise 30 bin tiraja ulaşmış, emekçi ve işçi semtlerinde şubeleriyle, temsilcilikleriyle Türkiye’nin ilk kitlesel emekçi kadın örgütü olarak tarihte yerini almıştır.

Onger, 1979 yılı senatör seçimlerine İstanbul’dan bağımsız aday olarak katılmış ve yolunun işçi sınıfının örgütlü yolu olduğunu ifade etmiştir. O dönemde yasal çalışma olanağı bulunmayan TKP’nin geniş emekçi yığınlara yönelik “TKP Önder, adayımız Onger”, “İşçi sınıfı partisine kulak ver, adayımız Onger” başlığı ile yürütülen seçim kampanyası ile 20 bini aşkın oy almayı başarmıştır.

Onger seçimlerde neden aday olduğunu ise şöyle açıklamıştı:

NEDEN ADAY OLDUM

Bu seçimlere bağımsız aday olarak katılıyorum. Bağımsızım. Ama tarafsız değilim.
Yolum işçi sınıfının devrimci yoludur.
İşçi sınıfının örgütlü gücünün gösterdiği yoldur.
Türkiye’de ve Dünya’da sosyalizmin zaferi için savaşsız sömürüsüz sınıfsız bir dünya kurulması için savaşım veriyorum.
Seçim çalışmalarını bu savaşımın bir parçası olarak görüyorum. Seçim çalışmalarını işçi sınıfının siyasi hareketini güçlendirmek, bağımsız programını devrimci çıkış yolunu geniş yığınlara duyurmak, onun yığınlar içindeki etkinliğini ve örgütlülüğünü artırmakta,
* İşçi sınıfının birliğini, ulusal demokratik güçlerin eylem birliğini güçlendirmekte,
* Gerici faşist güçleri geriletmekte,
* Genel olarak emperyalizme, tekellere, faşizme, şovenizme karşı savaşımı, özel olarak da yoğun toplu sözleşmeler döneminde işçi sınıfının savaşımını güçlendirmekte,
* Parlamenter savaşımı, yığın savaşımına bağlamakta araç olarak görüyorum.
Eğer seçilirsem, savaşımımı parlamento içinde de yürüteceğim.
Parlamentoda işçi sınıfının, emekçilerin, halkımızın ve emekçi kadın hareketini sesi, gözü, kulağı olmaya çalışacağım.

12 Eylül sonrası yurtdışına sürgün olarak giden Onger’i, ölümünün 3.yılında anıyoruz.