Geçmişten günümüze eğitim sistemi

Geçmişten günümüze eğitim sistemi

22-04-2018 12:18

Aydan Güner yazdı: Geçmişten günümüze eğitim sistemi.

AYDAN GÜNER

Eğitim, tartışmaların en fazla yapıldığı alanlardan biridir. Ülkemizde adeta bir yapboz tahtasına dönem eğitim sistemimizin neden başarısız olduğuna dair söz söylemeden önce, eğitim sisteminin tarihsel gelişimine bakmak gereklidir.

Tarihsel olarak ‘okul’ ve ‘eğitim’in bugünün eğitimine benzer bir hal almaya başlaması 16.yy’da başlar. Konular ve eğitmenler arasında bugünkü gibi net bölümlemeler yoktu. Her eğitmen kendi ders programını kendisi hazırlıyordu. 10-25 arası çocuklar eğitim yanında bir yaşam biçimi de öğreniyorlardı. Kısacası bu dönem okulunun temel esası çıraklık sistemidir.

16.yy’ın toplumsal hakimi olmaya başlayan burjuva sınıfı, çocuğun eğitiminin önemini fark ederek eğitimin şeklini kendi doğrultusunda çizmeye başladı. Öğrenciler inisiyatiflerini azaltan/yok eden bir yükümlülükler ağına sokularak, sabitleştirilmiş, geliş gidiş zamanı belli olan, dersleri kendisinin seçemediği, sınıfı ve öğretmeni sabit okullarda öğrenim görmeye başladı. Yani amaç, öğrenciyi bilgilendirmekle beraber biçimlendirmekti. Ders veren öğretmen artık ünlü bir üstat ya da filozof ve düşünür değil, bir pedagog ya da daha az saygıyla anılan bir emekçi oldu.

 Eğitim, egemen sınıfların ideolojik araçlarından biridir

Sınıflı toplumlarda eğitim, egemen sınıfın ideolojisinin yeniden üretildiği ve topluma yayılıp kabul ettirildiği bir araçtır. Bu bağlamda, eğitimin başlıca amacı, egemen sınıfların çıkarlarına göre şekillendirmek, toplumu mevcut sistemin devam etmesi gerektiğine ikna etmek, yeni kuşakları sistemin kendini yeniden üretebilmesi için biçimlendirmektir.

Kapitalist toplumda da eğitim, burjuva sınıfın toplum üzerindeki egemenliğini sürdürebilmesinin bir aracı olmasının yanı sıra, eğitim kurumları da sermayenin hizmetine sunulmak üzere nitelikli işgücünün yetiştirildiği ve meta üretiminin yapıldığı kurumlardır.

Burjuva eğitimin amacı, toplumu oluşturan bireyleri, kendisinin ve yaşadığı dünyanın bilincinde olan ve edindiği bilgiyi toplumun yararına kullanan özgür insanlara dönüştürmek değil, bu bilgiyi burjuva sınıfın çıkarları doğrultusunda kullanan ve bunu da fazla soru sormadan itaatkâr bir şekilde yerine getiren ücretli kölelere dönüştürmektir.

Devletin bütün ideolojik argümanları eğitim sisteminin içeriğine de yansımıştır. Ders kitapları baştan aşağı gerici ve idealist bir içerikle doludur. Öğrencilerden bunları anlaması değil ezberlemesi istenir. Araştıran ve sorgulayan, doğru bulmadığını eleştiren, doğru bildiğini sonuna kadar savunan bir kafa yapısı burjuva eğitim anlayışıyla asla bağdaşmaz. Onun istediği kendisinin doğru dediğine doğru diyecek, yanlış dediğine yanlış diyecek, kısacası egemen ideolojiyi tartışmasız kabul etmeye yatkın, pasifleşmiş ve edilgen hale gelmiş beyinlerdir.

Kimi ülkelerde daha demokratik bir işleyişe sahip gibi görünse de, kapitalist sistemin tamamında başta üniversiteler olmak üzere tüm eğitim kurumları burjuva devlet aygıtının ya doğrudan bir parçasıdırlar ya da onun güdümündedirler.

Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte eğitimde kalkınma hamlesi ile Köy Enstitüleri gibi devasa bir adım atmış, halkını örgütlemeye ve bilinçlendirmeye başlamış bir ülke, PISA gibi sınavlarda çuvallayan, son UNICEF raporuna göre de eğitimde 41 ülke arasından ancak 36. olabilen bir ülke durumuna geldi.

İlk ve en büyük darbe: Köy Enstitüleri’nin kapatılması

Türkiye’nin dünya eğitim tarihine kazandırdığı tek özgün yapıdır Köy Enstitüleri. Amacı adından da anlaşılacağı üzere köyde yaşayan halkı eğitmek, bundan da ötesi bilinçlendirmektir. 1940-1954 yılları arasında yapılan bu ulusal eğitim devrimi sayesinde pek çok değerli eğitimci yetişmiştir.

Ders kitaplarındaki içerik değişimi

Ders kitaplarında yer alan örnek metinler ve bu metinlerle ilgili resimler 1950’den sonra muhafazakâr bir yapıya büründü. Örneğin 1950’ye kadarki süreçte kadınlar kamusal alanda resmedilirken, 50’den sonra yavaş yavaş evde ütüyle, yemekle, bulaşıkla haşır neşirken resmedilmeye başlandı. 1950’den önce ev işleri anne baba birlikteliğiyle yapılırken ve bu işlere hem kız hem de erkek çocuklar yardım ederken, 1950’den sonra tüm ev işlerinde yardımcı oyuncu olarak kız çocukları ön plana çıkarılmaya başlandı. Bu muhafazakârlaştırma süreci bitmiş değil, sürüyor.

Din derslerinin zorunlu hale getirilmesi

21 ekim 1950’de alınan bir kararla, CHP döneminde isteğe bağlı olarak verilen din eğitimi, 4. ve 5. sınıflarda zorunlu hale getirildi. Öte yandan yine aynı dönemde lise ve dengi okulların birinci ve ikinci sınıflarına din dersi konuldu.

8 yıllık kesintisiz eğitim

1997’den itibaren uygulanmaya başlanan 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimle birlikte, ilkokuldan sonra öğrencilerin sınavla girebildiği Anadolu liselerinin ortaokul kısımları kapandı.

4 + 4 + 4

En büyük değişikliklerden biri de bu. 5 + 3 şeklinde uygulanagelen sistem bir anda 4 + 4 + 4 sistemine evriliverdi. Böylece ilkokul 4 yıla düşürülmüş, 5. sınıf da ortaokula dahil edilmiş oldu.

Orta öğretimde başörtüsünün serbest bırakılması

2014 itibariyle de hükümet, yönetmelikte yaptığı küçük bir değişiklikle ortaokulda okuyan öğrencilere kıyafet serbestliği getirdi ama bu karar daha çok “kız çocukları artık başörtüsüyle okula gelebilecek” şeklinde yorumlandı.

Tüm eğitim kurumlarına mescit ve abdesthane zorunluluğunun gelmesi

Özel okullar için zaten uygulamada olan bir kural olan mescit ve abdesthane bulundurma zorunluluğu artık tüm eğitim kurumları için geçerli bir uygulama haline getirildi. Okullar artık kendi belirledikleri bir alanı mescit ve abdesthane yapmak zorunda.

Tüm liselerin Anadolu lisesi olması

Tüm düz liseler 2010 yılından itibaren çıkarılan bir genelgeyle Anadolu lisesine dönüştürülmeye başlandı. Anadolu öğretmen liseleri de kapatıldı. Böylece artık iki tip lise vardı: Meslek liseleri ve Anadolu liseleri. Bu süreçte de meslek lisesi adı altında bolca İmam Hatip okulu açılmaya başlandı.

Öğretmen atamalarında mülakat yapılması

Eğitimle ilgili yapılan değişiklikler sadece içerikle ilgili değildi, öğretmen alımlarıyla da ilgiliydi. Öğretmenlere KPSS’ye ek olarak mülakat şartı getirildi ama mülakat süreçleri ve sonuçlar iktidar yandaşlarına atanma şansını verdi.

Yeni müfredat açıklandı

2017-2018 eğitim öğretim yılından itibaren uygulanacak olan yeni müfredat açıklandı. Bu müfredatta da içerik olarak birçok değişikliğe gidildi. Eğitim müfredatı tam anlamıyla cihatçı bir eğitimi dayatan, bilimden uzak bir hale geldi.

PUSULA | Eğitimde gericileşme

Işığı sönmeyen deneyim: Köy Enstitüleri

İmam Hatiplerin öyküsü

Zorunlu din derslerinin öyküsü