Erdoğan'dan Bahçeli'ye: Herkes kendi yoluna

Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin grup toplantısında konuşuyor

Erdoğan'dan Bahçeli'ye: Herkes kendi yoluna

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP’nin Meclis’teki grup toplantısında konuştu.

Erdoğan’ın grup toplantısında yaptığı konuşmadan satır başları:

MOLDOVA ZİYARETİ

Aziz milletim, değerli milletvekili arkadaşlarım, kıymetli misafirler sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Geçtiğimiz hafta bir Moldova ziyaretimiz oldu. Çok verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Bu ülkenin ayrılmaz bir parçası olarak gördüğümü Gökoğuz’da çeşitli programlara katıldık. 15 bin kişinin katıldığı meydan mitingini yerine getirdik.  Kısa bir süre önce gittiğimiz Macaristan’dan da çok güzel anılarla döndük. Balkan ve doğu Avrupa coğrafyasında aynı hüsnü kabulle karşılaşıyoruz. Bizim fiziki sınırlarımız başkadır, gönül sınırlarımız bambaşkadır. Biz bir adım attığımızda muhataplarımızın 3-5 adımla karşılık vermesi, orada aynı sevgi, özlemin yaşadığının işaretidir. Dostlarımızla birlikte müreffeh bir gelecek inşasını sürdüreceğiz.

CEMAL KAŞIKÇI

Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili kapsamlı bir değerlendirme yapmak istiyorum. Öncelikle merhum Kaşıkçı’ya Allah’tan rahmet, ailesine ve Suudi Arabistan halkına başsağlığı diliyorum. Cemal Kaşıkçı 28 Eylül Cuma günü Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu’na gidiyor. Kaşıkçı’nın ziyaretinin cinayeti planlayan ekibe haber verildiği ortaya çıkıyor. 1 Ekim tarihinde saat 16:30’da operasyondan bir gün önce. 3 kişilik bir ekip İstanbul’a geliyor. Başkonsolosluktan bir başka ekip de Belgrad Ormanı ve Yalova’da keşif çalışmaları yapıyor. 2 Ekim saat 13:45’te 3 kişilik bir diğer ekip İstanbul’a geliyor. Aralarında generallerin de bulunduğu 9 kişilik ekip de bir başka otele gidiyor. 15 kişilik bu ekip sabah 09:50 ile 11:00 saatleri arasında ayrı ayrı gelip başkonsolosluğunda buluşuyor. Kamera sistemindeki hard disk sökülüyor.

Aynı gün erken saatlerde Londra’dan İstanbul’a dönen Kaşıkçı, 13.08’de konsolosluğa yaya olarak giriyor. Bu saatten sonra da bir daha kendisinden haber alınamıyor. Akşam saat 17:50 ülkemiz resmi makamlarına nişanlısı tarafından Kaşıkçı’nın alı konduğu veya başına kötü bir şey geldiğine yönelik başvuru yapılıyor. Emniyetin ilgili birimleri hemen tahkikat başlatıyor. Kameraların incelenince Kaşıkçı’nın konsolosluktan çıkmadığı görülüyor.

Araştırma ve soruşturma derinleştikçe çok ilginç bilgilere ulaşılıyor. Öncelikle cinayetin olduğu günün arifesinden başlayarak çeşitli uçaklarla 15 Suudi güvenlikçi ve adli tıpçının geldiği görülüyor. Kıyafeti, gözlüğü ve sakalıyla Cemal Kaşıkçı’ya benzetilmeye çalışılan bir kişi ve diğer şahsın da tarifeli uçakla Riyad’a gittikleri ortaya çıkıyor. Suudi Arabistan yönetimi ise 4 Ekim’de yaptığı açıklamayla Kaşıkçı’nın öldürülmesiyle ilgili iddiaları tümüyle reddediyor. Başkonsolos 6 Ekim’de Reuters muhabirini konsolosluğa davet edip lakayıt bir havada kendini savunuyor. Önce bazı şeyleri sormak ve cevabını aramak zorundayız. Çünkü bu olay İstanbul’da cereyan ediyor. Bunu sorgulamak hakkımızdır. Meselenin üzerindeki sis bulutu kalkmaya başladıkça diğer ülkeler harekete geçti. Biz de bu olay karşısında sessiz kalmayacağımızı ifade ettik. Kimseyi haksız yere zan altında bırakmamak için soruşturmanın sonucunu bekledik.

“SUUDİ YÖNETİMİ RESMEN KABUL ETTİ”

Kral’ın talimatı üzerine başkonsolosluk binasına giren savcılık ve emniyet birimlerimiz inceleme yaptı. Başkonsolos konuşmamızdan bir gün sonra görevden alındı. 18 Ekim’de bir kez daha başkonsolosluk binasında inceleme yapıldı. 19 Ekim tarihinde yani cinayetten 17 gün sonra Suudi yönetimi Cemal Kaşıkçı’nın öldürüldüğünü resmen kabul etti. Yönetim adına yapılan açıklamada Kaşıkçı’nın arbede esnasında öldüğü söylendi. Aynı gün Kral Selman ile bir görüşme daha gerçekleştirdik. Olaya karıştığı belirtilen 18 kişinin şuanda tutuklandığını bana ifade etti. Türkiye’ye Gelen 15 kişi artı 3 kişi konsoloslukta görevli olan. Bu gelişmeler elbette önemlidir. 21 Ekim’de de sayın Trump ile kapsamlı bir telefon konuşması gerçekleştirerek olayın aydınlatılması konusunda mutabık kaldık.

“DELİLLER VAHŞİ BİR CİNAYETİ GÖSTERİYOR”

Bu cinayet Suudi Arabistan toprağı sayılan binada gerçekleşmiş olabilir ama unutulmamalıdır ki burası Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları içerisindedir. Biz sınırlarımız içerisinde işlenen bu cinayeti tüm boyutlarıyla araştırarak yerine getireceğiz. Şuana kadar çıkan deliller Kaşıkçı’nın vahşi bir cinayete kurban gittiğini söylüyor. Böyle bir vahşetin ört bas edilmesi tüm insanlığın vicdanını yaralayacaktır. Suudi Arabistan yönetiminden bu olayın tüm sorumlularını ortaya çıkarmalarını bekliyoruz. Cinayetin anlık bir hadiseden kaynaklanmadığı, planlı bir organizasyon olduğu noktasında elimizde güçlü emareler var.

“YERLİ İŞBİRLİK KİM?”

15 kişi neden İstanbul’da toplandı? Biz bu soruya cevap arıyoruz. Bu kişiler kimden emir alarak buraya gelmiş? Başkonsolosluk binası neden günler sonra incelemeye açılmıştır. Cinayet ortadayken onca tutarsız açıklama neden yapılmıştır? Cemal Kaşıkçı’nın cesedi hala niye ortada yok? Cesedin yerli iş birlikçiye verildiği ifadesi şayet doğruysa soruyorum; Bu yerli iş birlikçi kimdir? Sıradan birisi bahsetmiyor Suudi Arabistan’ın yetkili bir ağzı söylüyor. Bunu açıklamaya mecbursun. Hiç kimse bu sorular cevaplanmadan meselenin üzerinin kapatılacağını aklının ucundan dahi geçirmesin. Ben bir çağrı yapıyorum. Bu çağrım Suudi Arabistan Kral’ı başta olmak üzere üst yönetimedir. Olayın cereyen ettiği yer İstanbul’dur. Dolayısıyla bu 15+3 kişi 18 kişinin yargılanmasının İstanbul’da yapılması teklifimdir. Takdir kendilerinindir. Ama bu benim teklifim ve talebimdir.

AF VE AND TARTIŞMALARI

Türkiye siyasi işbirlikleri hususunda yeni bir döneme girdi. Bu işbirliği zemininin çok önemli katkısı olmuştur. MHP ile yeni yönetimin hayata geçirilmesi sürecinde son olarak 24 Haizran’da çok verimli bir ittifak sergiledik. Cumhur İttifakı adını verdiğimiz bu zemini hazırlayan milletimizdir. Milletimizin sesine kulak verdik ve samimi bir dayanışma içinde olduk. Yeni yönetim sisteminin inşası gibi temel konularda ittifak içinde olmak, iki partinin aynı çizigiyi takip etmesi beklenmiyor. AK Parti ve MHP iki ayrı partidir. Farklı düşündüğümüz konularda kendi yolumuzu takip ederiz.

MHP ile kimi hususlarda farklı düşündüğümüz görülüyor. Cumhur İttifakına verdiğmiz önem üzerine bu farklılıklara yapıcı bir dil ile ifade etmeye çalıştık. Kimseye kişisel olarak saygısızlık etmeyi aklımızdan geçirmeyiz. Esasen bizim siyaset tarzımızda böyle bir uslubun yeri yoktur.

Af gündeme geldiğinde, bu işi tam manasıyla masaya yatırdık. Teklife sıcak bakmadığımızı çeşitli örneklerle anlatmaya çalıştık. Burada temel bir ilke var. Temel ilke bir devlet kendisine karşı işlenen suçlara af yetkisine sahip olabilir ama kişilere karşı işlenen suçlara karşı devlet af yetkisine sahip değildir.

“BUNLARA KADER MAHKUMU DİYE BİLİR MİYİZ?”

Af gündeme geldiğinde, bu işi tam manasıyla masaya yatırdık. Teklife sıcak bakmadığımızı çeşitli örneklerle anlatmaya çalıştık. Burada temel bir ilke var. Temel ilke bir devlet kendisine karşı işlenen suçlara af yetkisine sahip olabilir ama kişilere karşı işlenen suçlara karşı devlet af yetkisine sahip değildir. Eğer adalet mülkün esasıysa o zaman biz bu mülkü ayakta tutmak için adil davranmaya mecburuz. Kalkıp da uyuşturucu baronlarıyla, torbacılık yapanları bir araya getirmek bunu anlamak da mümkün değil. Biz devlet olarak baronlarla da torbacılarla da içenlerle de mücadele ettik, etmeye devam ediyoruz. Hiçbir dönemde uyuşturucularla mücadelede bizim iktidarımız olduğu kadar yoğun bir mücadele verilmemiştir. En doğusundan güneydoğusuna kadar nerede ne gibi çalışmalar yapıldıysa hepsini topladık, gerekeni yaptık. 50 binin üzerinde uyuşturucu mahkumu var. Bunlara kader mahkumu diyebilir miyiz? Ne demek aldatılmış? Öbür tarafta can alan katillere mi kader mahkumu diyeceğiz? Öbür tarafta hırsızlara mı kader mahkumu diyeceğiz? Cezaevinden çıkarıyorsunuz daha fazlasını yapıyor, bunlara mı kader mahkumu diyeceğiz? Zanilere mi kader mahkumu diyeceğiz? Biz devlete karşı işlenen suçlarda devlet olarak yapılabilecek ne varsa gayret ederiz. Bir katili affettiğimiz zaman maktülün ailesine nasıl anlatacağız?

EMEKLİLİKTE YAŞA TAKILANLAR

Emeklikte yaşa takılanlar için gerekenler söylenmiştir.

“BİZİM TEK ANDIMIZ İSTİKLAL MARŞIDIR”

Bizim kimseyi ne kurum ne isim olarak hedef almamız söz konusu değildir. Sosyal medyadaki kimi açıklamaların yanlış anlaşılmadan kaynaklandığını düşünüyoru ve üzülüyorum.

Andımız geride bıraktığımızı sandığım bir konuydu. 2013’te bunu çözmüştük. Yetki aşımı yaparak maalesef bu düzenlemeyi iptal etmiştir. Türkiye’yi hak etmediği bir tartışmanın içine sürükleyen bu karar, eski hastalıkların yaşadığını gösteriyor. Tek parti CHP’si döneminde başlatılan uygulamayı hala sürdürmeyi çalışmak yanlıştır. Andın ilk halini Türk Ocaklarını kapatmasıyla, üniversitelerini perişan etmesiyle bilinen tıp doktoru Reşit Galip yazmıştır. Türkçe Ezan zulmünün de mimarıdır.  Milletimizin en etkili andı İstiklal Marşıdır. Bunun dışına bir and tanıyoruz, tanımayacağız.

Ben Türk’üm ama Türkçü değilim. O başka bir şey, o başka bir şey. Irkçılık bizim dinimizde yasaklanmıştır. Her etnik unsur kendi etnik unsuruyla iftihar edebilir. Sizin Türkçülük yapma hakkınız var ama benim Kürt vatandaşımızın Kürtçülük yapmak hakkı doğar. Asla bunu ırkçılık yapma boyutuna taşımayalım. Bunu yaptığınız anda ayrımcılık yapmış olursunuz. AK Parti olarak bu yanlışa düşmedik.

Türkiye Cumhuriyeti devleti 81 milyonun ortak devleti olduğuna göre, sembolik unsuların hepimizi kucaklaması gerekir. Rabiamız budur. Tek millet. Kökenine, bölgesine bakmaksızın 81 milyon vatandaşımızın tamamını ifade ediyoruz. Ayrımcılık yok. Tek bayrak. uğrunda dedelerimizin ve evlatlarımızın kan döktüğü istiklalimizin alameti farikasını olan değerini vurguluyoruz. Tek vatan derken, 780 bin kilometre vatan toprağının hepimize ait olduğunu söylüyoruz. Tek deve derken maziden atiye uzanan köprü üzerindeki Türkiye Cumhuriyeti’nden başka devlet tanımadığımızı belirtiyoruz.

Tek tipçi bir metin özentisinin çocuklarımıza her sabah okutulmasının yeri var mıdır? Anayasa Komisyonu Başkanımızın kökeni ve meşrebi üzerinden eleştirilmesinin kime ne faydası vardır? Ben ayrımcı değilim diyeceksin, Anayasa Komisyonu Başkanımız benim milletvekilim, bakanlık yapmış arkadaşımıza, bakanımıza hem hakaret, hem tehdit savuracaksın. Onun arkasında bizler varız. Bakanımıza yönelik bu tehdidi ve hakareti gerçekten bir genel başkana yakıştıramadım. Bu çok üzücüydü. Buna yol arkadaşımı feda edemek. Benim bu yol arkadaşımızın ırkçılıkla alakası yok. Kökeni Kürt olabilir ama kendisi bu millete hizmet etmenin şuurunda. Niye hedef saptırıyor, damgalama yapıyoruz.

“HERKES KENDİ YOLUNA”

Ülkeyi ve milleti sevmek çocuklarımızı buna uygun bilgi, beceriyle donatmakla olur. Biz 2053, 2071’i inşa etmek için ittifak kurduk. Bunun için artık bu tür meselelerdeki görüş farklılıklarının Cumhur İttifakı’na gölge düşürmesine izin vermemeliyiz. Biz bu ittifakın ruhuna zarar verecek hiçbir işin içinde olmadık, olmayız. Milletimizin emaneti olan Cumhur İttifakını günlük siyasetin üzerinde tutmak istedik. Gördük ki MHP farklı bir tercih yaptı. Madem ‘Biz yolumuza’ diyorlar, biz de ‘Herkes kendi yoluna’ deriz.

Ülkemiz, milletimiz, partimiz için hayati gelişmelerin olacağı bir dönem olacak. Yeni bir atılım sürecine giriyoruz. Siyasi, sosyal ve ekonomik ilişkiler içinde olduğumuz Avrupa zorlu günler geçiriyor. ABD’nin hamlelerini yakından izliyoruz. Orta Asya ile iyi ilişkiler içindeyiz.