Erdoğan: Türk üniversiteleri tarihlerinin en özgür, en güçlü dönemini yaşıyor

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Türk üniversiteleri tarihlerinin en özgür, en güçlü dönemini yaşıyor." iddiasında bulundu.

Erdoğan: Türk üniversiteleri tarihlerinin en özgür, en güçlü dönemini yaşıyor

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye’deki üniversitelerin halinden memnuniyetini dile getirerek “Türk üniversiteleri tarihlerinin en özgür, en güçlü dönemini yaşıyor.” iddiasında bulundu.

Erciyes Üniversitesi Akademik yılı açılışında konuşan Erdoğan, ”Aynı şehirden gelmiş kimi zaman aynı mahallede oynamış gençler siyasi kamplaşmanın kurbanı oldu. Biz öğrenciye üniversiteyi aratmadık, biz üniversiteyi öğrencinin ayağına götürdük. En büyük başarımız buradadır. Şu anda 81 vilayetimizin 81’inde de üniversitemiz var. Yıllardır üniversiteleri baskıcı, jakoben hatta faşist ideolojilerine payanda yapanlar, bizim dönemimizde üniversitelerin asli hüviyetlerine kavuşmasından çok ciddi rahatsızlık duyuyorlar.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:

“Politikalarımızı yerden yere vuran çevrelerin bizden önce üniversitelerin darbelerde oynadığı role ilişkin tek bir açıklaması yoktur. Bunların varoluş kaidesi ait oldukları yerlerin tetikçiliğini yapmaktır. Üniversiteleri bilim ve araştırma yerine vesayetin ideoloji üretim merkezleri olarak gören zihniyeti hep birlikte çöpe attık. Belli ideolojik kimliklerin üniversitelerde kısmen sürdürdüğünün farkındayız. Bunların zamanla değişeceğine inanıyorum. Biz üniversitelerde tek tipçiliğe karşıyız. Türkiye’nin tüm renkleri üniversitelerde olmalı. Türk üniversiteleri tarihlerinin en özgür, en güçlü dönemini yaşıyor.

Uzun yıllar üniversiteler öğrenci olayları veya ideolojik dayatmalarla gündeme geliyordu. Kapılarında gözyaşı döken başörtülü kızlarımızla gündeme geliyordu. Bizim öğrenciliğimiz sağ-sol çatışmalarının kasvetli dönemine denk geldi. Biz öğrenciye üniversiteyi aratmadık, üniversiteyi öğrencinin ayağına götürdük, en büyük başarımız buradadır. 80 öncesinde sahnelenen oyunun ilk defa başımıza gelmediğini de biliyoruz. 1960 darbesi ile başlayan kötü gelenek birçok üniversitemiz tarafından sürdürülmüştür. Özellikle 28 Şubat döneminde mevcut hükümeti devirmek için oluşturulan 5’li çeteye kimi profesörlerin verdiği destek unutulmayacaktır. Destek vermekle kalmamış, yönettikleri üniversitelerini Nazi kamplarına çevirmişlerdir. Üniversiteyi birincilikle bitiren başörtülü kızımıza diplomasını vermedikleri gibi ağzını kapatarak aşağı indirdiler. Neymiş başında başörtüsü varmış. İşte bu millet bunları affetmedi ve affetmeyecek. Siz uzaya füze gönderdiniz de başörtüsüne mi takıldı? Öbür tarafta birincilikle bitirecek kalkıp da bırakın diplomasını vermeyi tekme tokat sahneden dışarı atacaksınız. Bir baba olarak benim bunu kabullenmem mümkün değil. Buradaki hocalarımızın o sıkıntılı dönemlere ya hoca ya da akademisyen olarak şahit olduklarını düşünüyorum. Ben bir siyasetçi olarak benim kızım ülkemde başörtülü olarak okuyamayacak gidip Amerika’da İngiltere’de başörtülü olarak okuyabilecek. Bu ne büyük çelişkidir? Ülkelerine gittiğim zaman bana o liderler ‘nasıl olur’ diye sordu. ‘Sizin ülke Müslüman değil mi’ dediler, ‘halkı Müslüman’ diyebildim.

Türk üniversitelerinin tarihlerinin en özgür dönemlerini yaşadıklarını gayet iyi biliyoruz. Hiçbir medeni devlet terörün üniversitelerde mayalanmasına müsaade etmez. Berlin veya Paris’te terör eylemi sırasında hayatını kaybeden teröristleri anma törenine rastlamazsınız. Terör savunuculuğunu devletin kendisine sağladığı imkanlarla yapmak kimsenin hakkı ve haddi değildir. Belli ideolojik kimliklerin belli üniversiteleri esir aldığının farkındayız. Bunların zamanla değişeceğini adımız gibi biliyoruz. Biz her alanda olduğu gibi üniversitelerde de tek tipçiliğe karşıyız. Toplumsal farklılığımızın üniversitelerimize de yansımasına önem veriyoruz. Türkiye’nin tüm zenginlikleri üniversitelerimizde de olmalıdır. Hayatın her alanında başarının anahtarı, sıkıntılar karşısında yılmadan hedeflerimiz karşısında yol almaktır. Bahanelere sarılarak başarı sağlanmaz. Asıl mesele sorumluluklarımızı yapmak ve zoru kolay kılacak güçlü bir iradeye sahip olmaktır. Biz 16 yılda bunu başardık. Bir an olsun karamsarlığa kapılmadık. Eski Türkiye sevdalılarının menfi propagandalarına kulak asmadık.”

Erdoğan, “eski Türkiye” iddialarının ardından “Bu yenilir yutulur bir iş mi? Bu katlanılır bir iş mi? Neymiş, başında başörtüsü varmış. İşte bu millet, bunları affetmedi ve affetmeyecek. Siz, uzaya füze gönderdiniz de başörtüsüne mi takıldı? Bu nasıl bir yaklaşımdır?” ifadelerini kullandı.