Erdoğan kendisini Mecelle ile savundu: Emperyalizmin rızası için

Bu haliyle, İslam’ın güncellenmesi, yeni bir anlayış arayışları tartışmalarının en temelinde siyasal İslam’ın emperyalizmle yeniden uyum yakalama çabalarının bir parçası olduğu açık...

Erdoğan kendisini Mecelle ile savundu: Emperyalizmin rızası için

Zafer Aksel Çekiç

“Arap Baharı”nın ardından değişen rüzgarlarla cihatçı terörizme karşı din anlayışının değiştirilmesi tartışmaları Türkiye’ye de ulaştı. Laiklik unutuldu. Erdoğan Osmanlı’nın Mecellesi ile kendisini savunurken ona tarikatlarla birlikte CHP de karşı çıktı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, siyasal İslam’ın yeni dönemdeki rolü̈ için sürdürülen İslam anlayışında yenilik tartışmalarına katıldı. Son dönemde kadın hakları, cinsellik gibi konularda kamuoyunda tartışma yaratan ve AKP’ye sorun çıkardığı anlaşılan “fetvaların” önünü̈ almak için yapılan bu açıklamalar, aynı zamanda başarısızlığa uğrayan “Arap Baharı” sürecinin ardından cihatçı terörizme karşı Mısır, Tunus, Suudi Arabistan gibi pek çok ülkede başlatılan din ve toplumsal yaşam tartışmalarının da Türkiye nihayet ulaşması anlamına geliyor.

Öte yandan, Erdoğan’ın sözleriyle başlayan tartışmada bugüne kadar ortaya çıkan tepkilere bakılınca tarikatların ve dinci gericilerin dışında dikkat çeken tepkinin CHP’den geldiği görüldü̈. CHP’li Engin Altay ‘İslamın güncellenmesi gerektiğini’ söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tepki gösterirken sarf ettiği “Allah’ın ayetlerini sorgulamak, Cumhurbaşkanı’nın işi değil. Ayetler sorgulanamaz” sözleriyle devlet ve din işlerinin ayrılması gerektiğini hatırlatmak yerine gericilikte yarışmaya çalıştı.

Erdoğan ve Kalın’dan “Osmanlı” savunması

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir toplantıda, “Son günlerde bakıyorsunuz din adamı olarak ortaya çıkıp da ne yazık ki kadınla ilgili çok farklı açıklamalarda bulunup, dinimizde kesinlikle yeri olmayan bazı kendine göre içtihatta bulunan kişiler çıkıyor ortaya. Bunlar ya bu asırda yaşamıyorlar, çok farklı bir dünyada, farklı bir asırda, zamanda yaşıyorlar. Çünkü̈ İslam’ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar. Siz İslam’ı 14 asır, 15 asır öncesi hükümleriyle kalkıp da bugün uygulayamazsınız.” sözleriyle “dinde güncelleme” tartışmasını başlattı.

Daha sonra Erdoğan, partisinin Siyaset Akademisi açılışında yaptığı konuşmada da bu güncelleme tartışmasını sürdürerek “İslam’ın güncellenmesi gerektiğini inkâr eden zihniyet, dinimizde olmayan şeyleri varmış gibi gösteren zihniyetle aynıdır” açıklamasında bulundu.

Gelen tepkiler üzerine ise gerek Erdoğan gerekse Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü̈ İbrahim Kalın kendilerini Osmanlı döneminde yürürlükte bulunan ve dönemin “Medeni Kanun”u sayılan Mecelle’den alıntıyla savunmayı tercih etti.

Gericiler ve CHP

Öte yandan, Erdoğan’ın sözleri gericilerden büyük tepki gördü̈. Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü̈ Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, sosyal medya hesabından “Muhterem Cumhurbaşkanım! Haddinizi aşarak şer’i meselelerde fikir beyan etmeyiniz! Zira ne müctehid ve ne de fıkıhçısınız!” diyerek Erdoğan’a “şer’î konularda” görüş beyan etmemesini önerdi. Yine gericiliğin öne çıkan yayın organı Yeni Akit gazetesi de Erdoğan’ın sözlerine karşı “İslam yenilenemez anlayışı yenilemek lazım” başlığıyla verdiği haberde Necip Fazıl’ın bir yazısına yer verdi. Son olarak, sık sık gündeme gelen İsmailağa cemaati de bir açıklama yayınlayarak, “İslâm’ın güncellenmesi söz konusu edilmişti. Evet bizler de güncelleşmeden yanayız. Ama bu, İslâm’ın değil Müslümanın kendisini güncelleştirmesi meselesidir.” diye Erdoğan’ın açıklamalarını hedefe koydu.

Bununla birlikte dikkat çeken asıl tepki ise CHP’den geldi. Laiklik ilkesini tamamen unutan CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “Allah’ın ayetlerini sorgulamak, Cumhurbaşkanı’nın işi değil, Recep Tayyip Erdoğan’ın işi değil. ‘İslamın güncelleştirilmesi’ söz çok tartışma götürür. Samimi Müslümanların bu sözü̈ çok sorgulayacağından eminim. Ayetleri sorgulamak kulların işi değildir.” dedi. Yandaş yazarların alay konusu haline getirdiği bu açıklamalar esas olarak CHP’nin gericilikle mücadele etmek yerine onunla yarışma tercihini bir yansıması oldu.

Arap dünyası tartışmaya 2 yıl önce başladı

Esasında, bu tartışmalar, Arap ülkelerinde “Arap Baharı” sürecinin ardından yükselen cihatçı terörle arasına mesafe koyamayan siyasal İslam emperyalizm açısından eskisi kadar kullanışlı olmayınca emperyalizm tarafından başlatıldı.

Mısır’da Müslüman Kardeşler’i deviren Cumhurbaşkanı Sisi başlattığı İslam’da reform taleplerini yükseltirken Sünni İslam dünyasının en önde gelen dini eğitim kurumu olan El Ezher için sonun geldiği dahi söylendi. 2016 Ocak ayında Fas Kralı tarafından düzenlenen ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından da desteklenen bir organizasyonun sonunda da “Marakeş Deklarasyonu” yayınlanmıştı. Deklarasyonda, söylem düzeyinde de olsa dini azınlıkları da kapsayan yeni bir yurttaşlık tanımı, dini eğitimin şiddet içeriğinden arındırılması ve dinsel nefret söylemiyle mücadele edilmesi çağrısında bulunuluyordu. Son olarak, Vahhabiliğin kalesi ve cihatçı terörizmin ideolojik kaynağı Suudi Arabistan’da “ılımlı İslam” geçiş söylemleriyle bu tartışmalara katıldı.

Emperyalizmle uyum yakalayacak yeni bir İslam

Bu haliyle, İslam’ın güncellenmesi, yeni bir anlayış arayışları tartışmalarının en temelinde siyasal İslam’ın emperyalizmle yeniden uyum yakalama çabalarının bir parçası olduğu açık. Erdoğan’ın çıkışı bir ölçüde son dönemde gündeme gelen “fetvalar” nedeniyle başkanlık seçimlerine dönük bir çaba olsa da esasında yine bu arayışlara dahil olmak anlamına da geliyor.

Elbette bir din tartışmasının siyaset alanında yürütülmesinin belirgin sınırları olmalı. Öte yandan, bu tartışmalarda esas olarak “İslam” yerine “siyasal İslam”ın tartışıldığını da görmek lazım. Bu nedenle, Türkiye bir şeriat devleti olmadığına göre “ayetlerin sorgulanamayacağını” tartışmak yerine esasında siyasi olarak hedeflenen emperyalizmle uyum çabalarının tartışılması gerekiyor.