Ekim Devrimi ile dönüşen sağlık sistemi: Sosyalizm ülkeye gençlik aşısı yapan bir sistem

1950 yılına gelindiğinde dispanserler ve poliklinikler birleştirilerek uzmanların poliklinikte hastane olanaklarını kullanarak sağlık hizmeti vermesi sağlanır. Kentsel sağlık yapılanmasının en küçük biriminden sorumlu hekimlerin mesaisi 3 saat poliklinik/ 3 saat ev ziyareti/ 30 dakika sağlık eğitimi olarak belirlenir.

Ekim Devrimi ile dönüşen sağlık sistemi: Sosyalizm ülkeye gençlik aşısı yapan bir sistem

Mehmet Kafkasyalı

3 Mart 1918’de Brest-Litovsk anlaşmasıyla Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı, Sovyet insanı için sonlanmıştı. Ancak uluslararası sermayenin desteğini alan Rus sermayesi Sovyet Hükümeti’ne karşı bir savaşıma girdi ve 20 Aralık 1922’de emeğin iktidarına boyun eğdiler.

Sağlık, yeni kurulan Sovyet Hükümeti’nin öncelikleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Çarlık Rusya’sında feodal soyluluğun ve sermayenin sınıfsal gereksinimlerine göre örgütlenmiş olan özel sağlık hizmetlerinin yerine, işçiler ve köylülerin, bir başka deyişle işçi sınıfının gereksinimlerine göre örgütlenecek sosyalist bir kamusal sağlık sistemine gereksinim vardır. Kuşkusuz tıbbın hastalıklara karşı kullandığı silahlar bütün sistemlerde aynıdır ve sermayenin egemen olduğu ülkelerde sınırlı da olsa kamusal sağlık hizmetleri örgütlenmiştir, fakat Sovyet sağlık sistemini sosyalist yapan, hastalıklara karşı eldeki silahların nasıl kullanıldığıdır.

Bu sağlık sisteminin başlıca temelleri F. Engels’in İngiltere’de Emekçi Sınıfın Durumu kitabında yani Marksist ideolojide, devrimi yapan Bolşevik Parti’nin ve Sovyetlerin örgütlenmesinde yatmaktadır. Bu felsefenin kendisi ise toplumsal alanda şu mantığa yaslanmaktadır:

“Sovyet sağlık sistemi yurttaşlarının sağlığından devletin sorumlu olması ve sağlık bakımının her yurttaşın hakkı olduğu felsefesine dayanır. Bu felsefeye göre önleyici ve iyileştirici sağlık hizmetleri herkese ücretsiz sunulmalıdır.”

“Sovyetler Birliği’nde sağlık hizmetleri belirli bir toplumsal sistem ve felsefenin gereksinimlerini karşılamak üzere örgütlenmiş ve yönetimin bütün düzeylerinde önleyici ve iyileştirici hizmetlerin bütünleşmesiyle bütün topluma kapsamlı bir sağlık bakımı sağlamak için tasarlanmıştır. Sovyetler Birliği’nde temel sağlık felsefesi sağlığı korumaktır ve bu felsefe toplumun sağlığına ilişkin sorumluluğu devlete verir. Sovyet hükümeti, sağlığın ulusun ekonomisi ve kalkınmasındaki rolünü ve belli toplumsal grupların özel tıbbi ilgiye gereksinimi olduğunu kabul etmiştir.”

Sosyalist devlet her şeyden önce sosyal devlettir. Sovyet Hükümeti, kuruluşunun henüz dördüncü gününde, 13 Kasım 1917’de, ileride Sovyet sağlık sisteminin üzerine inşa edileceği bir kararname yayınlamıştır:

“1. İstisnasız bütün ücretli işçilere ve kent ve köy yoksullarına sigorta.

  1. Sigorta bütün hastalık, yaralanma, vandallık, yaşlılık, analık, dulluk, yetimlik, ve işsizlik gibi bütün özürlülük türlerini kapsar.
  2. Sigortanın bütün maliyeti işveren tarafından karşılanır.
  3. Özürlülük ve işsizlik durumunda tam tazminat sağlanır.
  4. Sigortalılar, sigorta kurumları üzerinde tam kontrole sahiplerdir.”

“SSCB halkı, hastalık, sakatlık olsun tüm yaşamı boyunca sağlıklarının korunması hakkına sahiptir. Bu hak, sosyal güvenlik sistemiyle sağlık hizmetlerinin parasız verilmesiyle, çalışan her kişinin ulaşabileceği sağlık kurumlarının kurulmasıyla garanti altına alınır. Toplumun sağlığının korunması SSCB devletinin temel sorumluluğu ve görevidir. Tedavi ne kadar uzun sürerse sürsün parasızdır. Koruyucu hizmetler, danışmanlık, laboratuar tetkikleri, hastanede yatışlar hepsi parasızdır.” SSCB Anayasası

Sosyalist devletin alametifarikalarından olan planlı devlet işleyişi, Sovyetler Birliği’nde kendisini göstermiştir. Çarlık Rusya’sında zaten küçük asalak sınıfa yönelik örgütlenmiş olan sağlık sistemi, işçilere ve köylülere olan hizmeti lütuf denilecek seviyedeydi. Böyle bir durumda Çarlık Rusya’sında merkezi sağlık planlama için girişilen bir organizasyon beklemek zaten pek akılcı olmazdı. 18 Haziran 1918’de bir hükümet kararnamesiyle Sağlık Bakanlığı (Narkomzdraw – Narodnyi Komissariat Zdrawoochronienija) kurulmuş ve Dr. Nikolay Aleksanroviç Semaşko Sovyetler Birliği’nin ilk Sağlık Bakanı olmuştur. Sovyetler Birliği’ni oluşturan her cumhuriyette de birer Sağlık Bakanlığı kurulmuştur.

Merkez ve taşra yönetim yapılanması, Sovyetler Birliği’nde de kararların sermayenin sultası altında olan ülkelerdeki gibi tepeden inme kararlarla uygulandığı izlenimi oluşabilir. Oysa ki Sovyet sağlık yönetiminde işçiler yalnızca söz sahibi değil, karar sahibidirler aynı zamanda. Uzman kişiler karar alma mekanizmalarında yol gösterici konumdadırlar.

Çok geniş bir coğrafyada kurulan SSCB, bu hizmetleri tüm yurttaşlara ulaştırmak adına taşrada belirli idari birimler oluşturarak sağlık yönetimini çeşitli alanlarda yapılandırır. Sağlık alanı tedavi kurumları, denetim, anne çocuk bakımı, sanayi hijyeni-işyeri hekimliği, yaşam koşullarını denetleme, bilimsel araştırma, halk hijyen eğitimi, rasyonalizasyon, planlama, onarım, inşaat bölümleri olarak örgütlenir. Kentleşmeye ve yerleşimin büyüklüğüne göre benzer birimler ve şehir hastaneleri oluşturulur. İyileştirici ve koruyucu hizmetler birbirinin tamamlayıcısı olarak hayata geçirilir.

“- İşyeri komitesi veya yerel komite işyerinde veya bölgede bulunan herkes tarafından seçilir.

– Parti komitesi işyerinde çalışan veya bölgede oturan parti üyelerince oluşturulur.

– Yönetici ise işyerinin veya bölgenin yönetiminden sorumlu kişidir.”

İşyerlerindeki veya bölgedeki insanların her şeyinden olduğu gibi sağlıklarından da yukarıda saydığımız komiteler sorumludur. Bu komiteler görevli hekimle birlikte emekçilere sunulan sağlık hizmetlerini iyileştirmeye çalışır. Sovyetler, Sosyal Sigorta Fonlarını en iyi nasıl kullanılacağına dair karar verir; çevre anaokullarını, kreşleri ve okula giden çocuklara verilen hizmeti denetler. Sovyetler Birliği’nin savaş sonrası kısa sürede sağlık hizmetlerinin en hızlı biçimde iyileşmesinin sebebi bu sağlığın örgütlenme biçimi ve felsefesidir. Aksi takdirde, Sovyetler Birliği’nin hem teknik ve hem de parasal kaynak açısından diğer ülkelerle yarışması üzerine bir mantık inşa edilirse ortaya anlatılan durumun tam tersi bir tablo çıkacaktır savaş sonrası dönemde. Sovyet tıbbının hızla ilerlemesinin ve ülkenin sağlık sorunlarının inanılamayacak kadar kısa sürelerde çözümlenmesinin sırrı, emekçilerin sağlık hizmetlerine aktif katılımıdır.

“İşçiler ve köylüler cumhuriyette bütün politik ve ekonomik gücü ele geçirdikleri gibi sağlığın korunmasını da ele almalılar.” Khirin

Tedaviden önce ve daha büyük oranda önleyici sağlık hizmetlerini temel alan Sovyet sağlık sisteminde, ilk “sanepid” (kelimeyi oluşturan terimler/sanitasyon: arındırma, epidemiyoloji: salgın hastalık hekimliği) istasyonları iktidarın ilk yıllarında kurulur. Bu istasyonlar potansiyel olarak önlenebilecek tüm sağlık sorunlarının denetiminden sorumlu halk sağlığı merkezleri ağını oluşturur. Okul hekimleri ve dispanserler aracılığı ile bilimsel araştırma, önleyici sağlık hizmetlerine halkın katılımı, uzmanların eğitimi gibi amaçlarla çalışan bu birimlerde tedavi hizmeti verilmez. Sanepidler zorunlu aşılama, kaynakların sağlığa uygunluğu, hastaların takibi ile bulaşıcı hastalıkların önlenmesinde aktif rol oynar. İlerleyen süreçte sanayileşmenin ve şehirleşmenin toplum sağlığı adına tehdit oluşturması ile hastalık kavramının ağırlığı bu koşullara ve meslek hastalıklarına kayar. Sanepid hekimlerine ek olarak çevre, sanayi hekimliği ve kentleşmede sağlık danışmanlığı görevleri de verilir. 60’lı yıllara gelindiğinde sanepid birimlerde, hekimler, hijyen memurları, uzman mühendisler (akustik, gaz kirleticileri, kanalizasyon, temiz su, ısıtma havalandırma, sanayi ve konut inşaatı, yeşil alan konularında), biyologlar, kimyagerler, istatistikçiler gibi uzmanlar sağlığın toplumsal belirleyicilerine müdahale ederek temel sağlık hizmetini verir.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği, işyeri sağlık hizmetleri ile sağlanır. Yasaya göre 250’den fazla işçi çalıştıran kuruluşlarda sağlık merkezi açma zorunluluğu vardır. İşçileri, işlerinden kaynaklanabilecek tehlikelerden koruma, işçilerin fiziksel ve psikolojik uyumunun sağlanması, işin işçilere göre düzenlenmesi, işçilerin genel iyiliğinin sağlanması amacıyla çalışılır. Hekim rutin muayene ile birlikte çalışma ortamının sağlık ve güvenliğini denetler.

İşyeri hekimliğinin yanında kişilerin çalıştığı, yaşadığı bölgede nüfus temel alınarak oluşturulan poliklinik ve dispanserler bulunur. Polikliniklere işyeri hekimlerinden ve dispanserlerden aktarılan hastalar kabul edilir. Poliklinik hekimleri günde en fazla 40 hasta kabul edebilir, günlük 6-6,5 saat çalışır, her beşinci günü tatildir. Meslek hastalığı riski taşıyan bölümlerin hekimleri çalışma ve tatil süreleri, koşullar dikkate alınarak belirlenir. Sağlık bakımı kamulaştırılarak dispanserler, poliklinikler, genel hastaneler, uzman hastaneler, sanatoryumlar, eğitim hastaneleri kurumları ile tedavi edici sağlık hizmetleri örgütlenir. Emekçilerin ihtiyacına göre oluşturulan bu sistem erişkin emekçi sağlığı, ana-çocuk sağlığı ve hijyen alanlarına yoğunlaşır.

1950 yılına gelindiğinde dispanserler ve poliklinikler birleştirilerek uzmanların poliklinikte hastane olanaklarını kullanarak sağlık hizmeti vermesi sağlanır. Kentsel sağlık yapılanmasının en küçük biriminden sorumlu hekimlerin mesaisi 3 saat poliklinik/ 3 saat ev ziyareti/ 30 dakika sağlık eğitimi olarak belirlenir.

Yazıda anlattığımız hekimlerin mesai saatinin düzenlenmesinden sağlık hizmetinin örgütlenmesine kadar tüm bu çerçevenin çekirdeğinde tek bir şey durmaktadır: O da işçi sınıfının iktidarıdır ve onun çıkarlarıdır. Bu çıkarlar öyledir ki medeniyete gençlik aşısı yapar, sağlıklı nesillerin habercisi konumundadır.