ÇEVİRİ | Suriye İnsan Hakları Gözlemevi gerçeği

Suriye'ye yönelik emperyalist saldırının medya ayağında büyük rol oynayan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne dair çeviriyi Manifesto okurlarıyla paylaşıyoruz...

ÇEVİRİ | Suriye İnsan Hakları Gözlemevi gerçeği

Çeviri: Kubilay Cenk

Neredeyse sekizinci yılına girmek üzere olan Suriye’deki emperyalizm destekli savaşın başından beri hemen hemen bütün ana akım medya kuruluşlarının ve uluslararası kuruluşların raporlarında kaynak olarak kullandığı “tek kişilik” Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) başta İngiltere olmak üzere Suriye’de rejim değişikliği isteyen bütün hükümetler tarafından fonlanıyor.

Beau Christensen tarafından yazılan ve 23 Eylül 2016’da Sott’da yayınlanan yazının İngilizcesine buradan ulaşabilirsiniz.

5 yıldır Suriye’de kanlı bir kargaşa yaşanıyor ve bu süre sarfında yalnızca bağımsız medya “Suriye iç savaşı” ile ilgili resmi anlatıda bariz bir kusur bulabildi.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) Suriye’deki askeri hareketlilik, hükümet politikası ve kamu duyarlılığı ile ilgili Batılı basın kuruluşlarına veri sağlayan İngiltere merkezli bir kuruluş. Batılı basın kuruluşları ise herhangi bir soru sormadan kendilerine verilen bilgiyi yeniden yayınlıyor:

(Bazı uluslararası ana akım medya kuruluşlarının SOHR’un raporlarını referans alarak yaptığı haberler)

Batılı medya kuruluşlarındaki editörlerin kamuoyundan gizledikleri şey ise “Suriye İnsan Hakları Gözlemevi” ne Suriye merkezli ne de orada yaşananları gözlemliyor. SOHR, Suriye’de üç defa hapis cezasına çarptırılmış Abdul Rahman adlı bir kişi ve Rahman’ın Suriye’deki dört kişilik “aktivist” ekibinden oluşuyor ve İngiltere’nin Coventry şehrinde ufak bir evde faaliyet yürütüyor.

Görünüşe göre Suriye’de sahada yaşananlarla ilgili Batı medyasını bilgilendirmek için dört kişi yeterli. Bu dört kişi eğer Suriye hükümetini destekleyenler de dahil olmak üzere birçok kaynaktan bilgi almaya açık olsalardı, teorik olarak mantıklı objektif raporlar üretebilirlerdi. Hatta savaştaki kayıplar, mülteciler ve teröristler / muhalifler hakkında güvenilir istatistikler de üretebilirlerdi. Ancak SOHR Suriye’deki “iç savaşı” sürekli olarak sözde “muhaliflerin” perspektifinden rapor etti ve hem Suriye hükümetinin raporlarını hem de muhaliflerin suçlarını açığa çıkaran sivil raporlarını görmezden geldi.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanlığı ve İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın Suriye’deki savaşın sonlanmasına yönelik tek hedefi Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın ölümü veya hükümetten düşürülmesi olduğu için, bu durum Gözlemevi’nin güvenilir bir bilgi kaynağı olması için yeterli.

Kendisinin de kabul ettiği üzere Rahman, “Suriye muhalefetinin” bir üyesi ve Esad’ın devrilmesini istiyor. Bu durum açıkça onun raporlarındaki objektifliği ortadan kaldırıyor.

Ancak daha fazlası var. Rahman ve işlettiği Gözlemevi’nin, Batı’nın propaganda cephesi olduğu ortaya çıktı. Bunu açığa çıkaran Tony Cartalucci, yazısında şöyle yazıyor:

“Bundan daha güvenilmez ve taraflı bir bilgi kaynağı düşünülemez, ancak son iki yıl boyunca onun ‘Gözlemevi’”, Batı medyasının yaydığı sonu gelmez propaganda yağmuru için tek bilgi kaynağı işlevi gördü. Belki de en kötüsü, Birleşmiş Milletler de bu taraflı, absürt derecede açık propaganda kaynağını, çeşitli raporlarının temeli olarak kullanıyor”*

Bu adam (Rahman) “insan hakları aktivisti” olmaktan oldukça uzak. Avrupa Birliği (AB) ve “ismi verilmeyen bir AB ülkesi” tarafından fonlanıyor. Muhtemelen bu ülke İngiltere çünkü Esad’ın iktidardan düşürülmesi konusunda Rahman’la aynı derecede coşkulu olan eski İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague ile Londra’daki Dışişleri Bakanlığı ofisinde bir çok kez görüştükleri belgelendi. The New York Times, Rahman’ın Suriye hükümeti karşıtı faaliyetleri sebebiyle Suriye’yi terkettikten on yıl sonra İngiliz hükümeti tarafından Coventry’ye yerleştirildiğini gösteriyor:

“2000 yılında iki arkadaşı yakalandıktan sonra insan kaçakçılarına para ödeyen Rahman, İngiltere’ye kaçtı ve hükümet tarafından Coventry’ye yerleştirildi.”

Daha önceden yıkıcı eğilimleri olan bir suçlu, şimdi bir “insan hakları aktivisti” (ama gerçekte İngiliz istihbaratının bir malı). Bu kuruluşlardan herhangi birinin, hüküm giymiş bir suçluya, Batı medyasında basılan yalanları beslemek için sözcüsü olması dışında para ödeyeceğini düşünen var mı? Joe Quinn ve Niall Bradley’in geçen yıl yazdığı üzere, Gözlemevi tarafından sağlanan figürler, Suriye’de rejim değişimi ve hava saldırılarına halk desteği oluşturmak için düzenli olarak referans gösteriliyor.

Peki bu derece yanlı bir propaganda kaynağını Batı medyasında kimler kullanıyor? Kimlerin kullanmadığına dair bir liste hazırlamak daha rahat olur. CNN, Reuters, Associated Press, BBC, Al-Jazeera, Huffington Post, Fox ve Vice… bunlardan sadece bir kaçı. Anlaşılan bu presstitute** kuruluşlar, politik çıkarları olan ve bu amaçla İngiliz hükümeti tarafından finanse edilen birinin sözüyle hareket etmeyi umursamıyorlar. Ana akım medyada araştırmacı gazeteciler kaldı mı? Çarpışan iki nörona sahip olanlar bugünlerde oldukça nadir…

Batılı istihbarat servisleri Suriye’de silahlı muhalefet güçleri kurdular. Orada yaşananlarla ilgili medya anlatısını da kontrol etmek isteyeceklerdir. Rahman bu terörist grupların aktardığı bilgiyi alarak kendi üzerine düşeni yapıyor. Daha sonrasında bu bilgi Batı medyasına SOHR kaynaklı olarak gönderiliyor. Bütün operasyon süreci o kadar şaibeli ki, gerçek bir gazeteciye çığlık attırır. Ve açık konuşmak gerekirse, Batılı gazeteciler gerçekten daha fazla bilmeli.

George Bush’un söylediği şu ifade neydi: ‘beni bir kere kandırırsan sana yazıklar olsun, iki kere kandırırsan da bana’. Esas olarak Bay Gözlemevi, Irak Savaşı’ndaki Rafid Ahmed Alwan al-Janabi’nin Suriye Savaşı’ndaki daha ileri bir versiyonu. ABD hükümetinin Irak’ta 10 yıllık işgali ve 1.5 milyon Irak vatandaşının katledilmesini meşrulaştırdığı “Saddam’ın kitle imha silahları var” yalanının arkasındaki kişi Alwan idi. Arkadaşlarına göre Alwan, 1999 yılında devlet bütçesini zimmetine geçirmeye çalışırken yakalanan, anadan doğma bir yalancıydı. 1999 yılında Irak’tan kaçıp Almanya’ya gittiğinde ve Alman istihbaratına Bağdat Üniversitesi’nden kimyasal mühendislik bölümünden dereceyle mezun olduğunu ve kitle imha silahları üreten taşınabilir laboratuvarlar kuran bir ekipte çalıştığını söylediğinde curveball*** oldu.

Bu bilgi Amerikan istihbaratına gönderildiği zaman, Alwan’ın anadan doğma bir yalancı olduğunu, üniversitede sınıfın sonuncusu olduğunu ve Almanya’ya kaçmadan önce yaşamını idame ettirmek için taksi şoförlüğü yaptığını rahatlıkla reddetti ve Alwan’ın kitle imha silahlarıyla ilgili söylediği şeylerin doğru olduğunu kabul etme kararı aldı. Alwan, kimlik bilgilerini daha da ispatlamak için belirli bir Irak tesisini “mobil laboratuvarlar için yerleştirme istasyonu” olarak tanımladı. BM silah müfettişleri, 9 Şubat 2003’te bu yeri ziyaret ettiklerinde, tohum işlemek için kullanılan bir depo buldular.

Bu bilgiyle beraber, ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, doğru şeyi yapmaya karar verdi ve BM’ye koşarak Alwan ve kitle imha silahlarına dair “kanıtlarını” anlattı. Neden? Çünkü ABD’li politikacılar Irak’ı işgal edip kaynaklarını yağmalamayı çok önceden kararlaştırdılar. Onlar, dedikleri üzere, “savaşları meşrulaştırmak için” bilinen yalancıların sahte iddialarını kullanarak gerçekleri bir savaş politikası etrafında düzenleyeceklerdi. Bu, tam olarak Bay Gözlemevi’nin bugün Amerikan hükümeti için yaptığı şey ve medya hâlâ bunu alıyor ve kamuoyu için yeniden üretiyor.

Yani medyamızın geldiği hal bu: psikopatlar tarafından kusulan yalanlar, beyinsiz bir moronlar sürüsü tarafından tekrar ediliyor ve böylelikle kamuoyunun dünyadaki olaylara bakışı manipüle edilerek, gerçekleri değil de onların görmemizi istedikleri şeyi gördüğümüzden emin olunuyor. Bir şey kesin: Eğer Gözlemevi’nin ve Rahman’ın Suriye’de yaşananlarla ilgili söylediklerine inanıyorsanız, yalanlara inanıyorsunuz.

Notlar

• * Alıntı: Tony Cartalucci’nin Medya Şafak tarafından halihazırda Türkçe’ye çevrilen “Demokrasi yanlısı terörizm”: Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, AB tarafından finanse edilen bir propaganda cephesi” yazısından bu alıntının çevirisini kullandım.

• ** Presstitute: Gazeteci ve fahişe sözcüklerinin birleşimi olan bu kelime, tek taraflı yayınlar yapan medya kuruluşları için söyleniyor.

• *** Curveball: ABD’de argoda beklenmeyen şey anlamına geliyor.