ABD Ortadoğu’da ne istiyor?

ABD Ortadoğu’da ne istiyor?

25-02-2018 08:00

ABD emperyalizminin Ortadoğu’da neler yapmak istediği ve amacı konusunda herkes fikir sahibi. Ancak ABD emperyalizminin niyetlerini okurken, çoğu zaman, herkes kendi durduğu yerden bir değerlendirme arayışı içine giriyor.

ALİ ATEŞ

ABD emperyalizminin Ortadoğu’da neler yapmak istediği ve amacı konusunda herkes fikir sahibi. Ancak ABD emperyalizminin niyetlerini okurken, çoğu zaman, herkes kendi durduğu yerden bir değerlendirme arayışı içine giriyor. Siyasal İslamcılar, meseleyi İslam dünyasına karşı bir hareket olarak gösterip, emperyalizmin elinde kullanışlı bir aparat oldukları gerçeğini gizliyorlar. Bölgesel güçlerden birisi olarak görülecek Kürt siyasi hareketi de, ABD’nin emperyalist emellerinden bahsetmekle birlikte söz konusu kendileri olunca “siyaset böyle” yaklaşımını sergilemekten kaçınmıyorlar. Ancak bunlardan daha çok ülkemizde düzen cephesi, emperyalizm söz konusu olduğunda “celladına aşık” bir tutumun aşkın davranışı içine giriyorlar. Bu yazımızda ABD emperyalizmine karşı tutumu değil, ancak herkesin emperyalizm adına söz söylediği ancak tam olarak ABD emperyalizminin niyetlerini ortaya koymadığı bir ortamda, biraz ABD emperyalizminin hedef ve stratejilerini masaya yatırmaya çalışacağız.

İsrail’in güvenliği

Her şeyden önce ABD emperyalizminin, temel güdüsünün kapitalist sistemin ihtiyaçları tarafından belirlendiğini ortaya koyarak başlamak gerekir. Tekelci sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda ABD emperyalizminin attığı adımlar birinci sıraya yazılmak kaydıyla, bir başka meseleyi de belirtmek gerek. O da siyasi ve jeopolitik anlamda İsrail devletinin varlığının korunması…

ABD’nin önemli misyonlarından birisi İsrail Devleti’nin güvenliğinin alınmasıdır. Gerek Ortadoğu’da devletler arasındaki ilişkilerde gerekse ABD’nin bu bölgedeki politikalarında İsrail’in güvenliği önemli bir parametre olarak değerlendirilmelidir. Örneğin Suriye’ye yönelik ABD politikasının özünde İsrail’in güvenliğinin düşünülmesi yabana atılamaz. Her ne kadar bu başlıkta Suriye’de bir rejim değişikliği gerçekleşmese de Suriye Devleti’nin zayıflatılmasının başarıldığı söylemek yerinde olacaktır.

Petrol ve doğal gaz kaynaklarında egemenlik

Yukarıda ifade ettiğimiz gibi emperyalist-kapitalist sistemin çıkarları ve iktisadi faktörlerin belirleyiciliği, Ortadoğu söz konusu olduğunda, petrol ve doğal gaz kaynaklarına egemenlik meselesini gündeme getirmektedir. Bu anlamıyla, Irak’ta, Suriye’de ya da Körfez ülkelerinde ABD politikalarını ilgilendiren en önemli konu enerji kaynaklarının egemenliği, kullanımı ve ortaklığı meselesidir. Örneğin bugün Suriye sorunun kaynağında bulunan Katar merkezli boru hattı parametrelerden birisi olurken, Irak’ın işgalinde zengin Irak petrollerine el konulması açık bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.

Enerji nakil hatlarının kontrolü ve güvenliği

Enerji kaynaklarına el koymak emperyalizmin en büyük hedefi. Bununla birlikte enerji nakil hatları ve bu hatlarının çıktığı limanların kontrolü de emperyalizm açısından bir o kadar önemli… Basra, Musul-Kerkük ya da Bakü petrollerinin kapitalist merkezlere aktarılması ya da tersinden İran enerji kaynaklarının başka ülkelere ulaştırılmasının engellenmesi gündemleri uluslararası siyaseti belirleyen konuların başında geliyor. Bakü petrol ve doğalgazının Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye üzerinden geçişi, Musul-Kerkük petrollerinin Türkiye üzerinden Akdeniz’e ulaştırılması, Karadeniz üzerinden Mavi Akım boru hatları hatırlanmalıdır. Söz konusu Ortadoğu olunca İran üzerinden Suriye’ye bağlanacak bir boru hattı projesi ile Katar’dan Türkiye’ye boru hattının planlanmasının Ortadoğu politikalarının altında yatan gerçekler… Bugün ABD emperyalizminin Ortadoğu’da ne yapmak istediğine bakarken bu amaçların özel olarak görülmesi gerekir. Örneğin Suriye’de Fırat’ın kestiği coğrafyanın doğusuna yerleşen ABD’nin Ürdün’e kadar olan bölgeyi kontrol altına almak istemesinin başlıca nedeninin bu olduğu görülmelidir.

İran’ın kuşatılması

ABD emperyalizminin önemli hedeflerinden birisi de, stratejik olarak İran’ın kuşatılmasıdır. Gerek doğudan gerekse batıdan İran’ın kuşatılması için ABD askeri üslerinin bu bölgelere adım adım yerleştirilmesi ABD politikalarının bir başka veçhesi. Doğuda Afganistan merkezli batı da Irak, Türkiye ve şimdi Suriye’nin kuzeyinde ABD üslerinin kondurulması bu stratejik siyasal niyet ile ilgili. Aynı zamanda Körfez ülkelerinde ABD üslerinin varlığını gördüğümüzde ve ABD’nin Körfez ülkeleriyle kurduğu siyasal ilişkiye bakıldığında bu stratejik hedef net olarak görülecektir.

Emperyalist hegemonya için

Bütün bu olgularla birlikte üzerinde durulması gereken bir başka konu ise emperyalist-kapitalist dünya sisteminin genel dinamikleri. Emperyalist-kapitalist sistemin sürükleyici gücü olan ABD’nin özellikle Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla ortaya çıkan tek kutuplu dünyanın sürekliliğini sağlama noktasında yapması gerekenler. Bugün emperyalist-kapitalist sistemin kendi iç dinamiklerine baktığımızda ortaya çıkan yeni çelişkilerin kontrol altına alınması başat güç olan ABD emperyalizminin politikalarını belirleyen temel olgudur. Özellikle Rusya ve Çin’in gelecekte, bu dengeyi bozacak bir potansiyel taşıdığının farkında olan ABD emperyalizmi, dengeyi kendi lehinde tutmak için sürekli müdahale içinde olacaktır. Bugün Ortadoğu’ya baktığımızda bir yandan İran’ın etkisizleştirilmesi ABD açısından önemli bir gündem iken Akdeniz’deki üssü elinde tutmak isteyen Rusya’nın Suriye politikası ortaya çıkan tabloyu açıklayıcı ögeler içermektedir.