Yaşasın Cumhuriyet!

Yaşasın Cumhuriyet!

29-10-2017 13:56

Cumhuriyet fikriyle ortaya çıkan insanlığın yeni ufku, gerçek eşitliğin, gerçek özgürlüğün, gerçek kardeşliğin nasıl olacağı sorusunu sormuştu bir kere...

Cumhuriyet fikriyle ortaya çıkan insanlığın yeni ufku, gerçek eşitliğin, gerçek özgürlüğün, gerçek kardeşliğin nasıl olacağı sorusunu sormuştu bir kere… Komünizm işte bu bayrağı teslim alacak, Cumhuriyet fikrinin sosyalizmle taşınacağı yeni akımın adı olacaktı: Dünün sosyal-demokrasisi, bugünün komünizmi.

Cumhuriyet, 1789 Büyük Fransız Devrimi’nin çocuğudur. Yüzyılların ataletini tuzla buz eden, insanlık tarihini derinden ve kökten değiştiren, siyasetten bilime, sanattan gündelik yaşama kadar hayatın her alanında dönüştürücü bir etkide bulunan 1789 Fransız Devrimi, Cumhuriyet şiarıyla gerçekleşmişti. XVI. Louis’in giyotine gönderilmesi, artık hanedanlık, krallık, padişahlık, çarlık gibi köhnemiş ve çürümüş düzenin yerine yeni bir toplumsal düzenin “dehşet verici” adımı olarak görüldü. Bu dehşet durum, bugün halk egemenliğinin tesisi anlamında şaşırtıcı gelmeyebilir. Ancak dönemin egemen sınıfları, kutsallıkla bezenmiş iktidar sahipleri, Tanrı adına hüküm sürdüğü düşünülen soylular için bu durum büyük dehşet anlamına gelmişti. Artık krallar giyotine gidebiliyor, düzen, idare, siyaset, iktidar için gereksiz sayılıyordu. Halk yönetebilirdi, baldırı çıplaklar kaderlerini ellerine alabilirdi.

İnsanlık tarihi açısından bu durum, büyük bir değişim ve dönüşüm anlamına geliyordu. Cumhuriyet fikri, büyük bir devrimin sonucu ve neredeyse bütün dünyayı saran bir etkiyle hızla yayıldı. Bütün Avrupa’da esen Cumhuriyet rüzgarı, kanlı savaşların ve hesaplaşmalarla birlikte galip gelmiştir bugün. Krallar, hanedanlar, çarlar, şahlar ülkesinden, onların keyfi yönetiminden yeni bir toplumsal düzen tesis ediliyordu. Cumhuriyet fikrinin dayandığı temel noktalar, aynı zamanda yeni toplumsal düzenin temel direklerini de oluşturuyor. Anayasa, parlamento, seçim ve siyasi özgürlükler (ifade, toplanma, örgütlenme özgürlüğü gibi) Cumhuriyet’in ya da yeni toplumsal düzenin ayakları üzerine doğrulduğu temeller olarak atıldı.

Eşitlik, özgürlük, kardeşlik

Cumhuriyet hedefini önüne koyan 1789 Büyük Fransız Devrimi, Cumhuriyet fikrine kaynaklık eden üç temel ideolojik formla kendisini tanımladı. “Eşitlik, özgürlük, kardeşlik” sloganı bütün dünyaya yayılırken yeni bir dünyanın mümkün olabildiğini ve olması gerektiğini vaaz ediyordu. Bugün Fransız bayrağında bulunun mavi, kırmızı ve beyaz renklerin, “eşitlik, özgürlük ve kardeşlik” taleplerinin bir simgesiydi.

Fransız Devrimi’nin eşitlik, özgürlük ve kardeşlik şiarı, siyasal yönetim biçimi olarak karşılığını Cumhuriyet’te bulurken, maddi üretim biçimi ve toplumsal düzen anlamında yerine koyduğu düzen ise kapitalizm olmuştu. Tarihin büyük atılımı, dönemin devrimci sınıfı burjuvazinin omuzlarında yükselmişti.

Yeni bir toplumsal düzenin kendisi burjuva sınıfının iktidara geldiği kapitalizm olurken, yönetim biçimi olarak Cumhuriyet ortaya çıkmıştı. Burjuvazinin tarihsel olarak devrimci ve ilerici olduğu bu dönemde eşitlik, özgürlük ve kardeşlik sloganı etrafında doğan Cumhuriyet fikri tarihin ilerlemesinde önemli bir sıçrama noktasıydı. Cumhuriyetçilik, ileri bir adımdı, ilericilik ve devrimcilik anlamına geliyordu.

Kapitalizmin kaldıramadığı Cumhuriyet

Burjuva sınıfının omuzlarında yükselen Cumhuriyet, eşitlik, özgürlük ve kardeşlik taleplerinin ideali olarak karşımıza çıkarken, burjuvazinin iktidarında kurulan düzen, ücretli emek sömürüsü üzerine inşa edilen kapitalizmden başkası değildi. Cumhuriyetle şekillenen ideal ile yaşamın belirleyen maddi zemin kapitalizm arasındaki çelişki çok zaman geçmeden kendisini ortaya koymuştu. Yasalar önünde eşitlik, yasalar önünde kardeşlik, yasalar önünde özgürlük ile kapitalist düzendeki gerçekler uymuyordu.

Cumhuriyet soldur. Her ne kadar Fransız Devrimi öncesinde sağ ve sol kavramları henüz siyaset literatüründe kullanılmasa da. Fransız Devrim sürecinde ortaya çıkan Parlamento toplantısında sağda ve solda oturanlar üzerinden betimlenen bu farklılık, dünden bugüne değişimin ve ilerlemenin savunucularının sol olarak sayılmasına neden olmuştur. Cumhuriyet fikri, bu anlamıyla soldur.

Ancak yeni düzende iktidar burjuva sınıfına geçince, burjuvazi iki şeyi yaptı. Birincisi, eksi düzenin sahipleriyle ittifak ikincisi ise Cumhuriyet fikrinin eşitlik, özgürlük ve kardeşlik taleplerine ihanet. Çünkü sınıf çıkarları bunu gerektiriyordu ve kapitalizm yerleştikçe, yaygınlaştıkça ve her alanda iktidarını kurdukça, burjuva sınıfı da artık gerici bir sınıf haline geliyordu.

Eşitlik, özgürlük ve kardeşlik talebi, adı Cumhuriyet olan iktidarda burjuvazinin bulunduğu kapitalist düzende bir ideal olmanın ötesine geçemiyordu. Babeuf’in “Eşitlik Bildirgesi” çıkışının, Fransız Devrim sürecinde ortaya çıkması bu anlamıyla şaşırtıcı değildi. Cumhuriyet fikriyle ortaya çıkan insanlığın yeni ufku, gerçek eşitliğin, gerçek özgürlüğün, gerçek kardeşliğin nasıl olacağı sorusunu sormuştu bir kere…

Komünizm işte bu bayrağı teslim alacak, Cumhuriyet fikrinin sosyalizmle taşınacağı yeni akımın adı olacaktı: Dünün sosyal-demokrasisi, bugünün komünizmi.

Cumhuriyet ve sosyalizm

Bugünün emperyalist-kapitalist sisteminde tartışılan bütün siyasal sorunların kaynağında Cumhuriyet fikri ile ortaya çıkan ideal durum ile gerçeklik arasında açı bulunmuyor mu? İster kapitalist düzenin sınırlarında tartışılsın, ister düzen içi bir zeminde ele alınsın, isterse düzen karşıtı bir çerçevede…

Cumhuriyet fikri ve onu gerçek ve maddi zeminine dönüştürecek sosyalizm fikri, bugünün gerçekliği ile çarpışıp duruyor. Düşünce özgürlüğü, seçim tartışmaları, Meclis’in işlevi, anayasal düzen, hukukun üstünlüğü, yoksulluk, eşitlik gibi onlarca tartışma başlığı aslında Cumhuriyet fikri ile onu geleceğe ve gerçek zeminine taşıyacak olan sosyalizmin fikrinin bugünkü gerçeklikle ya da başka bir deyişle geriliği ile çatışmasından başka bir şey değildir.

Bu anlamıyla, Cumhuriyet fikri ile sosyalizm arasında farklı düzlemlerle bir kavram ayrıştırmasına gitmek en doğrusu. Sosyalizm, komünizm ya da işçi sınıfı ideolojisinin adı olan Marksizmin gelişmesi ve doğuşu bizzat Cumhuriyet düşüncesinin yaratmış olduğu bir zeminin üzerinden yükselmiştir.

Tam da bu nedenle komünistler Cumhuriyetçidir. Burjuva sınıfı ise bugün elinden gelse krallığı, yeniden getirmek isteyecektir.