İnsanlığın aydınlık tarihini yazıyoruz!

Umut Kuruç yazdı: İnsanlığın aydınlık tarihini yazıyoruz!

AKP gerici saldırılarına ara vermeksizin devam ediyor. Son haftalarda dayattığı düzenlemeler ise kadınların en başa yazması gereken mücadele başlıklardan birinin neden gericilik olduğunu açık seçik gözler önüne seriyor.

Geçtiğimiz günlerde açıklanan müfredatta laiklik hızla ortadan kaldırılırken, “dinimizde var” gerekçelendirmesiyle “cihat” kavramı bir eğitim başlığı haline getiriliyor.

Buna bir de “değerler eğitimi” eşlik ediyor. Kimin değerleri olduğunu görmek için fazla derine inmeye gerek yok.

2016 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın Diyanet İşler Başkanlığı arasında imzalanan “Eğitimde İşbirliği Protokolü” ile 11 milyon 700 bin kullanıcısı olan Eğitim Bilişim Ağı, gericiliğin okul öncesi ve ilköğretim çağındaki çocukları tutsak almasıyla başlamıştı zaten.

Açıklanan müfredatla birlikte Ensar Vakfı, Türgev ve İlim Yayma Cemiyeti gibi, adı çocuk istismarı ve benzeri skandallarla anılan örgütlenmelerin “değerler eğitimi” resmileşmiş oluyor.

Evrim müfredattan çıkarılırken Nuray Mert gibi AKP’nin yolunu döşeyenlerden biri “Ben de evrim teorisinin bilim yerine konmasına karşıyım” sözlerini rahatlıkla telaffuz edebiliyor.

Bunlar yetmiyor gerici iktidara… Bundan 8 ay önce gündeme getirdikleri “tecavüzcünün mağdurla evlenmesi durumunda cezasının ertelenmesi” önerisini geri çekmek zorunda kalan AKP, bugün imam nikahını dayatıveriyor.

Kız çocuklarının zorla evlendirilmesinin önünü açacak olan Nüfus Hizmetleri Kanunu tasarısı ile bazı kanunlarda değişiklik öngören AKP tasarısı kapsamında il ve ilçe müftüleri nikah kıyabilecek.

Böylece dini nikah kılıfı altında çocuklarımıza tecavüz yasal hale gelecek.

Öte yandan Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği’nin “2016 Çocuk İstismarı Raporu” bütün bu dehşeti rakamlarla gözümüzün önüne seriyor: Son 10 yılda çocuk istismarı vakaları yüzde 700 arttı.

Bütün bunlar olurken #KıyafetimeKarışma heştegiyle “İster mini etek, ister çarşaf giyerim kime ne” benzeri sloganlarla eylemler örgütleniyor.

Salt biyolojik bir başlığa indirgenerek “kıyafet özgürlüğü”ne hapsedilen ve toplumsal cinsiyetin sınırlarının dışına çıkmayan/çıkamayan böylesi bir çaba, gerici zihniyetin kadını hapsettiği “biyolojik varlık” olma cenderesini kıramaz. Çünkü kadının özgürlüğü cinsiyete hapsedilemez! Bunu yapmak kadını nesneleştirenlerin ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramaz ve bizler her gün katledilmeye, taciz ve tecavüze uğramaya devam ederiz.

Çocuklarımızı gerici tahakküme teslim etmemek için kavgaya girmezsek, tarihimizin bir karanlıklar tarihi olarak yeniden yazılmasına ortak oluruz.

Kadının özgürlüğünün güvencesi olan toplumsal özgürlük için mücadele etmezsek, gericiliğin bizi boğmasına izin veririz.

Tarihsel ilerlemelerle elde edilen kazanımlardan bir adım geri gidilemez! Kadınların kurtuluşunun olmazsa olmaz ön koşulu toplumsal kurtuluştur. Bunun gerçekleşmesi ise insanlığın tarihsel ilerlemesinin üzerinde yükselir.

Tarihsel ilerleme ise aydınlanmadır, aklın ve bilimsel düşüncenin teminatı olan laikliktir. Eşitlik ve dolayısıyla kurtuluş bu aydınlık zemin üzerinde kazanılacaktır. Özgürlük ise bunu istemekle, aklı ve bilimi, onun gerek şartı olan laikliği savunmakla başlar.

Bu bağlamdan kopartılmış bir özgürlük talebinin ya da mücadelesinin bize gösterdiği ise gericiliğin yolunu açmaktan başka bir anlama gelmez.

“Hepimiz kadınız, aynı saftayız” ise topyekûn masaldır. Evet, hepimiz kadınız, ama kimimiz çocuklarımızın geleceğini karartmak pahasına karanlığı örgütlerken, kimimiz aydınlık bir gelecek için ayağa kalkıyor.

Kimimiz, bizi her gün katledenleri meşrulaştıranlara özgürlük isterken, kimimiz bu bataklığı kurutmak için kavgaya koşuyor.

Kimimiz çocuklarımızı eli kanlı yobaz çetelerin zihniyetine teslim etmeyi dayatanları güçlendirirken, kimimiz bu zihniyeti tarihin çöplüğüne göndermek için mücadele ediyor.

Ve kimimiz geriye kalanlarımızı sömürmek için karanlığı daha fazla beslerken, kimimiz kurtuluşumuzu getirecek bu asalakları sırtımızdan söküp atmak için örgütleniyor.

Kimimiz tarihi orta çağ karanlığında ararken, kimimiz insanlığın aydınlık tarihini yazıyor.

Saflar nettir. Kadınlar karar vermelidir.

(Bu yazı Sosyalist Cumhuriyet gazetesinin 27 Temmuz 2017 tarihli 33. sayısında yayımlanmıştır.)