Hafıza-i Beşer | Bilime adanmış bir isim: Lise Meitner

Avusturya’nın Viyana şehrinde doğan Lisa Meitner, 1901 yılında (dönemin az sayıda kadın öğrenci alan üniversitelerinden) Viyana Üniversitesi’ne kabul edildi ve 1906 yılında fizik üzerine doktorasını aldı. 1907 yılında Max Planck ile çalışmak üzere Berlin’e gitti. Marie Curie’nin çalışmalarından etkilendiğinden, radyoaktivite konusuna eğilmek istedi. Bu süreçte Otto Hahn ile tanışarak kimya, fizik ve matematik bilgilerini ortaklaştırıp... View Article

Hafıza-i Beşer | Bilime adanmış bir isim: Lise Meitner

Avusturya’nın Viyana şehrinde doğan Lisa Meitner, 1901 yılında (dönemin az sayıda kadın öğrenci alan üniversitelerinden) Viyana Üniversitesi’ne kabul edildi ve 1906 yılında fizik üzerine doktorasını aldı.

1907 yılında Max Planck ile çalışmak üzere Berlin’e gitti. Marie Curie’nin çalışmalarından etkilendiğinden, radyoaktivite konusuna eğilmek istedi. Bu süreçte Otto Hahn ile tanışarak kimya, fizik ve matematik bilgilerini ortaklaştırıp beraber çalışmalar yapmaya karar verdiler. Bu ortaklığın ilk adımı kısa bir süre sonra sonuç verdi. 1918 yılında keşfettikleri yeni radyoaktif element olan protaktinyumu duyurdular. Bu keşif ikisinin bilim dünyasında isimlerinin duyulmasını sağladı. 1918 yılında, Meitner, Kaiser Wilhelm Enstitüsü’nde radyoaktivite fiziği bölüm başkanı oldu. 1926 yılında ise, Berlin Üniversitesi’ne ilk kadın profesör olarak atandı.

1933 yılında Nazilerin Yahudi karşıtı politikaları bilim insanlarını da derinden etkiledi. Kendisi de bir Yahudi olan Meitner, uzun yıllar Avusturya vatandaşlığı sayesinde bir sorun yaşamazken birkaç yıl sonra Almanya’nın Avusturya’yı işgal etmesiyle çalışmalarını yarıda bırakıp Hollanda’ya, oradan da İsveç’e kaçmak zorunda kaldı. Burada Stockholm’de bulunan Nobel Teorik Fizik Enstitüsü’nde çalışmaya başladı.

Meitner ile Hahn, yaptığı çalışmaları ilerleterek 1939’da bir makale yayımladı. “Uranyumun nötronlarla parçalanması: Yeni tip bir nükleer tepkime” başlığını taşıyan bu makale ile çekirdeğin damlacık modeli kullanarak, baryumun uranyumun parçalanmasından ortaya çıktığı görüşünü savundurlar. Bu olaya “fizyon” adını verdiler.

1943 yılında, ABD’nin yürüttüğü kod adı Manhattan Projesi olan atom bombası projesine gidecek olan İngiliz takımına davet edildi. Meitner, bilimsel katkılarını askeri uygulamalarda kullanmayacağını belirterek teklifi geri çevirdi ve II. Dünya Savaşı bitinceye kadar İsveç’te kaldı.

Fermi ödülünü alan ilk kadın

1944 yılında Hahn, fizyonu keşfetmesinden(!) dolayı 1946 yılında Nobel Kimya Ödülü’nü alır. Oysa ki neredeyse tüm çalışma Meitner’e aittir. Hahn’ın, bu çalışmada Meitner’in katkılarını hiçbir şekilde dile getirmemesi iki bilim insanının ortak çalışmalarının bitmesine neden olmuştur.

Yine pek çok kişiye göre asıl hak eden kişi Lise Meitner olsa da, 1945 Nobel Fizik Ödülü, kuramcı Wolfgang Pauli’ye verildi.

Meitner, 1946 Nobel Fizik Ödülü’ne aday gösterildi ama yine sonuç alamadı.

Ancak, 1949 yılında Almanya’da aldığı Max Planck Ödülü ve 1966 yılında ABD Atom Enerjisi Komisyonu’nun verdiği Enrico Fermi Ödülü’nün sahibi oldu. Meitner, Fermi ödülünü alan ilk kadın olarak tarihe geçti.

1960 yılında İngiltere’ye taşındı ve 27 Ekim 1968 tarihinde Cambridge’te öldü.

1997 yılında 109 no’lu elementin adı onun anısına Meitneryum olarak seçildi.