Kapitalizm öldürür

Evrim Şenöz yazdı: Kapitalizm öldürür

İkinci Dünya Savaşı sonrasında ekonomisini düzeltmek isteyen Japonya’da işçileri koruyucu düzenlemelere rastlamak pek mümkün değildi ve hala bu durum, benzer bir şekilde devam ediyor. İşçiler üretimi arttırmak için uzun saatler boyunca ve yoğun bir şekilde çalıştırılıyorlar. Bu çalışma sebebiyle, Japonya’da özellikle 1980’lerin ortasından itibaren kalp yetmezliği, beyin kanaması veya kalp krizi nedeniyle ani ölümler yani “karoshi” (burn-out) ve bu yoğun çalışma ile stresten dolayı intihar anlamına gelen “karojisatsu” vakaları görülmeye başlamıştı. İşçi ölümleri ve intiharları o kadar fazlaydı ki iş yoğunluğu sebebiyle ani işçi ölümleri ve intiharları Japonca kelimelerle literatüre geçti. Örneğin; 1999 yılında iş sebebiyle intiharlar yüzde 12 iken, 2001 yılında yüzde 33,7’ye yükselmişti.

2008-2009 yılları arasında France Telecom şirketinde yeniden yapılanma sırasında çalışanlara yapılan psikolojik baskılar ve ağır performans değerlendirme ölçütleri sonucunda 35 işçi intihar etmişti. Yine 2009 yılında ABD’de Wall Street’te, finansal dalgalanmalarla bağlantılı olarak başlayan iş kaybı endişesiyle bir dizi intihar vakası görülmüş, o sene ABD’de de bir sene önceki verilere göre intihar oranları %28 artış göstermiş ve işyerlerinde 251 ölüm vakası yaşanmıştı.

2011 yılında Apple’ın Çin’deki en büyük tedarikçisi Foxconn fabrikalarında 14 işçi intihar etti. Anlaşıldı ki kanuni haftalık çalışma saati 36 saat olmasına rağmen, işçilere haftalık 98 saat fazla çalışma yaptırılıyor, yoğun üretimin olduğu zamanlarda 13 günde bir gün izin kullandırılıyordu. 12 saatlik vardiyayla çalışan işçilere oturmak ve konuşmak yasaktı. Apple bu intihar vakalarını önlemek için işçilerin çalışma koşullarını düzeltmek yerine daha etkili bir yol buldu: İşçilere intihar etmeyeceklerine dair kağıt imzalattı!

***

Geçen hafta Adana Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’nde görevli 28 yaşındaki pediatri asistanı Dr. Ece Ceyda Güdemek, evinin bulunduğu binanın dokuzuncu katından atlayarak intihar etti. Sonrasında, hastanede nöbetlerin 24 saat olduğu, gece mesaisine gelen Güdemek’in sabah nöbete başladığında 36 saat çalıştığı, 12 saatlik aranın ardından 36 saat daha mesai yaptığı anlaşıldı. Aynı gün Batman Bölge Devlet Hastanesi’nde görevli 39 yaşındaki kalp ve damar cerrahı Engin Karakuş intihar etti. Bu olaylar, Türkiye’deki emekçilerin iş stresi ve yoğun çalışma kaynaklı ölümlerine dikkat çekti.

Türkiye’de ne yazık ki iş sebebiyle intiharlara ilişkin resmi veriler bulunmuyor. Bu yüzden durumunda ciddiyeti kavranamıyor. Oysa İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) yaptığı araştırmalara göre 2013 yılında 15 işçi, 2014 yılında 25 işçi, 2015 yılında ise 59 işçi işyeri içinde ve işyeri dışında işe bağlı olarak intihar ederek yaşamını yitirdi. Son üç yılda 31 işçi borçları, 14 işçi mobbing, 11 işçi işsizlik, 8 işçi kişisel/özel nedenlerle intihar etti. 35 işçinin intihar nedeni ise bilinmiyor.

***

Yukarıdaki örnekler aslında kapitalizmin krizlerini aşmak için nasıl emekçilerin sırtına yüklendiğini gösteriyor. Özellikle 1970’li yıllarda rekabeti arttırmak ve fordist üretimin krizini bertaraf etmek için uygulanmaya başlayan, 1980’li yıllar ile birlikte etkisini daha fazla arttırarak günümüze kadar gelen neo-liberal politikalar, çalışma yaşamında daha fazla esnekleşme ve işçiler koruyucu kanuni hükümlerin zayıflatılmasını beraberinde getirdi. İşçiler sendikasızlaştırılarak bireysel iş sözleşmelerine ağırlık kazandırıldı ve işverenin önünde yalnız bırakıldı. Yalnızlaşan işçi karşısında ise patronlar, işçileri daha uzun sürelerle, işçinin bedensel ve psikolojik sağlığına aykırı çalışma ortamlarında çalıştırmaya başladılar ve buna devam ediyorlar. Bu durum, işçiler için yoğun rekabet sebebiyle kaygıya, iş yükünün ağırlığı sebebiyle tükenmişliğe ve strese sebep oluyor, işsizliğin artması sebebiyle işsiz kalma endişesi yoğunluk kazanıyor.

Kapitalizm varlığını devam ettirmek için emekçileri yalnızlaştırıyor, kötü koşullarda ve yoğun stresli ortamlarda çalıştırıyor, geçici iş ilişkisiyle, zorunlu arabuluculukla daha zayıf konuma getiriyor, haklarını elinden alıyor ve onları çaresiz bırakarak ölüme götürüyor.

Kapitalizm öldürüyor, o zaman bize ölmemek için mücadele etmek kalıyor. Tıpkı Şişe-cam işçisi, tıpkı Zonguldak maden işçisi gibi.

Biz ölmek değil yaşamak istiyoruz…