Emeğimize sahip çıkmak, yaşanası bir ülke ve dünya için İKD Türkiye Konferansı'nda buluşuyoruz

İlerici Kadınlar Derneği Türkiye Konferansı 28 Mayıs günü toplanıyor.

Emeğimize sahip çıkmak, yaşanası bir ülke ve dünya için İKD Türkiye Konferansı'nda buluşuyoruz

İlerici Kadınlar Derneği (İKD) tarafından “İnsanca bir yaşam, eşitlikçi bir düzen” başlığıyla düzenlenen Türkiye Konferansı, 28 Mayıs Pazar günü İstanbul’da yapılacak. Kadın mücadelesindeki tarihsel örgütlenme ve mücadele deneyimini bugüne taşıyan İKD’nin yapacağı konferans öncesinde edebiyatçı yazar Tülin Tankut, akademisyen Semiha Özalp Günal, tarihsel İKD kurucusu Naciye Babalık ve İKD Genel Başkanı Nuray Yenil’den görüş aldık.

Konferans 28 Mayıs Pazar günü saat 14:00 – 17:00 arasında İstanbul Şişli’de bulunan Kenter Tiyatrosu’nda düzenleniyor.

Tülin Tankut (Edebiyatçı – yazar):

Bugün kadınların örgütlü mücadelesi, toplumsal değişim için yapılacak ortak bir eylem açısından her geçen gün daha büyük bir önem kazanıyor. Ancak eğitim, çalışma, sosyal güvenlik haklarından yoksun, henüz tam yurttaşlık konumuna ulaşamamış, sessiz bir çoğunluğu oluşturan kadınlarımızın sorunları, toplumda ses getirmiyor. Korunmasız, kendi yazgılarına terk edilmiş bu kadınlar açlıktan, cinsel tacize, şiddete karşı, hayatta kalma mücadelesi vermeye çalışıyorlar. Bir politik hareket olarak kadın örgütlerinden beklentimiz, gündeme gelen yeni sorunlar – yoksulluğu kalıcılaşmış, göçmen, engelli vb… kadınlar- karşısında tavır almalarıdır. Farklı sömürü ve ezilme biçimleri, etnik, dinsel/mezhepsel vb… ayrımcılığa maruz kalan kadınların katılımıyla kadın örgütlenmelerinin çeşitleneceği açıktır. Bugünün acil sorunuysa, kadına hukuksal başvuru yollarının kapatılmasına karşı alınacak ortak tavırdır. Geleneksel ve dini argümanlarla kadın sorunlarının üzerinin örtülmesine izin verilmemelidir. Hukuksal argümanlar da cinsiyetçidir, ama buna karşı mücadele zaten sürmektedir.

İKD’ye gelince; politik hedeflerine ulaşma yolundaki çalışmalarını izliyorum. Merakla beklediğim Türkiye Konferansı’nın da verimli geçmesini diliyorum.

Semiha Özalp Günal (Akademisyen):

Korkut Boratav Hoca geçtiğimiz günlerde bir yazısında “Türkiye’nin cumhuriyet değerlerinden koparılmasını, karanlığa, faşizme sürüklenmesini frenleyecek güvencelerin başında kadın hareketi gelmektedir” demiş. Ne güzel demiş. Pek çoğumuz böyle düşünüyoruz. Ancak bireysel olarak böyle düşünmemiz, bizim gibi düşünen insanlardan haberdar olmayışımız ne yazık ki güçsüz ve dirençsiz kalmamıza yol açıyor. Oysa bir araya geldiğimizde hem çok daha güçlü, hem çok daha güzel oluyoruz. Ve bugünlerde bu güce ve güzelliğe çok ihtiyacımız var. Bu yüzden “İnsanca bir yaşam, Eşitlikçi bir düzen için İKD seni çağırıyor” diyerek toplanan İKD Genel Kurulu tam da bu ihtiyaca cevap verecek bir zemine oturmuş durumda.

Türkiye insani değerlerini kaybederken, işsizlik çığ gibi büyürken, binlerce insan kanun hükmünde kararnamelerle işinden edilip açlığa mahkum edilirken, gazeteciler hapsedilirken, muhalefet bile denilemeyecek sözler mahkum edilirken, onlarca çocuk hem cinsel, hem de tinsel istismar edilirken, her gün bir kadın cinayeti olurken, korku toplumu oluşturulmuşken, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın ölmek istemedeki çıkarları sorulurken… ve cesarete, birlikte olmaya hiç bu kadar ihtiyacımız olmamışken, sadece kadınların değil tüm bu sorunların çözümü için gayret gösteren ve bunların birbirine bağlı olduğunu deklare etmiş olan İlerici Kadınlar Derneği’nin Genel Kurulu’nun toplanması büyük önem taşımaktadır. Selam olsun ülkesi ve sınıfı için mücadeleyi büyüten tüm kadınlara.

Nuray Yenil (İKD Genel Başkanı):

İlerici Kadınlar Derneği’nin yeniden kuruluş çalışmalarını sürdürürken kadın sorunun toplumsal üretim ilişkilerinden ve toplumsal sorunlardan bağımsız ele alınamayacağını ifade etmiştik. Sömürüye ve karanlığa boyun eğmeyeceğiz diyerek yola çıkmıştık. Geçtiğimiz bir yılı aşkın süre içerisinde “Başkanlık anayasasına hayır” çalışması, laiklik için kadınların örgütlenmesi, çocuk istismarına ve kadına yönelik şiddete karşı mücadele gibi bir çok başlıkta çalışmalar yürüttük. Yola çıkarken tarihimizden güç aldık, bu toprakların bereketli olduğunu biliyorduk, memleketten ve geleceğimizden asla umudumuzu kesmedik.

16 Nisan referandumunda ortaya çıkan sonuç bu ülkenin ilerici birikimine güvenimizi bir kez daha perçinledi. Şaibeli “Evet” sonucu bu gerçeği değiştirmemektedir. Toplumun yarısı gerici anayasaya, diktatörlüğe “Hayır” demiştir. Yine referandum sürecinde gördüğümüz bir başka gerçek, ortaya çıkan direncin önemli bir bölümünü kadınların oluşturduğu. Tarihte olduğu gibi bugün de kadınlar sokaklarda, iş yerlerinde, okullarında bulundukları her yerde umudu örgütlemeye devam ediyor.

Önümüzde yeni bir mücadele dönemi var. Referandum sonrası ortaya çıkan tablo yeniden bir değerlendirme yapmayı gerektiriyor. 28 Mayıs Pazar günü yapacağımız İKD Türkiye Konferansı’nda önümüzdeki dönem mücadele başlıklarımızı ve yol haritamızı belirleyeceğiz. Biz “Kadınlar ne ister?” sorusunun tek bir yanıtı olduğunu düşünüyoruz. Kadınlar insanca bir yaşam, eşitlikçi bir düzen ister. Konferansımızın ana sloganını da bu şekilde belirledik.

Konferansın gündemleri arasında gericiliğe karşı mücadele, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri, emekçilerin uğradığı hak gaspları ve elbette kıdem tazminatının kaldırılması, işçi kadınların yaşadığı sorunlar, ev eksenli çalışan kadınların örgütlenmesi, bölgemizde yaşanan emperyalist savaşların yarattığı yıkım ve mültecilik sorunu gibi pek çok başlık yer alıyor.
İlerici Kadınlar Derneği’nin kuruluştan bu yana çalışmalarını da masaya yatıracağız. Faaliyet raporumuzu konferansa sunacağız. Karar önerilerimiz ile önümüzdeki dönem hedeflerimizi ve yol haritamızı belirleyeceğiz. Son olarak da merkezi kurullarımızı yeniden şekillendireceğiz.

Emekten ve aydınlıktan yana bütün kadınları konferansımıza bekliyoruz. Boyun eğmeyen, mücadelenin en ön safında “Hayır” diyen biz kadınlar emeğimize sahip çıkmak için, çocuklarımızın geleceği için, yaşanası bir ülke ve dünya için safları sıklaştırmaya, örgütlenmeye çağırıyoruz.

Naciye Babalık (İKD kurucusu):

İlk çağlardan bu yana iyi ve kötü arasında süregelen toplumsal ilerleme savaşı, insanın insanı sömürmesine dayalı kapitalist sistemin emperyalizm aşamasında da insanlığın kurtuluşu adına sürdürülmektedir. Emperyalizm güdümlü gerici iktidarların, bu savaşı er geç kazanacak işçi ve emekçi sınıf üzerindeki barbarlık, inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Emperyalizmin son aşaması, ülkelerin yok edilmesine dayalı kitle imha savaşlarına dönüşmüştür.

 

Bugün Ortadoğu’da süre gelen toprak zenginliklerini ele geçirme, talan etme ve kitle imha savaşları, başta ABD emperyalizmi olmak üzere diğer emperyalist ülkelerin var ettiği gerici güçler tarafından sürdürülmektedir. Bu kervana, Kurtuluş Savaşı sonrası kurulan Cumhuriyeti ve kazanımlarını yok etme hedefini sürdüren AKP sermaye hükümeti de katılmıştır. AKP dahil ABD emperyalizminin bir projesi olarak bu savaş, insanlık dışı, acımasız, barbarca uygulamaları ile sürdürülmektedir.

İki büyük “Dünya Paylaşım Savaşı” sonrası Ortadoğu ve Afrika’da savaşlar yaygınlaşırken, bütün toplum için yıkıcı olmakla beraber en çok kadınlar ve çocuklar ezilmekte, zulüm görmektedirler. İşgal güçleri kadın bedenini de işgalin en önemli ganimeti saymakta, tam bir teslimiyet sağlamak için kadın bedenini bir silah olarak kullanmaktadır. Bir taraftan ucuz iş gücü olarak kullanılırken, tecavüze de uğramakta, köle pazarında satılmakta ve mülteci durumuna düşürülmektedir. Suriyeli kadınlar ve çocuklar ülkemizde de bu şiddet ve insanlık dışı uygulamalara maruz kalmıştır ve kalmaktadır.

Emperyalizme bağımlı sermaye, işçi sınıfının üretimden gelen örgütlü gücü ile yıkılacaktır. İnsanlığın varacağı, hedeflediği sınıfsız, sömürüsüz ve savaşların olmadığı yaşanası bir dünyadır. Kadın mücadeleleri tarihinde böyle bir dünyanın özlemi içinde kadınlar partilerde, kitle örgütlerinde, grevlerde, sokak gösterilerinde, mitinglerde, direnişlerde yer aldılar.

Kadınların kurtuluşunu sömürünün ortadan kaldırıldığı, eşit ve özgür bir dünyanın kurulmasında gören ve 1975 yılında kurulan İlerici Kadınlar Derneği (İKD) kadın sorunlarından çıkarak verdiği savaşımla önemli bir miras bırakmıştır. Yaşadığımız koşullar farklılaşmış olsa da mücadele hattı değişmemiştir. Hepsi birbirinden değerli, bilinçli, donanımlı bir kadro İlerici Kadınlar Derneği’nin savaşımını yeni ve yaratıcı bir biçimde sürdürmektedir.

2014 yılı Eylül ayında İlerici Kadın Konferansı düzenlemek üzere başlayan örgütlenme süreci sonunda belli bir birikime varıldığı, kurumsallaşma gerektiği kararı ile, 10 Ocak 2016’da İlerici Kadınlar Derneği yeniden kurulur. Tarihsel İKD’nin mirasını sahiplenerek İKD’yi kuranlar, sermayeye, emperyalizme ve gericiliğe karşı örgütlenme çağrısı yapar, laiklik çağrısını yükseltirler. Tarihsel İKD döneminde laiklik üzerine özel bir vurgu yapılmamıştır. O yıllarda laiklik toplumda tartışma konusu değildir ve daha ileriye dönük talepler için bir zemin oluşturmaktadır.

21 Ağustos -18 Kasım 2016 arasında Beria Onger Kadın Akademisi ile kadın sorununun tarihsel ve güncel yönleri, kadınların bugün yaşadıkları sıkıntılar, karşı karşıya kaldıkları saldırılara farklı açılardan yaklaşan, kendi alanlarında başarılı ilerici kadınlar tarafından 1.dönem kadro eğitimi verilmiştir. Kadın mücadelesinin esas olarak toplumsal kurtuluş mücadelesi olduğunun bilincinde İKD, ilerici ve emekçi kadınları, insanca bir yaşam ve eşitlikçi bir düzen için mücadeleye çağırmaktadır. Dün olduğu gibi, gericiliğe, savaşlara, sömürüye ve kadın düşmanlığına karşı mücadele eden İKD’nin 28 Mayıs 2017 Pazar günü Harbiye Kenter Tiyatrosu’ndaki konferansına gericiliği ve sömürüyü mutlaka yeneceğimize inanan bütün kadınlar katılmalıdır.

Bu konferansın kadın örgütlenmesini daha da ileri boyutlara taşıyacağına ve emekçi sınıfları da bu savaşıma katacağına inanıyorum. Hedefimiz sınıf savaşını yükseltmek, insanca bir yaşam ve eşitlikçi bir düzenin var olduğu Sosyalist Türkiye’yi yaratmak, Sosyalist Cumhuriyeti kurmak olmalıdır. Rosa Luxemburg’un dediği gibi: Ya barbarlık, ya sosyalizm.