Tekstil patronları ve yandaş sendika "komplo", Suriyeli çocuk işçi "Artık doktor olamam" diyor

Suriye'deki emperyalist müdahale ve cihatçı çeteler nedeniyle ülkelerini tek etmek zorunda kalan Suriyeliler ve özellikle çocuklar Türkiye'de patronlar için ucuz emek gücü ve karlarını arttırma aracı haline geldi.

Tekstil patronları ve yandaş sendika

Suriye’deki emperyalist müdahale ve cihatçı çeteler nedeniyle ülkelerini tek etmek zorunda kalan Suriyeliler ve özellikle çocuklar Türkiye’de patronlar için ucuz emek gücü ve karlarını arttırma aracı haline geldi.

BBC Türkçe servisinden Rengin Arslan’ın Suriyeli çocuk işçilerle yaptığı röportaj ise bu acı gerçeği tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.

Ancak tekstil patronlarının temsilcisi Hikmet Tanrıverdi ve daha vahimi Öz İplik-İş Sendikası’nın çocuk işçiler konusundaki yaklaşımı “Türkiye’ye karşı bir uluslararası komplo” demekten öteye geçmiyor. Sektörün, kurallı işlemesi için dahi topu taca atan bir sendika ile tekstil patronlarının işi çok kolay.

İki Suriyeli çocuk işçinin kısa portresi: Abdurrahman ve Muhammed

2014 başlarında IŞİD’in köylerini basması sonucu, Azez’deki köylerini terk edip, Türkiye’ye gelen bir ailenin 15 yaşındaki oğlu Abdurrahman 20 kişilik bir atölyede çalışıyor. Neden çalıştığını ise “Abla durumumuz yok yani. Ev kirası var. Eşya lazım. Evde ben, abim, bir de babam çalışıyor” diye açıklıyor.

Okula gitmek istese de Suriyeliler için açılan okullar yıllık en az bin 800 lira istediği için okuyamadığını ve “İş yorucu. Ayakta çalışıyorum. İş toplayıp, iş temizliyorum” dese de çalıştığını söylüyor.

Suriyeli çocuk işçiler genelde 600 ile 750 lira arasında değişen maaşlara çalışıyor. Yani asgari ücretin yarısı. Abdurrahman, “Babamla konuşuyorum bu okul meselesini ama para lazım diyor. Ev kirası 750 lira. Ben buradan aldığımı kiraya veriyorum.” diyor.

Abdurrahman’ın hayali doktor olmak olsa da artık bu hayalinin gerçek olabileceğine inanmıyor. “İki yıldır okula gitmiyorum sonuçta” diyor. Okul içinse “Zordu ama iş kadar değil” diye ekliyor.

Aynı atölyede çalışan bir diğer Suriyeli çocuk ise tekerlekli sandalye ile yaşamını sürdüren babası ile birlikte çalışan henüz 13 yaşındaki Muhammed. Getir götür işleri yapıyor.

Muhammed ise Abdurrahman’dan farklı olarak çalışmaya Türkiye’de değil, Suriye’de başlamış. 9 yaşından beri çalışıyor. Suriye’de okula gidiyormuş ancak okuldan sonra da çalışıyormuş. En sevdiği ders resimmiş. Artık boya kalemleri, kağıtları çok uzağında.

Tekstil sektörüne ucuz emek kaynağı: Suriyeli sığınmacılar

Türkiye’de tekstil sektöründe kayıtlı yaklaşık 1 milyon kişinin çalıştığı tahmin ediliyor. Tekstil Türkiye’nin ikinci büyük sanayi kolu ve ülke Avrupa’nın üçüncü büyük tedarikçisi. Kurumsallaşma hamlelerine ve yatırımlara rağmen merdiven altı atölyelerinin varlığını sürdürdüğü ise bir gerçek. Buralarda Türkiye vatandaşlarının yerini savaştan sonra Suriyeliler almaya başladı yavaş yavaş.

Londra merkezli İş ve İnsan Hakları Kaynak Merkezi’nin (BHRRC) açıklamasına göre Türkiye’de 250 bin ila 400 bin Suriyeli kayıt dışı yollardan çalışıyor.

Türkiye Ocak ayında Suriyelilere çalışma iznini düzenleyen kanunu onayladı ancak bunun uygulamaya geçmesinin zaman alacağı tahmin ediliyor. Zira Suriyeliler bu düzenlemenin ardından geçici kimlik belgesi aldıktan altı ay sonra çalışma iznine başvurabilecekler. Bu da Suriyelilerin düzenlemenin yapıldığı Ocak ayından itibaren en az altı ay sonra çalışma izni alabileceği anlamına geliyor.

Çocuk işçiliği ile mücadele edilmesi gerekiyor.

Suriyelilere çalışma izni verilmesi ise çocuk işçiliğinin sonlanacağı anlamına gelmiyor. Çocukların çalışması zaten her koşulda kanunlara ve imzalanan uluslararası anlaşmalara aykırı.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın verdiği rakamlara göre Türkiye’de yaşayan 600 binden fazla Suriyeli çocuk okul yaşında ve bunların ancak yarısı okula gidebiliyor. Avcı geçen ay yaptığı açıklamada, 2017 yılına kadar “620 bin kişiden 450 bin çocuğumuzu eğitime almayı hedefliyoruz. Bu sayının daha gerçekçi bir hedef olduğunu düşünüyoruz” dedi.

Ancak AKP’nin bu konuda ciddi adımlar atması mümkün değil. Sektörün yapısı ve konulan hedefin bile ancak Suriyeli çocukların yüzde 70 kadarını kapsaması bunun en açık göstergesi.

Patronlar ve yandaş sendika: Amaç Türkiye ekonomisine saldırmak

Tekstil patronları ve yandaş sendika Öz İplik-iş Sendikası ise açıklamanın ve yayınlanan haberlerin Türkiye’nin ihracatına zarar verme amacını taşıdığından şüphelendiklerini iddia ederek aslında bir itirafta da bulunuyorlar. Sorunu kabul etmeyen bu yaklaşım aslında sektörde kayıtdışılığın, kuralsız çalışmanın ve çocuk işçiliğinin boyutlarının görülebilenin çok ötesinde olduğuna da işaret ediyor.

Tekstil sektöründe örgütlü Öz İplik-iş Sendikası yaptığı yazılı açıklamada, “Bu haberle Türkiye; Uzakdoğu ve Afrika gibi ucuz işgücü ve çocuk işgücünün, hatta emek sömürüsünün yapıldığı, insan haklarının hiçe sayıldığı ülkelerle bir tutulmak istenmiştir. Türk ekonomisini karalama adına bir kampanya başlatılmıştır. Türkiye ekonomisi için önemli bir sektör olan Tekstil ve Hazır Giyim Sektörü üzerinden, Türkiye ekonomisine saldırılmaktadır” dedi.

Sendika adına açıklama yapan Genel Başkan Murat İnanç ayrıca, “Bu tür çalışma yapan işletmeler var ise yasal yollarla mücadele edilmesi ve isminin afişe edilmesi taraftarıyız. Çocuk işçiliği üzerinden Türkiye tekstil ve hazır giyim sektörünün karalanmasına da şiddetle karşıyız” diye de bu savunmayı sürdürdü.

Yine İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi bu iddiaların doğru olmadığını söylüyor.

Türkiye yasalarına göre çocuk işçi çalıştırmanın suç olduğunu hatırlatan Tanrıverdi, haberlere “Bunu söyleyenler Vietnam’a, Kamboçya’ya, Myanmar’a baksınlar. Türkiye sürdürülebilirlik ve insan hakları konusunda en üst düzeydedir” sözleriyle tepki gösteriyor.