Gülümse Çekiyorum!

Serbest Kürsü'de Deniz Çamak yazdı: Gülümse, Çekiyorum!

Gülümse Çekiyorum!

Deniz Çamak

Ankara adı kara, bu yara başka yara…

Televizyondan, onun yarattığı suni gerçeklikten uzak durmaya çalışıyorum. Bu epeydir böyle… Dün yine, yeniden Ankara’da kalbimizden vurulunca dayanamadım açtım televizyonu. Bizim ciğerimiz sızlarken açlıkla mücadele edip ‘’hayatta kalmaya çalışan’’ bir avuç ada sakini karşısında ciğerim bir kat daha sızladı! Acımı unuttum. Bir başka kanalda AKP’nin artan oyunu gösteren kamuoyu araştırmaları ile mutluluktan elimi ayağımı nereye koyacağımı unuttum. Bir başka kanalda ise nihayet Ankara ile ilgili bir canlı yayına rastladım. Hastane önünde bitap düşmüş, yakınlarından haber almaya çalışan yurttaşların olduğu karede bir kişi dikkatimi çekti. Belli ki televizyonu izleyen yakınlarına haber vermiş arkada gülümseyerek el sallayan o kişiyi görünce nefesim kesildi ve kitlendim ekrana. Bir tarafta can pazarı, diğer tarafta televizyonda görünmenin haklı gururunu yaşayan o kişi. Bir taraf ölüm, diğer taraf şan şöhret arzusu. Bir tarafta hayatta kalmaya çalışan yaralılar, diğer tarafta burger ve patates ödüllü yarışma için tropik dalgalarda kulaç atanlar. Bir taraf biz, bir taraf onlar…

Ölenler ve bu ölümler üzerinden ‘’hayallerine’’ ulaşmaya çalışanların ülkesi burası. O el sallayan adamın adı önemsiz gelin biz ona kısaca ‘’Yeni Türkiye’’ diyelim. Yeni Türkiye’ler ve onların önündeki kaldırılması gereken engeller olan bizlerin ülkesi burası. O Yeni Türkiye’lerin medyası da en az onlar kadar kendi ajandalarına sadık. Gazete dedikleri paçavralarda ufacık bir köşede 350 x 450 piksellik fotoğraflarla ve rakamlarla tanımlanan canlarımız. O paçavraların geri kalan taraflarında ise koca koca fotoğraflar ve 72 punto harflerle ‘’Başkanlık’’ methiyeleri…

Kutuplaşmanın sırası değil diyenler öylesine yanlıyorsunuz ki, asıl şimdi tam da ikiye ayrılmanın zamanı! Bırakın onlar gülümseyerek kameralara el sallasın. Bırakın onlar o aptal programlarda gördükleri ‘’açlara’’ üzülsünler kendi açlıklarını unutarak. Bizim yapacaklarımız belli! Bizim zamanımız geldi de geçiyor. Ben iyiyim diye bir yerlere yazı yazmanın zamanı değil. İyi olmamanın ve unutmamanın zamanı. Boyun eğmemenin ve ayağa kalkmanın zamanı. Kulakları sağır edercesine ses çıkarmanın zamanı. Ölmenin, öldürmenin değil örgütlenip bu karanlığı yırtmanın zamanı!