"ABD’nin en büyük korkusu Kürt-Rus yakınlaşması"

Washington Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü Soner Çağaptay, ABD’nin Suriye’deki iç savaşta en büyük endişesinin Kürtlerin Rusya ile yakınlaşması ihtimali olduğunu söyledi.

Washington Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü Soner Çağaptay, ABD’nin Suriye’deki iç savaşta en büyük endişesinin Kürtlerin Rusya ile yakınlaşması ihtimali olduğunu söyledi.

Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Çağaptay, Türkiye’nin Rus uçağını düşürmekten ötürü kazançtan çok kayba uğradığını da savundu. Çağaptay’a göre, bu olaydan sonra, aslında Türkiye’nin Suriye’deki savaşın başından beri kurmak istediği uçuşa yasak bölgeyi Rusya kurdu, ancak bu Türk uçaklarına kapalı bir uçuşa yasak bölge oldu.

Cenevre’deki Suriye görüşmeleri, Münih’teki ateşkes uzlaşısı, Esad güçlerinin ilerleyişi, PYD konusunda Türkiye ile ABD arasında yaşanan anlaşmazlık ve uçak krizi sonrası Türkiye-Rusya gerilimi, hem Türk hem Amerikan kamuoyunda mercekleri yine Suriye konusuna çevirmiş durumda.

“Amerika’nın en büyük endişesi Kürtlerin Rusya’nın aracısı haline dönüşmesi”

Obama yönetiminin Suriye’de Kürtlerin Rusya ile yakınlaşmasından özellikle endişe ettiğini belirten Çağaptay, “Amerika’nın en büyük endişesi Suriye iç savaşında Kürtlerin Rusya’nın aracısı, müşterisi haline dönüşmesi. Suriye’deki iç savaş bir aracılar savaşı. Ülkelerin fiilen askerlerinin genelde arazide olmadığı ama onların başka gruplar üzerinden birbirleriyle çatıştığı bir savaş. Amerika’nın en büyük korkusu PYD’nin Rusya için çatışan, rejimle beraber çatışan bir gruba dönüşmesi” diye konuştu.

Bu durumun Türkiye’yi de kaygılandırması gerektiğini ifade eden Çağaptay, şöyle devam etti: “Çünkü PYD Rusya’nın müşterisi haline dönüşürse Türkiye’deki Kürt sorununun çözümü belki onlarca yıl gecikecektir. O zaman Rusya her zaman Türkiye iç siyasetinde PYD ve PKK üzerinden kendisine bir manivela elde etmiş olacaktır. Türkiye’nin belki de şu anda yapması gereken ilk aşamada Suriye’de PYD’nin ama uzun vadede PKK’nın Rusya’nın müşterisi, aracısı, aleti haline gelmesini engellemeye çalışmak” diye konuştu.

“Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesi kaybına oldu”

Çağaptay, Türkiye’nin sınırları ihlal edildiği için Rus uçağını düşürmeye hakkı olduğunu ancak bundan Suriye’de askeri anlamda kazançtan çok kayba uğradığı görüşünü de dile getirdi.İki ülke arasında askeri ihtilaf riskinin yüksek olmadığını belirten Çağaptay, ancak uçak krizi nedeniyle Türkiye’nin öncelikle Suriye’deki hareket serbestisini bir miktar kaybettiğini kaydetti.

Çağaptay, “Eskiden çok daha rahat biçimde kuzey Suriye’deki bazı muhalif gruplara destek verip hatta onlara hava desteği verebiliyorken bugün Türk uçaklarının Suriye semalarında görülmesi mümkün değil” ifadesini kullandı.

“Türkiye’nin istediği uçuşa yasak bölgeyi Rusya kurdu”

Rusya’nın, uçağının düşürülmesinden sonra oraya Türk uçaklarını vurma kapasiteli S-400 füzelerini yollayarak aslında Rus uçaklarına açık, Türk uçaklarına kapalı bir “uçuşa yasak bölge” ilan ettiğini dile getiren Çağaptay, “Türkiye’nin Suriye savaşının başından beri ihdas etmek istediği uçuşa yasak bölgeyi Rusya kurdu fakat bu Türk uçaklarına yasak bir uçuşa yasak bölge oldu. Belki Türkiye’nin en büyük kaybı buydu diyebiliriz” diye konuştu.

Çağaptay, bunun yanında Moskova’nın Suriye’de Türkiye’nin desteklediği gruplara baskısını artırdığını ve PYD’ye silah vererek Suriye Kürtlerini kendisine müttefik haline getirmeye çalıştığını söyledi.

Çağaptay, “Bir savaş oyunu olduğunu görüyoruz, Rusya PYD’ye silah vererek Suriye Kürtlerini kendisine müttefik haline getirmeye çalışıyor. PYD her ne kadar bu oyuna çok istekli değilse de bunu bir opsiyon olarak Rusya bir Demokles’in Kılıcı gibi Türkiye’nin başı üzerinde sallayarak Türkiye’ye yönelik böyle bir risk oluşturmaya çalışıyor” dedi.

“Türkiye ile IŞİD arasındaki ‘soğuk savaş’ artık ‘sıcak savaş’a dönüşüyor”

Öte yandan, Sultanahmet saldırısının Türkiye’nin IŞİD’e karşı zaten bir süredir ortaya koyduğu ciddi mücadele iradesini daha da perçinlediğini belirten Çağaptay, ancak bu ve son dönemdeki IŞİD kaynaklı saldırıların ardından Türkiye ile IŞİD arasındaki “soğuk savaş”ın artık “sıcak savaşa” dönüştüğüne dair işaretlerin bulunduğunu söyledi.

Çağaptay şunları kaydetti: “IŞİD ile Türkiye arasında adı konulmamış bir soğuk savaş vardı belki de, iki taraf da birbirine karşı saldırıdan imtina ediyordu başka hedefleri olduğu için Suriye’de. IŞİD’in en büyük hedefi Suriye’de toprak kazanmak, Türkiye’nin en büyük hedefi orada Esad’ı düşürmekti. İki taraf da birbiriyle savaştan kaçınıyordu. Ama artık belki de bu soğuk savaş bitti diyebiliriz. Yavaş yavaş sıcak savaşın işaretleri var. Bu işaretler arasında örneğin IŞİD’in sık sık gerçekleştirdiği sınır karakollarına baskınlar, taciz atışları, bunların neticesinde gelen şehit haberleri var ki bu da aslında Türkiye-IŞİD savaşının ne yazık ki başladığını, soğuk savaşın bittiğini, sıcak savaşın başladığını düşündürtüyor bize”.

Çağaptay ayrıca, sınırın Suriye tarafında bir güvenlikli bölge kurulması yönünde önümüzdeki dönemde Washington’dan yeni bir girişim olabileceğini ancak Rusya ile çatışma riskini yükseltmesi durumunda böyle bir bölge kurulması ihtimalinin de azalacağını savundu.