Seçime giderken herkes kendine ‘demokrat’

Bugün de 'demokrasimize kara bir gün' olarak geçti. Oysa Türkiye’de herhangi bir patronun ‘mülkiyet hakkı’ndan daha büyük sorunlar var. Ancak her sorun ancak kendilerine dokunduğunda ya da etrafta kameralar varken nutuklara konu oluyor.

Seçime giderken herkes kendine ‘demokrat’

Türkiye’nin seçimlere gittiği haftanın ilk üç gününe Koza İpek Grubu’na kayyum atanmasıyla AKP-Cemaat kavgası damga vurdu.

Bugün grubun basın organlarına yapılan polis baskını sonrasında CHP’li, HDP’li, MHP’li milletvekillerinin, siyasetçilerin, gazetecilerin binaya akın ettiğine, canlı yayınlarda demokrasi ve özgürlük nutukları attıklarına bol bol şahit olduk.

Kuşkusuz, AKP’nin herkesin gözünün içine baka baka, hukuki süreçleri dahi tamamlamadan ve yargıyı bir araç olarak kullanarak yaptığı bir operasyon tıpkı 2007’de başlayan Ergenekon dalgaları gibi ciddiye alınmak zorunda. Ancak bugün hukuk bitti, demokrasi elden gitti bağrışları arasında, tıpkı dün olduğu gibi Türkiye’nin eşitsizlik ve hukuksuzluk üzerine kurulu sisteminin esasları gözden kaçıyor.

Her yeni operasyon, her yeni olayda o güne kadar yapılanlar, daha sonra yapılacaklar unutularak, görülmeyerek, herkes durduğu yerden tarif yapıyor. Oysa Türkiye’de herhangi bir patronun ‘mülkiyet hakkı’ndan daha büyük sorunlar var.

Siyasetin önüne baraj

12 Eylül’ün siyasete armağanı seçim sistemine eklenen ülke ve bölge barajı uygulaması oldu. Türkiye, yüzde 10 gibi dünyanın en yüksek oranlı seçim barajına sahip ülke. 1980 öncesindeki seçimlerde ortaya çıkan Meclis kompozisyonunun fazlasıyla parçalı yapısının önüne geçerek Meclis’te az sayıda partinin büyük gruplar halinde olmasını hedefleyen bu sistem ilerleyen yıllarda Kürt siyasetinin Meclis’te temsilinin önünde bir engel olarak işlev kazanmıştı.

2002 yılında DYP, MHP ve Genç Parti’nin çok yakınında kalarak geçemediği barajın AKP’ye sağladığı orantısız temsil avantajı sonrasında tartışılmaya başlanan ve Kürt siyasetinin 2007 seçimlerinden itibaren bağımsız adaylarla etrafından dolandığı seçim barajının düşürülmesi uzun süre gündemde kalmıştı.

7 Haziran seçimlerine HDP’nin parti olarak girme kararı ve seçimlerde %13 civarında bir oy alarak barajı aşması seçim barajı tartışmalarını gündemden düşürdü. Pek çok insanın inanmadıkları halde ‘stratejik’ oy hesapları yaparak oy vermesine neden olan seçim barajı şimdilerde İkinci Cumhuriyet’in ‘muhafazakar demokrat’, ‘sosyal demokrat’, ‘radikal demokrat’ ve ‘milliyetçi’ aktörlerden oluşan dört parçalı siyaset modelinin güvencesi haline gelmiş durumda.

Basın özgürlüğü

Bugün televizyon ekranlarında bizlere demokrasi ve özgürlükleri anlatanlardan şu anda Türkiye’de yasaklı ve yayınları engellenen haber sitelerini, ‘terör’ ilişkili basın ve yayın kuruluşlarını saymalarını istesek ne cevap verirler acaba? Kanaltürk, Bugün TV, Samanyolu gibi cemaat kanallarının ötesi gelir mi? Örneğin ‘sendika.org’ haber sitesi şu anda 8. adresinden yayın yapıyor.

Erdoğan’ın ağlattığı medya patronlarını, haklarında gereğinin yapılması istediği gazetecileri gördük ama daha birkaç hafta önce Dicle Haber Ajansı muhabiri Serhat Yüce’nin başına silah dayadığı görüntüler geçiştirilmedi mi?

AKP’nin devlet imkanlarını kullanarak gazete tirajlarını ayarlaması zamanında pek çokları için uygun değil miydi?

Tüm bu tabloda halkın haber alma hakkı için mücadelesi sabah uyanıldığında unutuluyor.

TRT’nin yayınları

Dün RTÜK üyesi Ersin Öngel, TRT’nin partilere ayırdığı süreyi açıkladı. Öngel’in paylaştığı verilere göre, TRT’nin 25 günlük canlı yayınlarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a 29 saat ayrılmış. AKP’ye 30 saat ayıran TRT, Meclis’te bulunan diğer üç partiye toplam 6 buçuk saat ayıramamış. TRT yayınlarında CHP’ye 5 saat, MHP’ye 1 saat 10 dakika, HDP’ye ise 18 dakika yer vermiş.

Ersin Öngel’in paylaştığı TRT dahil 12 televizyon kanalının verileri de farklı değil. Erdoğan’a 138 saat, AKP’ye 238 saat yer veren kanallar yine muhalefet partilerine çok az zaman ayırmış. CHP 36, MHP 21, HDP ise 6 saat yer bulabilmiş.

Peki seçimlere katılan veya katılmayan diğer partiler? Bunlar artık sizin kanalınıza destek vereceklerse veya bir renk olsunlar diye ‘oyunun bir parçası’ kabul ediliyor.

Bu eşitsiz koşullar bugün sabah saat 6’dan önce yok muydu da şimdi ‘demokrasimiz için kara gün’ yaşıyoruz?

AGİT raporlarında seçim değerlendirmesi

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), 1 Kasım’daki seçimlere yönelik ara raporunda gözlemlerini aktardı.

Türkiye’de “cepheleşmeye sürükleyici bir seçim kampanyası” yürütüldüğünü belirtirken, AKP’nin kampanyasında “kanuna aykırı bir şekilde” dini öğeler kullandığına dikkat çekti. Raporda, Temmuz ayının sonundan beri Güneydoğu’da şiddetin artmasıyla birlikte, çeşitli partilerin binaları ve üyeleri hedef alındığı ve çok sayıda HDP üyesinin gözaltına alındığı belirtilirken HDP, CHP ve MHP’nin bazı üyelerinin Cumhurbaşkanı’na “hakaret etme” de dahil olmak üzere kamu yetkililerine “hakaret etmekle” suçlandıkları ifade edildi.

Doğu ve Güneydoğu’daki sokağa çıkma yasaklarının da vurgulandığı raporda “Doğu ve Güneydoğu’daki bazı illere ait Özel Güvenlik Bölgesi ilan edilen veya sokağa çıkma yasağı getirilen yerlerde, kötüleşen güvenlik vaziyeti nedeniyle özgürce seçim kampanyası yapabilme gücü büyük ölçüde kısıtlanmıştır” denildi.

Raporda, Türkiye’deki medya alanının “çoğu siyasallaşmış çeşitli medya kuruluşlarından” oluştuğu ifade edilirken medya kuruluşlarının sahiplerinin kamu ilanlarını ve ihalelerini alma gerekliliğinin editörlerin bağımsızlıklarına müdahale edilerek, hükümetin özellikle televizyon aracılığıyla eleştirilmesinde kısıtlama doğurduğuna dikkat çekildi.

AGİT raporu, AKP’nin geriletileceğinin iddia edildiği seçimlerin nasıl yapıldığına dair önemli bir veri tabanı sağlıyor.

Yurttaşın vergisiyle patronların propagandası

Türkiye’de hiç konuşulmayan bir diğer konu da partilere yapılan hazine yardımı. Yine bir dönem HDP tarafından gündeme getirilse de artık herkesin rahatlıkla geride bırakabileceği bir konu.

2015 yılı bütçe rakamlarına göre, AKP bu yıl 77.6 milyon hazine yardımı alacak. CHP’nin hazineden alacağı tutar 47.5 milyon lira olurken, MHP’nin hazine yardımı tutarı 31.1 milyon lira olacak. Meclis’te 80 sandalye kazanan HDP ise ilk kez hazine yardımı alacak. HDP’nin alacağı miktar ise 24.9 milyon lira olacak.

Yapılan son yasal düzenlemeyle yüzde 3 barajını aşan her parti hazine yardımlarından pay kazanıyor. Bütçenin 5 binde 2’si oranında partileri ödenen hazine yardımları yerel seçim olduğu yıllarda iki katına, genel seçim olduğu yıllarda ise 3 katına çıkıyor.

‘Demokrasimiz için kara günler’ bitmek bilmiyor. Ancak her sorun ancak kendilerine dokunduğunda ya da etrafta kameralar varken nutuklara konu oluyor. AKP’nin suç sicilinin kabarmasını beklemeden de mücadele etmek mümkün. Dahası AKP’ye karşı mücadele de aslında zülfüyâre dokunulmadan önce yapılırsa anlamlı. Bugünün özeti biraz da bu.