Seçim toto

Türkiye devriminin çıkarlarının burada olduğunu ortaya koymak, Türk ve Kürt emekçilerinin birliğinin her soydan ve boydan gericilere ve emperyalist güçlere karşı durarak şekilleneceğini ifade etmek gerekiyor. Çıkış yolu burasıdır.

Son noktaya geldik. Ülkemiz Spor Toto ve Spor Loto’dan, İddaa, bahis gibi sonsuz seçenekleri olan kısa yoldan zengin olma hayalleri dünyasına geçeli bayağı oldu. Siyaset yapanlar için de böyle. Eskiden işin bir adabı vardı. Herkesin seçim sonuçlarından bir beklentisi olurdu ama totodan ne kadar beklentiniz varsa o kadardı.

Sanırım onlar Birinci Cumhuriyet günleri…

Şimdi ise zaman iddialı olma zamanı. Dolayısıyla konu seçimler olunca iddialar da, beklentiler de yüksek seviyeye ulaşmış durumda.

Şöyle bir çelişkiye daha önceki yazılarımda işaret etmiştim; 2013 Haziran’ında ayağa kalkan ve iktidarın meşruiyetini sarsan halk direnişi sistematik olarak sandık düzlemine taşındı, bugün herkes seçimlerden ve sonuçlarından aşırı bir beklenti içerisine girmeye başladı. Görevimizin bu çelişkiyi çözmek olduğu açık ve yer yer seçim ve sandık düzlemi ile karşı karşıya gelme ihtimalini de hesaba katacağız. Bu bir gerçek.

İkinci bir durum ise daha karmaşık görünüyor. İnsanlarımızın bir oy ile dünyayı değiştirebileceklerine inanmaları yeni bir durum olmasa da son gelinen noktada toplum mühendisliğinin mikro ölçekte olanı şeklinde tanımlanabilir. Nerede temsiliyet? Nerede halkın kendi kendini yönetme iradesi?

Onlar da Cumhuriyet’in eski günlerinde kaldı. Daha doğrusu kendinden önceki rejimle hesaplaşarak kurulan Cumhuriyet’in geldiği nokta kalkış noktası ile alakası olmayan bir yıkıntı gibidir.

Yeniden kurulmayı beklemektedir. Cumhuriyet’in yeniden kuruluş mücadelesinin -bizim açımızdan- sosyalizm mücadelesi ile birlikte yürümesi gerekmektedir. Başka çıkış yolu bulunmamaktadır.

Peki seçim sonuçlarına dair nasıl yorumlar yapacağız?

Şöyle ki… Öncelikle sosyalizm mücadelesi hangi şekilde olursa olsun bu seçimler aracılığı ile güçlenmiyor. Dolayısıyla sonuçların, ham anlamıyla sosyalizm ve devrim mücadelesi anlamında ilerletici bir yanı olamayacak.

Mesele yeni mücadele zeminin belirlenmesi ise oradan tartışmaya başlamamız gerekiyor. Ancak o meseleyi de “AKP tek başına iktidar olursa şöyle olur, AKP-MHP koalisyonu olursa şunu yaparız, AKP-CHP koalisyonu Türkiye açısından şöyle görünüyor, burjuva iktidarı reform yapar o konuda şöyle pozisyon almak gerekir” gibi değerlendirmelere sıkıştırırsak yanlış yaparız.

Buradan siyasetsizlik çıkar seslerini duyar gibiyim. Peki tersinden sosyalist siyaset çıkıyor mu? Ne yazık ki olmuyor…

Şu an ülkemizde geçerli olan ve yaygınlaşmış olan görüş burjuva demokrasisinin genişletilmesi, düzenin yeniden yapılandırılması esnasında solun da yeniden yapılanması ve seçimler aracılığı ile ortaya çıkan olanaklar çerçevesinde şekilleniyor. Buradan hareketle seçimlerin aynı zamanda bir mücadele çağrısı olduğu salık veriliyor.

Yanlıştır. Bu seçimler aracılığı ile mücadele falan olmaz. Zaten başından beri söylemeye çalıştığım şey halk mücadelesinin sistem içi kanallara çekilmiş olduğudur.

Dolayısıyla şimdi sosyalist solun şapkayı önüne koyarak düşünmesi gerekiyor. Yıllarca CHP’nin sol üzerindeki baskısı ile uğraşan sosyalist hattın üzerine bir de HDP basıncı eklenmiş durumda. Bu basıncı göğüsleyerek ilerlememiz gerekiyor.

Türkiye devriminin çıkarlarının burada olduğunu ortaya koymak, Türk ve Kürt emekçilerinin birliğinin her soydan ve boydan gericilere ve emperyalist güçlere karşı durarak şekilleneceğini ifade etmek gerekiyor.

Çıkış yolu burasıdır.

Örneğin, Birleşik Haziran Hareketi’nden tutun, herhangi sol bir partiye ya da sendikalara kadar emekten yana sol oluşumlar ve aydınlar önümüzdeki mücadele dönemine böyle yaklaşmak zorunda. Ülkede gerçek bir sol cepheleşmenin adımları atılacaksa yukarıda bahsettiğimiz çerçeveyi ele alarak atılmalıdır. Seçimlerden sonra sistem karşıtı, düzene karşı emekçileri mücadeleye katan, sosyalizm fikrinin bu topraklarda yaygınlaşması için emek veren oluşumlara gidilmelidir.

Yazıyı bitirirken baştaki benzeştirmemize geri dönelim.

Totocular, bahisçiler dışında bir de bu alemlerde at yarışı oynayanlar vardır. At yarışı tehlikelidir. Kumarın bir türüdür. Nice güzel aileler atların yemlerine kurban gitmiştir. Ülkemizde at yarışı oynar gibi siyaset yapanlar, seçimlere bu şekilde yaklaşanlar da vardır.

Siyasetin yasası bu, siyasette risk almak gerekmez mi seslerini duyar gibiyim? Peki risk almayınca ya da yasalara uymayınca sosyalist siyaset küçülüyor mu?

Biz toto da, iddia da, at yarışı da, kumar da oynamayacağız…

Sosyalist Türkiye’yi kuracağız…