“One minute” şovdu ya da Türk sağının “İsrailciliği”

Kurtuluş Kılçer, Türkiye İsrail ilişkilerindeki zemini ve bölgesel dinamikleri değerlendirdi

Tunus’ta ateşlenen ve sonra neredeyse bütün Arap ülkelerine sıçrayan “Arap Baharı” 2010 yılının sonlarından ortaya çıkmıştı. Tunus, Mısır, Libya, Suriye başta gelen ülkelerdi. Emperyalizm ile arasında açı olmayan Suudi Arabistan vb. ülkelere her nedense uğramadı bu “bahar”!

Bahreyn’de yaşanan protestolar ise Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından gönderilen askerlerce bastırıldı. Yine her nedense Libya’da, Tunus’ta, Suriye’de yaşananlara büyük ilgi duyan ve gürültü koparan emperyalist ülkeler söz konusu Bahreyn olunca sessizliğe büründüler. 

Bahreyn’de ABD’nin 5. Filo deniz üssü bulunuyordu çünkü. İsrail denizaltılarının ara ara ziyaret ettiği bir üstü burası. Emperyalizm işine geldiğinde demokrasi ve “diktatörlere” savaş demeyi, işine gelmediğinde başını kuma sokmayı çok iyi biliyordu. Bahreyn’in hemen altında Türkiye’nin tugay büyüklüğünde askeri üs açma girişimine şaşırmamak lazım bugün. 

Arap Baharı olduğunda temkinli yaklaşmak gerektiğini söylemiştik; Türkiye solunda büyük heyecana kapılanlar olmuştu çünkü. Tıpkı Syriza ve Podemos örneğinde daha dün duyulan “heyecan” gibi. Ancak dün Arap Baharı adıyla yaşananların sonuçları bugün ortaya çıktıkça söylediklerimizin doğruluğu acı bir gerçek olarak ortada duruyor. Tıpkı bugün Podemos ve Syriza örneklerinde olduğu gibi. 

2010 yılının sonlarında patlayan Arap Baharı’ndan hemen önce, 2009 yılında, başka bir kurgu ve şovla  karşılaşmıştık. Davos Zirvesi adıyla bilinen Dünya Ekonomik Forumu toplantısında Recep Tayyip Erdoğan İsrail Cumhurbaşkanına posta koymuştu “one minute” diye. 

Bazı Arap ülkelerinde düzenlenen mitinglerde Recep Tayyip Erdoğan’ın posterleri taşınıyordu, İsrail’e kafa tutan Müslüman lider diye… Türkiye sağı ve AKP medyası yere göğe sığdıramadı bu manzarayı. Dik duran Erdoğan ve İslam ülkelerinde kahraman olarak lanse edilen bir figür.

Yani hemen Arap Baharı öncesinde. Yani ABD emperyalizminin Ortadoğu’ya dönük müdahaleyi planlandığı günlerde. Yıl 2009…

Bugün Ortadoğu büyük bir savaşın ve istikrarsızlığın içinde. Irak parçalanmanın eşiğinde, Suriye’de yüzbinlerce ölü, milyonlarca mülteci ve yıkılmış kentler. Libya’da siyasi kaos devam ediyor, Yemen’de iç savaş sürüyor. İşte size emperyalizmin Büyük Ortadoğu Projesi. Yıl 2015…

Hep söyledik bunu. Başka bir şey daha ifade ettik. Ilımlı İslam adıyla AKP’nin palazlanması, iktidar olması ve Türkiye’yi gerici bir dönüşüme tabi tutması tam da emperyalizmin bölge politikalarıyla uyumlu bir projedir diye.

Arap Baharı, Suriye’de büyük bir dirençle  karşılaştı. Suriye’nin yıkılması için cihatçı terör, emperyalizm ve işbirlikçi bölge ülkeleri tarafından Suriye’ye sokuldu. Suudi Arabistan, Katar, Türkiye başı çekti. Daha Suriye’de olaylar patlak vermemişken Türkiye sınırında kamplar kurulmuştu bile! 

Israrla söyledik; Suriye’ye dönük bir emperyalist saldırı var diye. Emperyalist kuşatmanın bir sonraki adımı İran olacaktı. Başka bir şeyi daha ifade ettik; Suriye’nin parçalanması ya da güçsüzleştirilmesi aslında İsrail’in korunması içindir! Milyonlarca Filistinli’yi yerinden yurdundan eden, Filistin topraklarını işgal eden İsrail’in korunması için Suriye’nin güçsüzleştirilmesi gerekiyordu. 

Bugün AKP tam da böyle bir politikanın ortağı olmuştur. Suriye’de iç savaş başladığından beri sessizliğini koruyan ve ellerini ovuşturan İsrail’den başkası değildir. Suriye’nin kimyasal silahlarının imha edilmesi, tam da İsrail’in istediği şeydi. Hatırlayın Hatay’a düşen İsrail uçaklarının parçalarını, Suriye’yi ara ara vuran İsrail’den başkası değildi. Suriye’de bugün İsrail’in işini AKP iktidarı yapmıştır, cihatçı terörü destekleyerek ve Esad rejimini devirmek isteyerek. 

Türkiye sağı, İslamcısı, dincisi, AKP’lisi “one minute” şovlarıyla İsrail’e hizmet etmiştir. Objektif durum tam da budur. Mescid-i Aksa gündeme geldiğinde ya da Gazze’de yaşanan dram söz konusu olduğunda mangalda kül bırakmayan AKP ve yandaşları büyük bir sahtekarlık içindedir. Filistin halkına yardım mı dediniz, geçiniz… 

“One minute” işte bu yüzden şovdu. Arap ülkelerinde sempati uyandıracak bir lider yaratmak istediler ve sonrasında Türkiye üzerinden müdahaleye başladılar. Bu şovun üzerinden 6 yıl geçti ve dün İsrail ile Türkiye arasında yeni bir anlaşma yapıldığı açıklandı. Büyükelçiler göreve başlayacak, İsrail Mavi Marmara olayı nedeniyle tazminat ödeyecek, Türkiye tarafından açılan davalar geri alınacak, Hamas üyeleri Türkiye’den sınır dışı edilecek, doğalgaz anlaşması yapılacak. 

Dün İsrail’e söylenen “one minute” bugün halkımıza söylenmektedir. Yalan dolan, pragmatizm, ilkesizlik, numara… 

Birileri “dik durmak”tan mı bahsediyordu?

Türk sağı, İslamcısı, milliyetçisi, AKP’lisi, tarikatçısı Filistin halkının karşısında asla  başınız dik olamayacak!

Kimse dış politika gereği diye kıvırtmasın, siyaset sonuçtan anlar!