Kapitalizmin yeni gözdesi: Öğrenci İşçiler

Kapitalizmde insana dair hiç bir şey yoktur. İlkellik, vahşilik, aç gözlülük karşınıza çıkar ilk olarak. Son yıllarda, sömürü alanı iyice genişleyerek yoğun bir biçimde öğrencileri de kapsamaya başladı.Tarih boyunca sınıf mücadelesinin en dinamik öğelerinden biri olan gençliğe bu düzen geleceksizlikten başka bir şey verememektedir. TÜİK’in verilerine göre, bugün ülkemizde 25 milyon kayıtlı işçi var. 15-24... View Article

Kapitalizmin yeni gözdesi: Öğrenci İşçiler

Kapitalizmde insana dair hiç bir şey yoktur. İlkellik, vahşilik, aç gözlülük karşınıza çıkar ilk olarak. Son yıllarda, sömürü alanı iyice genişleyerek yoğun bir biçimde öğrencileri de kapsamaya başladı.Tarih boyunca sınıf mücadelesinin en dinamik öğelerinden biri olan gençliğe bu düzen geleceksizlikten başka bir şey verememektedir. TÜİK’in verilerine göre, bugün ülkemizde 25 milyon kayıtlı işçi var. 15-24 yaş arasında yaklaşık 3,5 milyon işçi bulunuyor. Bu toplamdan yaklaşık 400 bini ise öğrenci işçi demek oluyor. Okul açılınca, masraflar altında boğulmamak için yaz boyu inşaatta çalışmış olan ve yaşamını sürdürebilmek için çalışmaya devam eden, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi’nde öğrencisi Ahmet Kul ile yaptığımız röportaj ile bu köhnemiş düzenin gençler, öğrenciler için sömürüden, geleceksizlikten başka bir şey ifade etmediğini göstermek istedik.

1) Binlerce öğrenci gibi seni de okurken çalışmaya zorlayan sebeplerden bahseder misin ?

Devletten burs almama rağmen bunun bir öğrenci için yeterli olması mümkün değil.
Sadece bu bursla yetinmek zorunda kalsanız, gerçekten öğrencilik hayatı boyunca yapabilecekleriniz son derece kısıtlı. Kendinizi sürekli kısıtlamak durumundasınız. Her şeyin daha ucuzuna, haliyle daha kötüsüne yönelmek durumundasınız. Burs yetmediği için çalışıyorum zaten. Ailemden de düzenli ve yeterli olarak maddi destek alamıyorum. Bu kadar az burs alıyorken yaşamımı devam ettirmek için çalışmak zorundayım. Ancak gelin görün ki çalışmama rağmen zar zor okuyabiliyorsam yapmak istediklerim için nasıl para biriktirebilirim? Tabii ki, benim de geleceğe dair hayallerim var ama maalesef okul masraflarını zar zor karşılıyorum.

2) Meslek sahibi olabilmek için hem okulunu sürdürmek zorundasın, hem de okulunu sürdürebilmek için çalışmak zorundasın. Hayatının neredeyse bütününü iş ve okul oluşturuyor. Bu darlıkta kendine ne kadar zaman ayırabiliyorsun?

Evet, hem okul hem çalışmak bir arada olunca mekanikleşmeye başlıyorsunuz. İkisini bir arada sürdürmek gerçekten bir hayli zor. Böyle olunca da, gerçekten kendime zaman ayıramıyorum. Okuldan çıkıp işe gidiyorum; akşam saatlerine kadar çalışıyorum. O yorgunlukla, sabah erken uyanıp derslere gidiyorum. Yorgun olduğum için de derslerden verim alamıyorum. Bazı günler dersim yok, o günlerde de iş olursa işe gidiyorum. Ders yoksa iş var; iş yoksa ders var. Kısacası, boş zamanım neredeyse hiç olmuyor. Öyle kıyıda köşede olunca da, zamanımı en fazla uyuyarak geçiriyorum. Günlük hayatımda kendime ayırabildiğim vakit neredeyse yok.

3) İş yerinde hayati risklerle karşı karşıya kaldığın oluyor mu? Sağlanan çalışma koşullarından memnun musun? Koşullar yeterince güvenli mi?

Ben çoğunlukla inşaatta çalışıyorum ve neredeyse hiçbir can güvenliğim yok. Birçok kez düşüp yaralandığım oldu. Üzerime tuğla düştü. Pek çok işçi arkadaşın da kötü bir biçimde yaralandığını gözlerimle gördüm. İş zaten fiziksel olarak çok yorucu ve yıpratıcı oluyor. Bir yandan psikolojik anlamda da çok stresli ve gergin olmasına sebep oluyor insanın. Düşünsenize, can güvenliğiniz yok. İş arkadaşlarınızın da yok. Hele ki inşaat gibi işlerde, 5 dakika sonra neler olabileceğini kestiremiyorsunuz. Her an ihmal sonucu bir kaza meydana gelebilir.

4) Çalışma koşullarını ve saatlerini göz önüne alırsak, aldığın ücret yeterli mi?

Çalışma koşulları oldukça zor. İnşaat işlerinde vücudunuz kimyasal maddelere ve yoğun miktarda toza maruz kalıyor. Çalışma saatlerimden zaten bahsetmiştim. Okul dışındaki zamanımın neredeyse hepsi işe gidiyor. Buna rağmen aldığım ücret çok az. Dedim ya, burs ve işten aldığım para ile geçinmekte güçlük yaşıyorum. Kaldığım yurda ve okulda istenen kitaplara verdiğim para neredeyse aylık elime giderimin hepsini oluşturuyor. Bunun adı sömürüdür. Başka da bir şey değil.

5) Etrafında senin durumunda olan arkadaşların var mı? Yani, çevrende öğrenci işçi yoğunluğu ne durumda?

Çevremde benim gibi çok sayıda arkadaşım var. Kimi barda, kimi kahvaltıcıda çalışıyor; kimi özel ders veriyor. Anket işleriyle uğraşanlar, özel eğitim kurumlarının bildirisini dağıtarak geçinenler de var. Benim gibi inşaat işinde çalışanlar da var. Onlar da benim gibi okumak için çalışmak zorundalar. Bazıları burs bile alamıyor ve daha ağır işlerde çalışmak zorundalar.

6) Okulunda yeterince başarılı mısın? Projelerle ve ödevlerle ilgilenebilecek enerjin ve zamanın oluyor mu?

Maalesef okumak için çalışmak zorundayım, bu sebeple derslerime yeterince enerji aktarıp istediğim ölçüde başarılı olamıyorum. Çünkü gerçekten yorucu koşullarda çalışıyorum. Proje ve ödevler içinse, ne zamanım ne de enerjim kalıyor. Derslere tam katılım göstermeye çalışıyorum ama geç saatlere kadar çalıştığım için, yorgunluk beni derste uykuya davet ediyor. Bu yüzden okul hayatımın başarılı olduğunu söyleyemem. Psikolojik anlamda da sıkıntılara kapı aralıyor. Psikolojik Danışmanlık öğrencisiyim. Normal bir insandan daha stresli ve daha kaygılı olabiliyorum. Ben kendi psikoloji sorunlarımla ve yaşam koşullarımla mücadele etmekte zorlanırken, gelecekte öğretmen olup çocukların psikolojik sorunlarıyla nasıl mücadele edebileceğim ki?

7) Bu düzen değişmeyeceği sürece üniversiteden mezun olunca da bu sömürü düzeninin bir çarkı olmaya devam edeceksin. Geleceğe dönük hayellerin var mı?

Ben mezun olunca kesinlikle bu sömürü düzenin bir parçası olmak istemiyorum. Çünkü çocukluğumdan beri çalışıyorum ve bunun devam edilebilir bir yanı yok. Hayallerimin bu şartlarda gerçekleşmesinin imkanı yok. O yüzden bunu değiştirmek için mücadele etmek gerektiğini biliyorum. Ancak o zaman hayallerimi gerçekleştirmiş olacağım.